Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/4436 E. 2015/12147 K. 03.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4436
KARAR NO : 2015/12147
KARAR TARİHİ : 03.12.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/09/2014
NUMARASI : 2014/204 – 2014/499
DAVACI : Hazine
DAVALI : H.. G..

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı H.. G.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Hazine, 19.10.2010 tarihli dilekçeyle davalı H.. G.. adına tapuda kayıtlı olan Üçtepe köyü, 103 ada 521 parsel sayılı taşınmazın, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, arazi kadastrosu sonucu davalı adına tescil edilmiş ise de kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ve Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hükmün, davalı H.. G.. tarafından temyizi üzerine Dairemizin 04.07.2013 tarih ve 2013/3104 E. – 2013/7583 K. sayılı ilâmı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; ”Mahkemece, taşınmazın imar ve ihya edilerek doğal yapısının bozulduğu, 1987 tarihli hava fotoğrafı ve bu fotoğraflardan üretilen 1990 tarihli memleket haritasında halen çalılık olarak görüldüğü, bu nedenle, tespit tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan ziraat bilirkişi ve jeolog bilirkişi raporunda taşınmazda en az 22 yıldır tarım yapıldığı ve kadim tarım arazisi olduğu belirtilmiş, keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve davalı tanıkları da aynı şekilde taşınmazın öncesinde keletelere ekin ekilerek ve harnup ile zeytinler toplanarak kullanıldığını 1987 yılında imar sonucu üzerine sera yapıldığını bildirmişlerdir. Orman bilirkişi, çekişmeli yerin orman sayılmayan yerlerden olduğunu açıklamış, ancak; raporuna 1987 tarihli hava fotoğrafını eklememiştir. Bu nedenle, 20 yıllık zilyetlik süresinin hesaplanmasında 1987 tarihli hava fotoğrafı başlangıç olarak esas alınacağından orman bilirkişi raporu denetlenemediği gibi, mahkemece, çevre parsel tutanakları ve dayanakları getirtilmemiş, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalı ve bayiileri yönünden tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenmemiştir. Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulamaz.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı H.. G.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro sonucu davalı gerçek kişi adına tesbiti itirazsız kesinleşen parselin tapu kaydının iptali ve tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4/3. maddesine göre yapılıp, tesbit tarihinden önce kesinleşmiş, 25.04.2008 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu sonucu, Üçtepe köyü 103 ada 521 parsel sayılı 5070,35 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliği ile H.. K adına tapuya tescil edilmiştir. 13.02.2009 tarihinden satış işlemiyle davalı H.. G.. adına tescil edilmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve yatırdığı temyiz harcının istek halinde iadesine 03/12/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.