Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/4322 E. 2015/7805 K. 28.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4322
KARAR NO : 2015/7805
KARAR TARİHİ : 28.09.2015

MAHKEMESİ : Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki taşınmaz hukukuna ilişkin davada … Kadastro ve … Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, 230 ada 1 ve 1813 parsel sayılı taşınmazların maliki olan davalıların, davacıya ait 1814 parsel sayılı taşınmaza elatmalarının önlenmesi ve eski hale getirme istemine ilişkindir.
Sulh Hukuk Mahkemesince, yargılama sırasında yörede uygulama kadastrosu yapıldığı ve çekişmeli taşınmazlar hakkında uygulama tutanağı düzenlendiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosya kadastro mahkemesine aktarılmıştır.
Kadastro Mahkemesi ise, aktarılan davanın, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesine göre yapılan uygulama kadastrosu kapsamında bir dava olmadığı gerekçesiyle, görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 27/1. maddesinde yer alan “Mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevi sona erer ve davalara ait dosyalar mahkemesine re’sen devrolunur.” hükmünün uygulanabilmesi için, genel mahkemedeki davanın, yürütülen kadastro faaliyetinin kapsamına girecek nitelikte bir ihtilafı içermesi zorunludur.
Somut olaya konu kadastro faaliyeti, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosudur. Bu kadastro faaliyetinin amacı “Tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin” yapılmasıdır. Görüldüğü üzere uygulama kadastrosunun amacı ve kapsamı, kadastro paftalarında yer alan taşınmaz sınırlarına ilişkin teknik hataları gidermektir. O halde uygulama kadastrosu nedeniyle, genel mahkemelerden aktarılabilecek davaların, sınır ihtilafına ilişkin olması; başka bir anlatımla verilecek nihai karar sonunda taşınmazların pafta haritasındaki sınırlarının ve/veya yüzölçümlerinin değişmesi sonucunu doğurabilecek nitelikte olması zorunludur. Nitekim, 22/2-a maddesi Yönetmeliğinin (Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usûl ve Esaslara İlişkin Yönetmelik) 9/a maddesinde, genel mahkemelerden aktarılması gereken davalar, “sınır veya yüzölçümüne yönelik” davalar olarak açıklanmıştır.
Genel mahkemede “elatmanın önlenmesi” istemiyle açılan davalar, kadastro çaplarının uygulanması ile sonuca bağlanacak davalar olup, bu davalar sonucunda taşınmazların çaplarının ve yüzölçümlerinin değiştirilmesine karar verilmez. Başka bir anlatımla, elatmanın önlenmesi davası sonucu verilen hüküm, taşınmazların kadastral sınırlarını (çaplarını) değiştirmez. Bu nedenle elatmanın önlenmesi davaları, uygulama kadastrosu nedeniyle kadastro mahkemesine aktarılması gereken davalardan değildir.
Uygulama kadastrosu kapsamında aktarılması gereken davalar, genel mahkemelerde açılan “müşterek sınırın değiştirilmesi istemli tapu iptali ve tescil davaları”, “Kadastro Kanununun 41. maddesine dayanılarak açılmış davalar”, “Tapu kaydında yazılı yüzölçümünün düzeltilmesi davaları” ile “3402 sayılı Kanunun 22/1. maddesi kapsamında kalan mükerrer kadastrodan kaynaklanan davalar”dır.
Somut olayda dava, sulh hukuk mahkemesinde açılmış bulunan “elatmanın önlenmesi” istemli bir dava olup, uygulama kadastrosunun kapsam ve niteliği gereği, kadastro mahkemesine aktarılması gereken davalardan olmayıp, görevli mahkeme, davanın 28.04.2009 tarihinde açıldığı da dikkate alınarak sulh hukuk mahkemesidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince, … Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 28/09/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.