Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/3972 E. 2015/11401 K. 18.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3972
KARAR NO : 2015/11401
KARAR TARİHİ : 18.11.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Gölbaşı (Adıyaman) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/03/2014
NUMARASI : 2009/128-2014/98
DAVACI : O.. K..
DAVALI : Hazine

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

A.. ili, G.. ilçesi, M.. köyü 102 ada 267 parsel sayılı, 1.427.207,08 m2 yüzölçümlü taşınmaz davanın açıldığı tarihte ham toprak vasfıyla, 13.11.2013 tarihinde yapılan idari yoldan cins değişikliği işlemi ile de orman vasfıyla Hazine adına tapuda tescillidir.
Davacı vekili 07.05.2009 tarihli dava dilekçesi ile, 102 ada 267 sayılı parsel içerisindeki yaklaşık 100 dönüm taşınmaz önceden dava dışı S.. F..’e aitken 1982 yılında müvekkilince sahibinden satın alındığını, taşınmaza satın alındığı tarihe kadar S.. F..’in satın alındığı tarihten sonra da müvekkilinin zilyet olduğunu belirterek bu kısmın Hazine adına olan tapusunun iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece, yargılama sonucunda davanın kabulü ile dava konusu A.. ili, G.. ilçesi, M.. köyü 102 da 267 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin raporunda (A) harfi ile gösterilen 34386,98 m2’lik alanın davalı Maliye Hazinesi adına olan tapu kaydının iptali ile dava konusu taşınmazın davacı Y.. ve M..’den olma 10.03.1971 doğumlu O.. K.. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Orman Yönetimi; dosyanın karara çıkmasından sonra, 23.06.2014 tarihli dilekçesi ile dava konusu taşınmazın bulunduğu, 102 ada 267 sayılı parselin ham toprak olan vasfının yapılan incelemeler sonucunda 13.11.2013 tarihinde idari cins değişikliği işlemi yapılarak orman olarak değiştirilmesine karar verildiğini belirterek davaya müdahale talebinde bulunmuştur.
Dava, tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu 04.06.1999 tarihinde kesinleşmiştir.
Hazinenin temyiz dilekçesinden ve dava dışı Orman Yönetiminin 23.06.2014 havale tarihli dilekçesinin içeriğinden anlaşıldığı üzere dava konusu 102 ada 267 sayılı parselin ham toprak olan vasfı, 13.11.2013 tarihinde idari cins değişikliği işlemi yapılarak orman olarak değiştirilmiştir. Ormanların mülkiyeti Hazineye, kullanım hakkı Orman Yönetimine ait olduğundan Orman Yönetiminin de davada yer almasının sağlanması, delilleri toplanıp sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
Dava konusu taşınmazın vasfı orman olarak değiştirildiğine göre mahkemece orman araştırmasının da yapılması gerekmektedir. Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukukî durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunların hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun ile sadece Devlet ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, Devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuştur. İadenin koşulları kanunda gösterilmiştir.
Mahkemece, öncelikle çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı Orman Yönetiminden sorularak yapılmış ise orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği ile çekişmeli taşınmaza komşu parsellere ait kadastro tespit tutanağı ile eğer itirazlı ise dava dosyası, varsa bu parsellere ait dayanak tapu ve vergi kayıtları, en eski tarihli ve 1980’li yıllara ait memleket haritaları, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi, bir jeoloji mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 tarihli ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 tarihli ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 tarihli ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; çekişmeli taşınmazların bir bütün olarak düşünüldüğünde 6831 sayılı Kanunun 17/1-2. maddeleri karşısındaki durumu araştırılmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma (Medenî Kanunun 713. maddesi, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerindeki) koşulların araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak, yapılacak keşifte 1980-1990 yılları arasında hava fotoğrafları ve memleket haritasında taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, taşınmazların toprak yapısı incelenmeli, çekişmeli taşınmazın fiili durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı, imar ve ihya üzerinde durulup bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı, tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları HMK’nın 259 ve 261. maddeleri gereğince taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, taşınmaz üzerindeki ağaçların yaşı da dikkate alınarak ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı, dava konusu taşınmaz G.. Ç.. sınır olduğundan jeolog bilirkişi tarafından taşınmazın öncesinin dere yatağı olup olmadığı, dere yatağının yatak değiştirmesi sonucu oluşup oluşmadığı araştırılmalı ve bilimsel verilere dayalı kapsamlı rapor düzenlettirilmeli ve toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 18/11/2015 tarihinde oy birliği ile karar verildi.