Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/3894 E. 2015/10991 K. 11.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3894
KARAR NO : 2015/10991
KARAR TARİHİ : 11.11.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatıyla)
TARİHİ : 18/12/2014
NUMARASI : 2014/38-2014/465
DAVACI : E.. U..
DAVALI : B.. B..

Taraflar arasındaki marka ve haksız rekabet hukukuna ilişkin davada Denizli Asliye Ticaret ve Denizli 3. Asliye Hukuk (Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk) Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Dava, haksız rekabet ve tescilli marka iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Asliye Ticaret Mahkemesince, davacı – karşı davalı ile davalı – karşı davacının kendilerine ait markaları TPE’ne tescil ettirmiş oldukları ve buna ilişkin marka tescil belgelerini dosyaya sunmuş oldukları, bu durumda davanın tescilli markaya müdahalenin önlenmesine ilişkin olup, uyuşmazlığa 556 sayılı KHK hükümlerinin de uygulanması gerekeceği ve bu davaya Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinde bakılması gerektiği gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir.
Asliye Hukuk (Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk) Mahkemesi ise, davaya konu uyuşmazlığın, TTK 56 vd. maddeleri öngörülen haksız rekabete dayalı tazminat istemine ilişkin olması nedeniyle asliye ticaret mahkemesinin görev alanında kaldığı gerekçesiyle, görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.
TTK’nın 5. maddesine göre, iktisadi rekabetin objektif iyiniyet kurallarına aykırı her türlü suistimali haksız rekabettir. Bu madde ile hâkime, çevreye, zamana ve günün ekonomik koşullarına uyan, uyarlanabilen geniş ve değişik bir kıstas verilmiştir. Kanunun amacı, ekonomik alanda doğruluk ve dürüstlük esaslarının ihlâlini önlemek olup, 57. maddede de sınırlayıcı olmamak kaydıyla iyiniyet kurallarına aykırı hareketler 10 bent halinde gösterilmiştir. Beşinci bentde, “Başkasının emtiası, iş mahsulleri faaliyeti veya ticari işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullandığı ad, ünvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalarıyla iltibasa meydana verebilecek şekilde, ad, ünvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalarını kullanmak veyahut iltibasa meydan veren malları, durumu bilerek veya bilmeyerek, satışa” arzetmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun ekinde bulundurma eylemlerine yer verilmiştir. Onuncu bentde de “Rakipler hakkında cari olan kanun, nizamname, mukavele veyahut mesleki veya mahalli adetlerle tayin edilmiş bulunan iş hayatı şartlarına riayet edilmemesi” de haksız rekabet olarak sayılmıştır. Rakip olmayanlar bakımından eylemin, 56. madde ile birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira, haksız rekabet hükümleri sadece rakiplerin ekonomik çıkarlarını değil, rekabete dayalı ekonomik düzenin de korunmasını amaçlar.
556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 71. maddesinde “Bu Kanun Hükmünde Kararnamede öngörülen davalarda, görevli mahkeme ihtisas mahkemeleridir.” hükmü getirilmiştir.
Somut olayda, davacı vekili davacının E.. K.. ve D.. T.. isimlerini TPE nezdinde kendi adına tescil ettirdiğini, davalının 2011 yılı Mart ayı içinde ilân ve broşürlerle hukuka aykırı olarak davacının işletmesi ile ilgili yanıltıcı, yanlış ve incitici beyanlarla yayım ve tanıtımlar yaparak müvekkilini mağdur ettiğini, piyasada müvekkili ile aynı iş kolunda çalışan rakiplerini ve bu arada kendi işletmesini üstün konuma getirdiğini, haksız kazanç elde ettiğini, davalının yine “www……com” adlı internet sitesinde davacı müvekkilinin işyerleri ile ilgili tıpkı bastırıp yayınladığı el ilânlarındaki gibi küçültücü, karalayıcı beyanlarda bulunarak müvekkilini maddi ve manevi zarara uğratmaya devam ettiğini, davacının bu yanıltıcı ve aslı olmayan beyanlarının herkes tarafından bilinecek şekilde duyurulmasından dolayı çektiği üzüntü ve faaliyet yaptığı iş kolunda piyasadan silinme korkusunun izahına bile gerek bulunmadığını, davacının bu olaydan sonra ruhsal halinin, onur bilincinin, müşterilerle var olan gönül bağlılığının ve daha sayılması imkansız tüm kişisel değerlerinin zarar gördüğünü belirterek 10.000,00.- TL. tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini, davalı tarafından hukuka aykırı olarak yayımlanarak piyasaya dağıtılan broşürdeki yanıltıcı, yanlış ve küçük düşürücü beyanların düzeltilerek yayımlanmasını, hükmün kesinleşmesinden sonra hüküm özetinin Türkiye genelinde yayımlanan tirajı yüksek bir gazetede ve Denizli’de yayımlanan yerel bir gazetede yayımlanmasını talep ve dava etmiştir. Davacı tescilli marka hakkına da dayandığına göre uyuşmazlığın çözümünde Markaların Korunması Hakkında 556 sayılı KHK’nın uygulama yeri bulacağı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davaya bakma görevinin Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin görevi dahilinde olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Denizli 3. Asliye Hukuk (Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk) Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 11/11/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.