Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/3442 E. 2015/8494 K. 06.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3442
KARAR NO : 2015/8494
KARAR TARİHİ : 06.10.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasında görülen davada … Asliye Ticaret Mahkemesi ve … Asliye Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar 20.09.2010 tarihli dilekçeyle; davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı oldukları araçların sebebiyet verdiği kazada murislerinin öldüğünü belirterek maddi tazminatın tüm davalılardan, manevi tazminatın sigorta şirketleri dışındaki davalılardan alınıp taraflarına verilmesi istemiyle asliye hukuk mahkemesinde dava açmışlardır.
… Asliye Hukuk Mahkemesince, verilen yetkisizlik kararı, temyiz üzerine 17. Hukuk Dairesince; … Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğu belirtilerek bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra; “Kişilere yönelik açılan tazminat davasında asliye hukuk mahkemesi görevli ise de sigorta şirketlerine yönelik açılan davaların 6502 sayılı Kanuna muhalefet teşkil ettiğinden davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğu, aradaki irtibat nedeni ile özel mahkemelerin genel mahkemelerin görevine giren dava ve işlere de bakabileceğinden davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğu…” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesi ise; “…davanın 6102 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açıldığından davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu…” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Somut olayda davacılar; davalıların sigortacısı, sürücüsü ve işleteni olan davalıların sorumluluğundaki aracın karıştığı kaza neticesinde murislerinin öldüğünü belirterek maddi ve manevi tazminat talep etmektedirler. Bu durumda uyuşmazlık, davalı sigorta şirketi açısından sigorta poliçesindeki miktar ile sınırlı olarak ödeme yapılmasına ilişkin olup, zorunlu sigortanın Ticaret Kanununda düzenlenmesine ve aynı Kanunun 4. maddesi uyarınca bu kanunda düzenlenen işlerden kaynaklanan hukuk davalarının ticari dava niteliğinde olduğunun kabul edilmesine göre, ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığın ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Ancak dava tarihi itibariyle yürürlükteki 6762 sayılı TTK’nın uyarınca ayrı ticaret mahkemesi bulunan yerlerdeki ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki (görev değil) işbölümüne ilişkindir. İş bölümü itirazı yalnız ilk itiraz olarak ileri sürülebilir. (T.T.Y. 5. m. HUMK. 187), ilk itiraz olarak ileri sürülmeyen işbölümü itirazının mahkemece kabul edilmemesi gerekir. İşbölümü itirazının uygun bulunması halinde mahkemece dava dosyasının ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilir.
TTK’nın 5/1. maddesinde, “Aksine hüküm olmadıkça dava olunan şeyin değerine göre, asliye hukuk veya sulh hukuk mahkemesinin ticari davalara dahi bakmakla vazifeli olduğu, 5/3 maddesinde, “Bir davanın ticari veya hukukî mahiyeti itibariyle iş sahasına girip girmediğinin yalnızca iptidai itiraz şeklinde taraflarca dermeyan olunabileceği,” 5/son maddesinde ise, “vazifesizlik sebebiyle dava dilekçesinin reddi halinde yapılacak muamelelere ve bunların tabi oldukları müddetlere dair usûl hükümleri iş sahasına ait iptidai itirazın kabulü halinde de tatbik olunur” hükümlerine yer verilmiştir.
Yine TTK’nın 5. maddesinde, ikinci fıkrada yazılı hallerde, münhasıran iki tarafın arzularına tabi olmayan işler hariç olmak üzere, bir davanın ticari veya hukukî mahiyet itibariyle mahkemenin iş sahasına girip girmediği yalnız iptidai itiraz şeklinde taraflarca dermeyan olabileceği hüküm altına alınmıştır. Münhasıran iki tarafın arzusuna tabi olmayan işlerle ilgili davalara mutlaka kanunda gösterilen mahkemelerde bakılır ve bu davalara ilişkin işbölümü itirazı ilk itiraz değildir. Bu davalar, tarafların sulh olamayacakları ve üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri davalardır. İflas davaları ticaret mahkemesi bakımından, münhasıran iki tarafın arzusuna tabi olmayan davalardandır. Bu davalara ilişkin işbölümü itirazının ilk itiraz olarak ileri sürülmesi şart değildir. Taraflar yargılama bitinceye kadar işbölümü itirazında bulunabilirler. Mahkeme de davanın her aşamasında kendiliğinden ve dava dosyasının işbölümüne sahip mahkemeye gönderilmesine karar verir. (Baki Kuru HUMK 6. baskı, Cilt I, sh. 715)
Somut olayda ise, davanın 6762 sayılı Kanunun yürürlük tarihinde açıldığı, davalıların işbölümü itirazında bulunmadıkları, dava tarihi itibariyle yürürlükteki 6762 sayılı TTK uyarınca asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemesi arasındaki ilişkinin görev değil iş bölümü ilişkisi olduğu ve iş bölümü itirazı bulunulmadan verilen görevsizlik kararının bu nedenle bağlayıcı olmadığı anlaşılmakla davanın, ilk açıldığı asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; … Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 06/10/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.