YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3279
KARAR NO : 2015/9176
KARAR TARİHİ : 14.10.2015
MAHKEMESİ : Demirköy Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/05/2014
NUMARASI : 2013/127-2014/118
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ve müdahale talebinde bulunan Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2003 yılında yapılan kadastro sırasında Demirköy ilçesi, Hamdibey köyü 101 ada 180 ve 106 ada 94 parsel sayılı sırasıyla 3818,90 m² ve 1200,50 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, senetsizden – zilyetliğe istinaden tarla niteliğiyle davalı adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı Hazine, taşınmazların zilyetlikle mülk edinme şartlarının oluşmadığı iddiasıyla dava açmış; Orman Yönetimi, taşınmazların orman olduğu iddiasıyla davaya müdahale talebinde bulunmuş; mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine ve müdahale talebinde bulunan Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1966 yılında seri bazda yapılan orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılıp kesinleşen evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ile aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
1) Müdahale talebinde bulunan Orman Yönetiminin temyiz istemi yönünden; Orman Yönetiminin usûlüne uygun bir katılımı veya usûlünce açılmış bir davası bulunmadığı anlaşıldığından temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davacı Hazinenin 101 ada 180 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada 101 ada 180 parsel sayılı taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen davalı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile bu parsel yönünden hükmün onanması gerekmiştir.
3) Davacı Hazinenin 106 ada 94 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece verilen karar, usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 106 ada 94 parsel sayılı taşınmazın dört tarafının 106 ada 112 parsel numaralı orman parseline sınır olduğu ve tamamının 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesine göre orman içi açıklık niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı, herhangi bir mülkiyet belgesine dayanmamıştır. Taşınmaz orman içi açıklık konumununda olup zilyedlikle kazanılamaz.
6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde düzenlenen orman içi açıklık niteliğindeki yerlerle ilgili olarak, 26.05.1958 tarihli Orman Tahdit ve Tescil Talimatnamesinde; 25.06.1970 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 31/5/1970 tarihli ve 531 sıra no’lu Orman Tahdit ve Tescil Yönetmeliğinin 33/3; 19.08.1974 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 25/7/1974 tarihli ve Orman Kadastro Yönetmeliğinin 40/A; 30.05.1984 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 30/1 ve 02.09.1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/1 ve 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26/a maddesinde “… 6831 sayılı Kanunun 17. maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaçcık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların orman olarak sınırlandırılması” öngörülmüş; keza, 20.11.2012 tarihli ve 28473 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliği’nin 14/1-s ve 16/1-i maddesinde de benzeri hükümlere yer verilmiştir.
6831 sayılı Kanunun (dava tarihinde yürürlükte bulunan haliyle) 17. maddesi hükmüne göre, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılması, hayvancılık amacı ile ağıl inşası, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesi mümkün değildir. Kanun koyucu, burada orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazların memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar, özel mülke dönüşüp tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca da benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 gün ve 20/830-1034, 10.12.1997 gün ve 20/808-1039, 08.02.1999 gün ve 7/22-43, 13.10.1999 gün ve 8/689-822, 03.04.2002 gün ve 8/230-261, 22.10.2003 gün ve 20/665-614 sayılı ve yine, orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 7/531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; orman içi açıklık ve boşluklar ile orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, kanun gereği orman sayıldığı için, 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinin (a) ve (j) bentleri ve 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin 16. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (ı) bentleri gereğince, bu yerlerin Devlet Ormanı olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez.
Mahkemece değinilen yönler gözetilerek davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, temyize konu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın reddi yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz dilekçesinin REDDİNE, temyiz harcının istek halinde iadesine,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin 101 ada 180 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının reddi ile bu parsele ilişkin hükmün ONANMASINA,
3) Üçüncü bentde açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin 106 ada 94 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile bu parsel yönünden hükmün BOZULMASINA 14/10/2015 günü oy birliği ile karar verildi.