Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/2937 E. 2016/1974 K. 18.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2937
KARAR NO : 2016/1974
KARAR TARİHİ : 18.02.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … ve müdahil davacı … Yönetimi ile davalı … vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava konusu … köyü 149 ada 84 parsel sayılı 3356,80 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, hükmen davalı … Genel Müdürlüğü adına tescil edilmiştir.
Davacı …, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve halk arasında … yaylası olarak bilinen kadim yayla ve niteliğindeki yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmış; tapu kaydının iptal edilerek yayla ve yaylak olarak tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
…, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu savı ile müdahil davacı sıfatı ile harçlı olarak davaya katılmıştır.
Mahkemece, müdahil davacı … Genel Müdürlüğünün davasının reddine; …nin davasının kabulüne ve dava konusu … köyü 149 ada 84 parselin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yayla olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline kaydına karar verilmiş; hüküm, müdahil davacı … Yönetimi vekili ile davalı … Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmekle, hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24/09/2012 tarih ve 2012/8457 – 10449 Esas ve Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; “1) Müdahil davacı … Yönetiminin temyizi yönünden; uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastro haritası ve eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yapılan uygulama, inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman kadastro sınırları dışında ve resmî belgelerde orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmişse de yapılan uygulama lokal nitelikte olup taşınmazın tahdit haritasına ve resmî belgelere göre konumunun ve öncesinin denetlenme olanağı bulunmamaktadır. 2) Davalı … Genel Müdürlüğünün temyiz itirazlarına gelince; mahkemece, çekişmeli taşınmazın kadim yayla olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuşsa da yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; davalı tarafın dayandığı vakfiyenin dayanağı olan tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren getirtilerek usûlunce uygulanmadığı gibi çekişmeli taşınmazla birlikte komşu parseller hakkında oluşmuş olan mahkeme ilâmları uygulanarak kapsamları dahi belirlenmemiştir. Kaldı ki, dava konusu taşınmazla bağlı kalınmaksızın en azından ada bazında ve daha geniş adalar bazında usulünce mera ve yaylak araştırılması yapılmamış ve ziraat uzmanı bilirkişiden taşınmaz ve çevre taşınmazların toprak yapısı ve bitki örtüsünü inceleyen bilimsel rapor alınmamıştır.
Davacı … vekili, dava konusu taşınmazın … yaylası olarak bilinen ve memleket haritalarında bu isimle işaretlenen 1600 rakımlı bölgede bulunduğu, aynı yörede açılan başka davalar sebebiyle yapılan yargılamada taşınmazın Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 29.12.1995 tarih ve 7745 – 7843 sayılı ilâmında ve Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1996 tarih ve 1996/17 – 294 – 426 sayılı ilâmı ile yaylak olarak kabul edildiğini, bu nedenle taşınmazın kadim
yaylak olduğunu, tapu kaydının iptali ile özel siciline yazılması istemiştir. Davalı … Genel Müdürlüğü vekili ise, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin yayla olmadığını, vakıf taşınmazı olduğunu, … Vakfı adına tapuda kayıtlı olduğunu ve vakfiye kapsamında kaldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Somut olayda uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın öncelikle niteliğinin belirlenmesi ile ilgilidir. Başka bir ifadeyle, dava konusu taşınmazın öncesinin mera veya yaylak niteliğindeki yerlerden olup olmadığı hususunun araştırılması önem arzetmektedir. Bir yerin öncesinin veya halihazır durumunun tahsisli veya kadim mera veya yaylaklardan olup olmadığı ayrı usûl ve şekilde araştırılmaya tabîdir. Zira, tahsisli ve kadim yaylak ve meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli yaylak ve meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu halde, kadim yaylak ve meralar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar. Yargıtay HGK’nın 30.10.1991 tarih 1991/8 – 427 – 544 ve 03.05.1995 tarih ve 1995/17 – 149 – 502 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi bir yerin yetkili bir merci tarafından mera ve yaylak olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera ve yaylak olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki; yetkili merci tarafından bir yerin mera ve yaylak olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek veya tüzel kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera ve yaylak olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mera ve yaylak olduğunun anlaşılması halinde ise hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir. Bu durumda mahkemece; taşınmazın tahsisli veya kadim yaylak ve mera olup olmadığının usulüne uygun şekilde araştırılması gerekmektedir. Taşınmazın tahsisli yaylak ve meralardan olup olmadığı hususu araştırılırken, öncelikle bu yerde mera ve yaylak tahsisinin bulunup bulunmadığının İl Özel İdaresi, İl Tarım Müdürlüğü ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, varsa mera norm kararı ile tahsis tutanağı ve paftası getirtilerek mahallinde uygulanıp nizalı taşınmazın bu belgeler kapsamında kalıp kalmadığı, mera norm kararına göre tahsis edilen meranın menşei norm kararından araştırılarak tahsisin mevcut kadim meradan mı, yoksa 4753 sayılı Kanunun 8. maddesine göre Bakanlık emrine geçen yerlerden mi yapıldığı tahkik ve tesbit edilmelidir. Taşınmazın öncesinin kadim mera ve yaylak niteliğinde olup olmadığı hususu araştırılırken yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına göre, komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi ve tanık ifadeleri ve ziraat ve toprak uzmanı bilirkişi kurulu aracılığı ile tesbiti, Toprak Tevzi Komisyonu veya kadastroca işlem gören yerlerde komşu parsellere ait tutanak ve dayanağı belgeler getirtilerek mahalline uygulanmak suretiyle dava konusu taşınmaz yönünün ne şekilde gösterildiği tespit edilerek nizalı taşınmaz ve çevreleyen komşu taşınmazın mera ve yaylak niteliğinde olup olmadığı araştırılması öncelikle kayden gerekir. Davalı tarafın dayandığı vakfiyeye ilişkin tüm vakıf kayıtları ile haritasının, dayanılan tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittilerinin ve revizyonlarının tapu müdürlüğünden sorulup getirtilmesi ve ayrıca dava konusu taşınmaza komşu olan 149 ada 82, 83, 85, 64, 65, 96 ve ada bazındaki parsellerin tespit tutanak örnekleri ile varsa dayanak kayıtlarının davalı iseler dava dosyalarının getirtilmesi, bundan sonra; mahkemece, orman mühendisi, fen bilirkişi ve harita mühendisi ile üç kişiden oluşan ziraat ve toprak uzman bilirkişiler kurulu yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte öncelikle kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek ve ayrıca eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planı sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 6 ya da 7 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına ve resmî belgelere göre konumunun duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı ve memleket haritası üzerinde uygulamalı müşterek krokinin düzenlettirilmesi, komşu köylerden seçilecek yaşlı yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın öncesinin ve niteliğinin ne olduğunun ve ne şekilde kullanıldığının sorulması, fen bilirkişi ve harita mühendisi yardımıyla ve yerel bilirkişiler yardımı ile davalı vakfın dayanağı olan vakfiyenin ve haritası ve dayanılan tapu kaydının mevki ve hudutları itibariyle uygulanması uygulamanın
kadastro paftası üzerinde ayrı renklerle gösterilmesi, ayrıca ziraat uzmanı bilirkişilerden taşınmazın toprak yapısı ve bitki örtüsü çevre taşınmazlarla birlikte bir bütün olarak incelenerek mera ve yaylak niteliğindeki yerlerden olup olmadığı veya tarım ve ziraate elverişli yerlerden olup olmadığı hususunda bilirkişilerden gerekçeli ve açıklayıcı rapor alınması, eski HUMK’nın 366. maddesi yeni HMK’nın 290/2. maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın çevresini içine alacak şekilde ve üzerindeki örtüyü gösterir resimlerinin çekilip usulen onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, dava konusu taşınmaz ile komşu taşınmazlara ilişkin vakıf veya … lehine ya da aleyhine kesinleşmiş olan ilâmlar ayrıca araştırılarak davaya olan hukukî etkilerinin tartışılması bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.” ifadelerine yer verilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda; müdahil davacı … İdaresinin davasının kısmen kabulü ile, dava konusu … ilçesi, … köyü 149 ada 84 parsel sayılı taşınmaza ilişkin fen ve harita bilirkişilerinin 17/06/2014 tarihli krokisinde (B) harfi ile gösterilen 1218.45 m2 miktarındaki yerin davalı adına olan tapusunun iptali ile bu yerin orman vasfıyla Maliye …si adına tapuya tesciline, müdahil davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
Davacı … …sinin davasının kısmen kabulü ile, dava konusu … ilçesi, … köyü 149 ada 84 parsel sayılı taşınmaza ilişkin, fen ve harita bilirkişilerinin 17/06/2014 tarihli krokisinde (A) harfi ile gösterilen 2138.39 m2 miktarındaki yerin davalı adına olan tapusunun iptali ile bu yerin yayla olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline kaydına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
karar verilmiş; hüküm, davacı … ve müdahil davacı … Yönetimi ile davalı … vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kamu malı niteliğindeki yayla ve orman olduğu savı ile açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre 63 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından 19.05.1992 tarihinde yapılmış ve sonuçları 3402 sayılı Kanunun 11. maddesine göre 09.07.1994 ve 08.08.1994 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiştir. Taşınmaz bu uygulamada orman kadastro sınırları dışında bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A madde gereğince davalı … Müdürlüğüden onama harcı alınmasına yer olmadığına ve temyiz harcının istek halinde iadesine, aşağıda yazılı onama harcının …ne yükletilmesine, …den harç alınmasına yer olmadığına 18/02/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.