Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/2445 E. 2016/3530 K. 28.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2445
KARAR NO : 2016/3530
KARAR TARİHİ : 28.03.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı gerçek kişi vekili ….05.2009 havale tarihli dilekçesiyle; müvekkilinin maliki olduğu 3 ada 5 sayılı parselin 295,43 m² yüzölçümündeki bölümünün tapu kaydı kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle 2009 yılında kesinleşen mahkeme kararıyla iptal edildiğinden bahisle fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydıyla ….770,00.TL maddî tazminatın taşınmazın tapusunun iptal edildiği yargılamada görev alan bilirkişinin raporunun tarihi olan 02.02.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Tazminat isteğine dayanak 3 ada 5 parsel sayılı taşınmaz arsa niteliğiyle ve 675,00 m² yüzölçümüyle davacı … tapuda kayıtlı iken, Karasu Asliye Hukuk Mahkemesinin ….05.2007 gün ve 2007/210 – 2007/227 sayılı kararı ile 3 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 295,43 m² yüzölçümlü bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle bu bölümün tapu kaydı iptali ile tescil dışı bırakılmasına karar verilmiş, karar Yargıtay denetiminden geçerek ….05.2009 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ve taşınmazın bilirkişi raporuyla tespit edilen ….817,00.-TL değeri üzerinden muhik bir tazminat olarak belirlenen 9.500,00.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, davalı … vekilinin temyizi üzerine, hüküm Yargıtay … Dairesinin 09/05/2011 tarih ve 2011/4854 – 2011/5536 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “davanın konusu olan bir taşınmazın değeri belirlenirken; cins ve nev’i, yüzölçümü, değeri etkileyebilecek tüm nitelik ve unsurlar, varsa imar durumu vergi beyanı, resmi kurumlarca yapılmış değer takdirleri, arazilerde taşınmaz malın mevki ve koşullarına göre olduğu gibi kullanılması durumunda getirebileceği net gelir; arsa ise emsal satışlara göre olması gereken satış değeri, taşınmazda yapı var ise, resmi birim fiyatları, maliyet hesapları ve yıpranma payı ile bedelin saptanmasında etkili olacak diğer objektif ölçülerin gözönüne alınmasında zorunluluk vardır.
Bunun sonucu olarak, arsa niteliğindeki taşınmazın emsalinin üstün ve eksik yönleri belirlenip karşılaştırma yapılarak zeminine; resmî birim fiyatları esas alınıp yıpranma payının düşülerek üzerindeki muhdesat durumuna göre değerinin saptanması; taşınmazın tarım arazisi olması halinde net gelir üzerinden bilimsel yollarla değerinin belirlenmesi; her iki halde de yıpranma payının varsa değer kaybının düşülmesi, emsalin zorunluluk olmadıkça yakın ve benzer bölge ve yüzölçümlü olması, bu konuda taraflara emsal gösterme olanağının tanınması;
bu yönden mahkemece de re’sen araştırma yapılması, bilirkişi kurullarının açıklanan hususları irdelemeye, saptamaya ve değerlendirmeye yetkin, sıfat ve yeteneğe sahip uzman bilirkişilerden oluşturulması icap eder.
Esasları yukarıda gösterilen tespitler yapılırken çekişmeli taşınmazın niteliğinin diğer deyişle arsa veya arazi olduğunun ….4.1998 tarih 1996/3 E. – 1998/…sayılı İnançları Birleştirme Kararı içeriği ve sonucu ile birlikte gözetilmesi gerekeceği de kuşkusuzdur. Diğer yandan, Bakanlar Kurulunun ….02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararında değinildiği gibi, Belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalan bir taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı (…1000 ölçekli) imar planı ile iskan sahası olarak ayrılan yerlerde bulunması; imar planında yer almayan taşınmazın arsa sayılabilmesi için ise, Belediye veya mücavir alan sınırları içinde ve Belediye hizmetlerinden yararlanan meskun yerler arasında yer alması zorunluluğu da dikkate alınmalıdır.
Öte yandan, bu tür bir davanın, davacının taşınmaz mülkiyetini yitirdiğinin kesinleştiği (iptal ve tescil davası kararının kesinleştiği) tarihten sonra açılabileceği; mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle taşınmaz değerinin tespiti ve taşınmaz üzerinde bir bina var ise, kişinin yapılanmada iyiniyetli sayılıp sayılamayacağının tespiti bakımından bu binanın ne zaman ve hangi aşamada yapıldığı da gözden uzak tutulmamalıdır. Somut olaya gelince; mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılması böylece taşınmazın değerinin belirlenmesi hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ve ….817,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen, bozma kararının gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi usûlî kazanılmış hak da ihlal edilerek hüküm kurulmuştur. Şöyle ki, mahkemenin …/06/2010 gün ve2009/138 – 2010/238 sayılı ilk kararıyla 9.500,00.-TL tazminata hükmedilmiş olup, bu karar sadece davalı … tarafından temyiz edilmiş ve karar …. Dairesinin 09/05/2011 tarih ve 2011/4854 – 2011/5536 sayılı kararı ile bozulmuştur. Ancak mahkemece bozmadan sonra davalı … yararına oluşan usuli kazanılmış hak ihlal edilerek ….817,00.-TL tazminata hükmedilmiştir. Bundan başka bilirkişiler tarafından tazminat isteğine dayanak taşınmazın değerini belirleme için emsal alınan 4 ada 4 sayılı parselin satışı 03…..2011 tarihi olup, bu tarih tazminat isteğine dayanak 3 ada 5 sayılı parselin tapu kaydının bir kısmının iptal edildiği mahkeme kararının kesinleştiği ….05.2009 tarihinden sonradır.
Hukuksal dayanağını kusursuz sorumluluktan alan ve kusura değil tehlike prensibine dayanan davada, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince, davacının zararından davalı … sorumludur. Buna göre davalı Hazinenin sorumlu bulunduğu tazminat miktarı belirlenirken, zarar görenin gerçek zararının esas alınması zorunludur. Burada ilke şu olmalıdır. Zarar doğurucu eylem, zarar görenin malvarlığında ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcu da o miktarda olmalıdır. Eş söyleyişle, oluşan gerçek zarar ne kadarsa, tazminat da o kadar olacaktır, ödenecek tazminat o miktarda olmalıdır ki, eğer zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin malvarlığı ne durumda olacak idiyse, ödenecek tazminatla, aynı durum tesis edilebilsin (HGK’nın 05.03.2003 gün ve 2003/…-152 E. 125 K., ….09.2010 gün ve 2010/…-386 E. 427 K., ……..2010 gün ve 2010/…-618 E /668 K. sayılı ilamları).
Bu açıklama ışığında somut olaya dönüldüğünde; davacının zararı davanın açıldığı tarihte oluşmamış, tazminata isteğine dayanak taşınmazın davacı … kayıtlı tapusunun iptal edildiği tarihte oluşmuştur. O halde, somut olaydaki gerçek zararın da, taşınmazın tapu kaydının
iptaline dair mahkeme kararının kesinleştiği tarihe göre belirlenmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla davacının zararı davanın açıldığı tarihte değil, tapu iptal kararının kesinleştiği tarihte oluştuğundan, uğradığı zararda bu tarihte taşınmazların sahip olduğu gerçek değer ne ise odur. Bu nedenle, değerlendirme tarihinden sonraki tarihte satılmış olan 4 ada 4 parselin emsal olarak belirlenmesi ve değerlendirme tarihi olarak terkin tarihinin (tapu iptal kararının infaz tarihinin) alınması doğru olmamıştır. Kaldı ki, değerlendirme için emsal alınan 4 ada 4 sayılı parsel dosya arasındaki resmî satış tablosuna göre 6,000,00.-TL-‘ye satıldığı halde bilirkişiler tarafından 30,000,00.-TL’ye satıldığı ifade edilmiştir.
O halde, doğru sonuca varılabilmesi için taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve değerlendirme tarihine yakın tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde res’en emsal celbi yoluna gidilmesi ve yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif yapılarak rapor alınması ve emsallerin satışına ilişkin belgeler ilgili Tapu Müdürlüğünden, değerlendirme tarihi olan ….05.2009 tarihi itibariyle dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas m2 değerleri de ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek, sonucuna göre davalı … lehine oluşan usuli kazanılmış hak da gözetilerek bir karar verilmelidir. Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA …/03/2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.