Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/17070 E. 2017/2931 K. 06.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/17070
KARAR NO : 2017/2931
KARAR TARİHİ : 06.04.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine vekili ve davacılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili tarafından 14/11/2012 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin hisselerinin bulunduğu dava konusu …. ili, … ilçesi, … mahallesi, … mevkiinde kain ve tapunun 169 parsel sayılı taşınmazı ile aynı yerde kain ve tapunun 170 parselinde kayıtlı taşınmazların, yapılan imar düzenlenmesi sonucunda 24.300 m2’lik 169 parselden 2180 m2’sini, 5.300 m2’lik 170 parselden 1020 m2’sinin kıyı kenar olarak ayrıldığını, dava konusu 169 ve 170 parsel sayılı taşınmazların 18. madde uygulaması sonucu kıyı kenar çizgisine ayrılan 2180 ve 1020 metrekarelik kısımları haricindeki kısmı 18. madde uygulaması sonucu DOP alınmak suretiyle TTA alanı olarak imar düzenlenmesine tabi tutulduğunu ve yeni imar tapusunun alındığını, dava konusu 2180 ve 1020 metrekarelik kısımları ise düzenleme dışı tutularak kıyı kenar olarak ayrıldığını, bu sebeple dava konusu taşınmaza ait kısmın davacı tarafça üzerindeki tasarrufu ortadan kaldırıldığını, dava konusu taşınmaza beş yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmaması nedeniyle davacının mülkiyet hakkının süresiz biçimde kısıtlandığını ve kamulaştırma yapılmaksızın müvekkiline mülkiyet haklarında tasarruf edebilme imkanı davalı tarafından uzun yıllar pasif kalması suretiyle sınırlandırıldığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, miras yolu ile müvekkile ait dava konusu yerde bulunan hisselerinden dolayı şimdilik toplam 20.000.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve müvekkillerin hissesi oranında ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeni ile davanın usulden reddine ilişkin kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 21/10/2014 tarih, 2014/5720 – 2014/23410 E-K. sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre; dava konusu taşınmazın Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca yapılan kıyı kenar çizgisi uygulaması nedeniyle kıyı kenar çizgisi içerisine alındığı, bu kararın onanarak 31.08.1977 tarihinde kesinleştiği, davacının tapu kaydı şeklen varlığını devam ettirse de, hukuken geçerliliğini yitirdiği, taşınmazdan yararlanma ve tasarruf etme imkanının kalmadığı ve mülkiyet hakkının kısıtlandığı bu hususun taşınmazın aynına ilişkin olduğu anlaşıldığından ve bu durumda adliye mahkemeleri görevli olduğundan, işin esasına girilerek hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden, yazılı gerekçelerle idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmemiştir..” gereğine değinilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı sonrası 09/01/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını 2.367.670,40.-TL’ye artırmıştır.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu; a)Davanın kabulü ile, 170 nolu parsel için davacılar ……. için ayrı ayrı 26.958,20 TL, … … için ayrı ayrı 62.900,00.-TL,…. için ayrı ayrı 31.450,00.-TL, ……, …, … için ayrı ayrı 37.740,00.-TL olmak üzere toplam 754.807,40.- TL;
b)169 nolu parsel için; ….. için ayrı ayrı 57.616,40.-TL, … için 134.421,00.-TL,… için 134.406,20.-TL, ….için ayrı ayrı 67.214,20.-TL, … için 134.135,80.-TL, ….k …, …, … için ayrı ayrı 80.660,00.-TL olmak üzere toplam 2.367.670,40.-TL’nin dava tarihi itibari ile işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacılara verilmesine,
Dava konusu ….mah. 169 ve 170 nolu parsellerin tapularının iptali ile kıyıya terkinine, karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; bozmadan sonra ıslah yapılıp, yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunda değerlendirilmiş ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 06/05/2016 tarih ve 2015/1 Esas – 2016/1 sayılı kararı ile “Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK’nın  değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
Buna göre, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları gereğince bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Somut olayda davacı dava dilekçesi ile, 20.000 TL tazminat talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talep miktarını 2.367.670,40.-TL’ye artırmış ise de; ıslah tarihinden evvel verilen hüküm Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 21/10/2014 tarih, 2014/5720 – 2014/23410 E-K. sayılı kararı ile bozulmuştur. Bu nedenle, davacının dava dilekçesinde talep ettiği tazminat miktarı dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken, mahkemece yanlış değerlendirme ile Yargıtay bozma ilamından sonra yaptığı ıslah talebi dikkate alınarak yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; tazminat davasının konusu para ile değerlendirilebilen nitelikte bulunduğundan ve kanunen getirilen bir istisnada bulunmadığından nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine ve davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/04/2017 günü oy birliği ile karar verildi.