Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/16896 E. 2017/2343 K. 23.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/16896
KARAR NO : 2017/2343
KARAR TARİHİ : 23.03.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
.

Taraflar arasındaki davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, müvekkili bankanın … Şubesinden, dava dışı …Motorlu Araçlar Tic. San. Ltd. Şti’ne nakdi ve gayrinakdi krediler kullandırıldığını; kredi sözleşmelerine şirket ortakları olan, dava dışı … ve …’ın müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imza attıklarını; bankanın alacağını teminat altına almak için …’a ait … ili,… ilçesi, 4/1 pafta, 2635 parselde kayıtlı ve her biri 10/100 arsa paylı 7 ve 8 numaralı dairelere 350.000,00’er TL bedeli ipotek koyduğunu; bilahare kredi borcu ödenmeyince borçlular aleyhine … 10. İcra Müdürlüğünün 2009/894 sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını; icra takibinin kesinleştiğini, ancak ipoteğin paraya çevrilmesine sıra geldiğinde, 7 numaralı daireye ipoteğin işlenmesine rağmen, 8 numaralı dairede ipoteğin görülmediği ve ipoteksiz olarak 24/11/2008 tarihinde..’a, onun da bilahare bbb’a satmış olduğunu öğrendiklerini; bbb Tapu Sicil Müdürlüğünün 10/06/2009 tarihli yazısında, 7 numaralı daireye ipoteğin işlenmesine rağmen, işlerin çok yoğun olması sebebiyle 8 numaralı daireye tapu memuru Tuğba Türkmen tarafından ipoteğin işlenmesinin unutulduğunun kendilerine bildirildiğini; TMK’nın 1007. maddesi gereği tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğunu, Devletinde zararın doğmasına neden olan memura rücu edeceğini belirterek; 8 numaralı daireye ipoteğin ihmalle işlenmesiyle davacı bankanın zararının doğduğunu belirterek; şimdilik 105.000,00.- TL zararının, hatalı işlemin tarihinden itibaren yıllık % 75 temerrüt faiziyle beraber Hazineden tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile;
105.000,00.-TL’nin dava tarihi olan 05/01/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden tahsiline, davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu memurunun hatası nedeniyle TMK’nın 1007. maddesine dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının haksız olarak zarara uğratıldığı gerekçesiyle istek aynen kabul edilmişse de; kurulan hüküm usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki davacı, dava dışı borçluların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak kredi sözleşmesini imzaladıkları, borca karşılık yapılan ipotek sözleşmesi gereği borçlu adına kayıtlı 2635 parsel sayılı taşınmazdaki 7 ve 8 nolu bağımsız bölümlere ipotek konulmasının sözleşmede açıkça yazıldığı ancak tapu memurunun hatası nedeni ile ipotek kaydının sadece 7 nolu bağımsız bölüme işlendiği, 8 nolu bağımsız bölüme ipotek kaydının işlenmediği, borçlunun 8 nolu bağımsız bölümü 3.kişiye sattığı, 8 nolu bağımsız bölümde yapılan tasarrufun iptali için açtıkları davanın reddedildiğini belirtmişse de; bbb Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/482 E-2012/484 K. sayılı dosyasında verilen karar incelendiğinde davanın, davacının icra takip tarihlerinin tasarrufun iptali davasından sonra olduğu gerekçesi ile davanın usulden reddedildiği ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği görülmüştür.
İcra ve İflas Kanununun 227 ve devamı maddelerinde, hangi durum ve şartlarda tasarrufun iptali için dava açılabileceği belirtilmiş olup, bu kanun hükümlerine göre; davacının icra dosyasında borçlu hakkında aciz vesikası almasının ardından borçlu adına kayıtlı olduğu halde tapuca bildirilmeyen ve üçüncü kişilere satılan taşınmaz için yeniden tasarrufun iptali davası açarak satışı iptal ettirme ve bu yolla alacağını elde etme imkanı olduğu, nitekim davacının daha önce açtığı tasarrufun iptali davasının esastan değil usulden reddedildiği, redde neden olan usuli eksikliğin tamamlanarak yeniden tasaruffun iptal davası açma ve alacağını bu şekilde elde etme olanağı bulunduğu zarar gerçekleşmeden TMK’nın 1007. maddesine dayanarak Hazine sorumluluğundan söz edilemeyeceği, henüz davacı zararının gerçekleşmediği gözetilmeksizin istemin kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 23/03/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.