Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/16660 E. 2017/4497 K. 17.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/16660
KARAR NO : 2017/4497
KARAR TARİHİ : 17.05.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü.
K A R A R

Davacılar vekili 01/06/2009 havale tarihli dava dilekçesi ile….mevkinde bulunan 131 ada 15 sayılı parselin müvekkillerine atalarında kaldığını belirterek Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına eşit hisse ile tapuya kayıt ve tescilini talep etmiştir. Davacı … Yönetimi 25/6/2010 tarihli müdahale dilekçesi ile taşınmazın bir kısmının orman olduğu iddiasıyla tapu kaydının iptali ile taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tescilini talep etmiştir.
Mahkemece (A) harfi ile gösterilen kısmın tarım arazisi, (B) ve (C) harfleri ile gösterilen kısmın ise devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu kanaatine varılarak davacı … ve ….’nın davasının kısmen kabulü ile …. köyü 131 ada 15 sayılı parselin tapusunun iptali ile 21/4/2010 tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 13020,26 m2 lik kısmın davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, davacı … Yönetiminin davasının kabulü ile fen raporunda (B) ve (C) harfi ile gösterilen 78170,36 m2’lik kısmının orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından parselin (A) harfi ile gösterilen bölümü ve yargılama giderleri yönünden temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1948 yılında kesinleşen orman kadastrosu, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun gereğince yapılan kadastro çalışmaları vardır.
Mahkemece her ne kadar (A) harfi ile gösterilen kısmın tarım arazisi ve (B) ve (C) harfleri ile gösterilen kısmın ise Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu kanaatine varılarak davacı … ve Arif Duvarcının davasının kısmen kabulüne karar verilmişse de; 16/10/2009 havale tarihli ziraat bilirkişisi raporunda taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve kıraç kuru tarım arazisi vasfında olduğu; 05/05/2010 tarihli orman bilirkişileri heyet raporunda ise taşınmazın (A) harfi ile gösterilen kısmının orman sayılmayan, (B) harfi ile gösterilen kısmının ise orman sayılan yerlerden olduğu belirtilmiş; raporlar arasındaki (A) bölümü yönünden yaratılan çelişki giderilmemiştir. Çelişkili bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.

Mahkemece, orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri gösterir orijinal renkli orman tahdit haritası ile komşu parsellere ait kadastro tespit tutanağı ile eğer itirazlı ise dava dosyası, varsa bu parsellere ait dayanak tapu ve vergi kayıtları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; çekişmeli taşınmazlar bir bütün olarak düşünüldüğünde 6831 sayılı Kanunun 17/1-2. maddeleri karşısındaki durumu araştırılmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma (Medeni Kanunun 713. maddesi, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerindeki) koşulların araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak, yapılacak keşifte 1990-1995 yılları arasında hava fotoğrafları ve memleket haritasında taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, taşınmazların toprak yapısı incelenmeli, çekişmeli taşınmazın fiili durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı, imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı, tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları HMK’nın 259 ve 261. maddeleri gereğince taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar-ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 17/05/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.