Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/16655 E. 2017/4503 K. 17.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/16655
KARAR NO : 2017/4503
KARAR TARİHİ : 17.05.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine vekili istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü.
K A R A R

Davacı, 23/01/2013 havale tarihli dava dilekçesi ile zilyetliğe dayanarak babasından kalan 102 ada 229 ve 101 ada 5 sayılı parsellerin kadastro çalışmalarında davalı Hazine adına tespit gördüğünü belirterek tespitin iptali ve adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece dava konusu 102 ada 229 sayılı parsel yönünden davacı yararına zilyetlikle mülk edinme şartları oluştuğu gerekçesiyle, 101 ada 5 sayılı parsel yönünden ise son 5 yıllık aşılama işlemi dışında tarımsal faaliyet bulunmadığı davanın kısmen kabulü ile dava konusu Siirt ili Eruh ilçesi Çetinkol köyü 102 ada 229 parsel sayılı ham toprak vasfı ile Hazine adına kayıtlı bulunan taşınmazın tapusunun iptali ile tarla vasfı ile davacı adına tapu siciline tesciline, 101 ada 5 sayılı parsele yönelik açılan davanın sübut bulmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanun ile değişik 5304 sayılı Kanun maddeleri gereğince arazi ve orman kadastrosu birlikte yapılmıştır.
Mahkemece dava ve temyize konu 102 ada 229 sayılı parsel yönünden davanın kabulü ile tarla vasfıyla davacı adına tesciline karar verilmiş ise de, 16/04/2015 havale tarihli orman bilirkişisi raporunda 102 ada 229 sayılı parselin (A1) ile gösterilen kısmının orman sayılmayan, (A2) ile gösterilen kısmının ise orman sayılan yerlerden oluğu belirlenmiş; 15/04/2015 tarihli ziraat bilirkişisi raporunda ise bahsi geçen taşınmazın kuru tarım arazisi vasfında olduğu belirlendiğinden raporlar arasında çelişki oluşmuş, çelişki giderilmeden hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu nedenlerle; mahkemece, orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri gösterir orijinal renkli orman tahdit haritası ile komşu parsellere ait kadastro tespit tutanağı ile eğer itirazlı ise dava dosyası, varsa bu parsellere ait dayanak tapu ve vergi kayıtları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14.

maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; çekişmeli taşınmazların bir bütün olarak düşünüldüğünde 6831 sayılı Kanunun 17/1-2. maddeleri karşısındaki durumu araştırılmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma (Medeni Kanunun 713. maddesi, 3402 sayılı Kanunun 14. ve 17. maddelerindeki) koşulların araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak, yapılacak keşifte 1990-1995 yılları arasında hava fotoğrafları ve memleket haritasında taşınmazların o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, taşınmazların toprak yapısı incelenmeli, çekişmeli taşınmazların fiili durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı, imar ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı, tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları HMK’nın 259 ve 261. maddeleri gereğince taşınmazlar başında dinlenip; taşınmazların öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 17/05/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.