Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/16240 E. 2016/12006 K. 12.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/16240
KARAR NO : 2016/12006
KARAR TARİHİ : 12.12.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne, duruşma isteminin giderden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı kooperatif vekili 25/07/2014 havale tarihli dilekçesiyle; müvekkilinin maliki olduğu 249 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kesinleşen mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarardan TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 1.000,00 -TL maddi tazminatın tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili isteğiyle dava açmıştır. Daha sonra 18/06/2015 tarihli harçsız ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini toplamda 56.832,00-TL’ye yükseltmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve 56.832,00-TL maddi tazminatın, 10/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı Kooperatif ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
Tazminat isteğine dayanak Alanlı mahallesi, 249 ada 3 parsel sayılı 284,16 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tapuda “arsa” vasfıyla davacı kooperatif adına kayıtlı iken, Orman Yönetimi tarafından açılan tapu iptal ve tescil istemli dava nedeniyle … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/07/2012 tarih ve 2012/177 – 2012/464 sayılı kararı ile tapu kaydının iptali ile taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiş, verilen bu karar Yargıtay denetiminden geçerek 10/09/2013 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nisbi harca tabi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmüne yer verilmiştir.
Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481 , 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. – 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, ıslah edilen dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir. Islah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilâm harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde 1.000,00-TL olarak açıkladığı tazminat talebini, 18/06/2015 tarihli dilekçe ile 56.832,00-TL’ye yükseltmiş ise de, ıslah harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece, yukarıda belirtilen kanuni düzenleme gereğince, ıslah harcını tamamlamak üzere davacılara süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden aksi halde dava dilekçesinde gösterilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken harcı yatırılmayan ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/12/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.