YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/14462
KARAR NO : 2016/1922
KARAR TARİHİ : 17.02.2016
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği … köyü,… Yeri mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda fen bilirkişi krokisinde sınırları gösterilen susuz tarla niteliğindeki 21541.33 m2 yüzölçümlü taşınmazın davacı gerçek kişi adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı … ve … tarafından temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/11/2005 tarih ve 2005/12328 E. – 13550 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; “Mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın yeterli olmadığı, hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın memleket haritasında açık alanda, orman sayılmayan yerlerden olduğu açıklanmışsa da bu yere komşu bir taşınmazla ilgili olarak yargılaması yapılan mahkemenin 2003/73 Esas sayılı dava dosyasında taşınmazın memleket haritasında farklı bir yerde gösterildiği, bu durumun yapılan incelemenin doğruluğu hakkında duraksama yarattığı, çekişmeli taşınmazın mera olup olmadığının da araştırılmadığı açıklandıktan sonra yöntemince orman araştırmasının yapılması, orman sayılan yerlerden olmadığının belirlenmesi halinde zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı yönü üzerinde durulması” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda fen bilirkişi krokisinde sınırları gösterilen 21541.33 m2’lik taşınmazın susuz tarla niteliği ile davacı adına tesciline karar verilmiş, hükmün yine davalı … tarafından temyizi üzerine bu kez Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12/10/2010 tarih ve 2010/6159 E. – 12213 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; “Çekişmeli taşınmazın yer aldığı … köyünde dava sırasında yapılıp, ilân edilen orman kadastrosu bulunduğu, bu nedenle eldeki tescil davasının orman kadastrosuna itiraz davasına dönüştüğü, bu tür davaların kadastro mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, bu nedenle mahkemece; orman kadastrosuna itiraz davası, tescil davasından ayrılıp, orman kadastrosuna itiraz davası yönünden görevsizliğe karar verilerek tescil davası elde tutulup orman kadastrosuna itiraz davasının sonucunun beklenmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak orman kadastrosuna itiraz davası, tescil davasından ayrılmış; orman kadastrosuna itiraz yönünden görevsizlik kararı verilerek bu davanın kadastro mahkemesinde sonuçlanması beklenmiştir.
Kadastro mahkemesinin 2012/7 E. – 2012/8 K. sayılı dosyasında görülen dava sonucunda çekişmeli taşınmazın (A) harfli bölümünün yargılama sırasında yörede yapılan orman kadastrosunda orman kadastro sınırları dışında bırakılmış olmasından dolayı davacı gerçek kişinin sıfat yokluğu nedeniyle davasının reddine; (A1) bölümün ise orman sayılan yerlerden olması nedeniyle davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Asliye hukuk mahkemesince tescil davasına devam edilmiş; davanın kısmen kabulüne, bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 17475.48 m2’lik taşınmazın tarla niteliğinde davacı gerçek kişi; (A1) 4066.46 m2’lik taşınmazın orman niteliğinde … adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1966 yılında yapılmış ve 04/12/1967 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosuna, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın temyize konu (A) harfli bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 17/02/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.