Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/13226 E. 2017/3371 K. 18.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13226
KARAR NO : 2017/3371
KARAR TARİHİ : 18.04.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 06/05/2015 gün ve 2015/4712 E.-2015/3711 K. sayılı ilâmıyla bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde davalılar … ile … Yönetimi tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı gerçek kişi, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği … köyü, Kışlabaşı mevkiinde toplam 2500 m² civarında taşınmazın kadastro sırasında tespit dışı bırakıldığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiş, davalı … ise davanın reddi ile taşınmazın … olarak tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi vekili ve … vekilinin temyizi üzerine Dairenin 06/05/2015 gün ve 2015/4712 E.-3711 K. sayılı kararıyla bozulmuş, davalı … ve … Yönetimi süresi içinde karar düzeltme talebinde bulunarak, bozma kararının kaldırılarak hükmün onanmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Bozma ilamında özetle; “…Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme dayanak alınan … bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, çekişmeli taşınmazın 1940 yılında yapılıp kesinleşen … tahdit haritasındaki konumu gösterilmemiştir. Bu haliyle uzman bilirkişinin … tahdit haritası ve tutanaklarını nasıl uyguladığı ve taşınmazın kesinleşen … tahdidinde ne gibi işleme tabi tutulduğu net olarak anlaşılamamaktadır. Diğer taraftan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince … sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ve ihya olarak kabul edilemez) imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri, delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmî olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden 15 – 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir. Somut olayda mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Kabule göre de; dava konusu taşınmaz hakkında infazda tereddüt yaratacak şekilde ve yüzölçümü belirtilmeden … adına tesciline karar verilmesi de doğru görülmemiştir…” hususlarına değinilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Kanununun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir. … karşı tescil talebi bulunmaktadır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1940 yılında yapılan ve kesinleşen … kadastrosu ile 23/12/1988 tarihinde ilan edilip kesinleşen … kadastrosu, aplikasyon ve 2/B uygulama çalışması var. Arazi kadastrosu 1970 yılında yapılmış, çekişmeli yer tespit dışı bırakılmıştır.
Dairemiz kararı, karar düzeltme dilekçesinde değinilen hususlara cevap teşkil edecek nitelikte olduğu gibi, usûl ve kanuna da uygundur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirine uymayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442. maddesi uyarınca takdiren 275.00.- TL para cezasının düzeltme isteyenden alınmasına 18/04/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.