Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/13027 E. 2017/2923 K. 06.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13027
KARAR NO : 2017/2923
KARAR TARİHİ : 06.04.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 10/04/2012 tarihli dava dilekçesi ile; davacılara ait … ili … ilçesi … mah. … köyü yolu üzeri … mevkii 605 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazın 46.452.50 m2’lik kısmının … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/108 E. 2010/205 K. sayılı ilamı ile orman vasfı ile tapusunun iptaline karar verildiğini, davalarının dayanağının MK’nın devletin objiektif, kusursuz sorumluluğuna dayandığını, davacılara herhangi bir bedel ödenmediğini, mülkiyet hakkından yoksun bırakıldığını, bu nedenle taşınmazın zemin değeri ve üzerindeki ağaçların bedelinin rayiç değerinin şimdilik kaydı ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile belirsiz alacak davası niteliğinde olmak üzere zemin için 46.000.-TL, ağaçlar için 4.000.-TL olmak üzere toplam 50.000.-TL tazminatın hükmün kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davanın kabulü ile ; HMK’nın 26. madde gereği taleple bağlı kalınarak 284.315,40.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara mahkememizin 2007/108 E – 2010/205 K sayılı ilamı ile iptal edilen tapu kaydındaki hisseleri oranında ödenmesine, faize ilişkin fazla talebin reddine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına,
2-Davacı vekilince 26.05.2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile sunmuş olduğu talebi hususunda daha önce vermiş olduğu 30.04.2015 havale tarihli müddeabihin arttırılmasına ilişkin dilekçe içeriği dikkate alınarak ikinci kez aynı hususta verilen iş bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Tazminat isteğine dayanak; … ilçesi .. mahallesi .. köyü yolu üzeri … mevkii 605 ada 1 parsel 179470 m2 yüzölçümü ile davacılar adına paylı olarak intikal işlemi sonucu 24/10/2005 tarihinde tescil edilmiş, Orman Yönetimi’nin, açtığı dava sonucu, …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/04/2010 tarih, 2007/108 E. – 2010/205 K. sayılı ilamı ile; davanın kısmen kabulüne, çekişmeli parselin krokide (A)=46452,50 m2’lik bölümünün tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, temyiz incelemesinden geçerek 11/04/2011 tarihinde kesinleşmiştir
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nisbi harca tabi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen
harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmüne yer verilmiştir.
Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481, 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. – 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, ıslah edilen dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir. Islah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilâm harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde 50.000,00.-TL olarak açıkladığı tazminat talebini, 30/04/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile 284.315,40.-TL’ye yükseltmiş ise de, ıslah harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece, yukarıda belirtilen kanuni düzenleme gereğince, ıslah harcını tamamlamak üzere davacılara süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden aksi halde dava dilekçesinde gösterilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken harcı yatırılmayan ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 06/04/2017 tarihinde oy birliği ile karar verildi.