Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/12838 E. 2017/1958 K. 08.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12838
KARAR NO : 2017/1958
KARAR TARİHİ : 08.03.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği … köyü, Taşdibi mevkiinde bulunan 199 ada 1 parselin tapuda müvekkili adına kayıtlı olduğu, bu parselin devamı niteliğinde olup kadastroda tescil harici bırakılan ve üzerinde balık üretme havuzu bulunan taşınmaz üzerinde müvekkili yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre müvekkili adına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, 03/05/2012 tarihli bilirkişi raporunda (B) harfi ile işaretli 147,46 m² ve (E) harfi ile işaretli 4.52 m²’lik bölümün 199 ada 1 sayılı parsele eklenmek suretiyle davacı … … oğlu … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm, davalı … ve … Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25/06/2013 2013/2434 – 7198 E-K sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle, “…Tescil davası, …’ye ve ilgili Kamu Tüzel Kişilerine karşı açılır. Tescil konusu yer … köyü sınırları içerisinde bulunmasına rağmen, husumet … Köyü Tüzel Kişiliğine yöneltilmemiştir. Ayrıca, mahkemece, aynı maddenin 4. maddesinde belirtilen ilânlar ile 3402 sayılı Kanunun 14. maddesindeki kısıtlama araştırması yapılmadığı gibi, çekişmeli taşınmaz sınırında dere bulunmasına rağmen jeolog bilirkişiden rapor alınarak taşınmazın dere yatağı içerisinde olup olmadığı belirlenmemiştir. Bunlarla birlikte, raporu hükme dayanak alınan … bilirkişi raporunda uygulanan memleket haritası ve hava fotoğrafının tarihi belirtilmediğinden denetlenemediği gibi çekişmeli taşınmazın niteliğinin belirlenmesi amacıyla yapılan keşifte ziraat mühendisi sıfatına sahip uzman bilirkişi yerine nedenleri gösterilmeksizin ziraat teknisyeni sıfatına sahip bilirkişi görevlendirmesi doğru olmamıştır. Kural olarak bir yerde, 4785 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden sonra yapılıp kesinleşen … kadastrosu varsa o yerin … sayılan yerlerden olup olmadığının kesinleşen … kadastrosu harita ve tutanaklarının uygulanması sonucu belirlenecektir. Davacı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak çekişmeli taşınmazın adına tescili istemiyle dava açtığına göre, dava konusu taşınmazın yalnızca kesinleşen … kadastrosu sınırları dışında kalması yeterli olmayıp zilyetlikle kazanılması koşullarının bulunup bulunmadığının ve ayrıca; 6831 sayılı Kanunun 19/04/2012 tarih ve 6292 sayılı Kanunla değişik 7. maddesi gereğince “sınırlandırma sırasında … olduğu halde, … sınırları dışında kalmış …” olup olmadığının araştırılması…” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece “fen bilirkişisinin raporundaki krokide (B) ve (E) harfi ile gösterilen alanlar hariç diğer alanların … sayılan yerlerden olduğu, … kadastrosu içerisinde kaldığı, … bitki örtüsü taşıdığına ilişkin rapor, bu araştırma sonucu dava konusu taşınmazda …
sayılan yerlerden olmadığı belirlenen (D) ve (E) harflerine ilişkin olarak her ne kadar ziraat mühendisi bilirkişisi zilyetlik ile kazanabilecek kültür arazisi olduğu yönünde rapor vermiş ise de jeoloji mühendisi bilirkişiden alınan ek raporda da açıkça anlaşıldığı üzere taşınmazın dere yatağında kalmadığı ancak dere yatağı etkisinde kalacağı bildirildiği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarfından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu … köyünde 25.01.1980 tarihinde ilân edilerek kesinleşen … kadastrosu vardır. Daha sonra 2006 yılında … sınırlandırılması yapılmış ormanlarda 2/B madde uygulaması ile evvelce … sınırlandırılması yapılmamış ormanlarda … kadastrosu yapılmış ve 01.11.2006 tarihinde ilân edilmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak mahallinde yapılan keşifte dinlenen bilirkişi raporlarından davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığının belirlenerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; davanın niteliğine göre aynı nedene ve hukukî sebebe dayalı davanın reddine karar verilmesi halinde davada yasal hasım konumunda olan ve kendisini vekille temsil ettiren … Yönetimi, …, … Belediyesi ve … Büyükşehir Belediyesi lehine tek maktu vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken ayrı ayrı 1.500,00.-TL vekâlet ücretine hükmedilmiş olması doğru değil ise de bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle, kararın hüküm fıkrasının 4, 5, 6 ve 7 numaralı paragrafları hüküm yerinden çıkartılarak bunun yerine 4. paragraf olarak “Davalılar … Yönetimi, …, … Belediyesi ve … kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden lehlerine dava tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2 maddesi gereğince takdir edilen 1.500.-TL maktu vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalılara ödenmesine” cümlesi yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi gereğince düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/03/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.