Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/12647 E. 2017/2963 K. 06.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12647
KARAR NO : 2017/2963
KARAR TARİHİ : 06.04.2017

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında … köyü 102 ada 1 parsel sayılı 186.322,69 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliği ile Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacılardan …, Haziran 1976 tarih 33 numaralı tapu kaydına, diğer davacılar zilyetliğe dayanarak taşınmazın belli bölümlerinin kendilerine ait olduğu iddiasıyla dava açmışlardır. Mahkemece (A, B, C, D, E, F ve G) ile işaretli yerler hakkında açılan davanın reddine, tesbit gibi tescile karar verilmiş, hüküm davacı … ve … tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 16/04/2013 tarih 2012/14339 E – 2013/4448 K sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “…Mahkemece 28.04.2011 günlü keşif sonunda hazırlanan fen bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuştur. Davacı …, çekişmeli taşınmazın A (3408 m2), B (7077 m2) ve C (27746 m2) ile işaretli bölümlerini, … ise, G (13430 m2) ile işaretli bölümünü temyiz etmektedir. Mahkemece taşınmazların orman içi açıklık durumunda olduğu kabul edilmişse de, taşınmazlar iki yönden ormana, diğer yönlerden şahıs taşınmazlarına bitişik olup; komşu 102 ada 42, 46, 47 ve 55 parsellerin tesbitlerinin kesinleşip kesinleşmediği ve yine batıda … köyü kadastro sahasında kalan taşınmazların hangileri olduğu, tesbitlerinin kesinleşip kesinleşmediği dosyadan anlaşılamamaktadır. Davacı …’ın dayandığı asliye hukuk mahkemesinin 1950/67-100 sayılı hasımsız tescil kararı ile oluşan Haziran 1976 tarih 33 numaralı 600 m2 yüzölçümlü tapu kaydı da keşiflerde ilk geldisinden itibaren uygulanmamış, hangi bölüme uyduğu ya da uyup uymadığı belirlenmemiştir.
O halde; mahkemece, yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tesbit tarihinden 15 – 20 yıl önce çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita ve kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile üç orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar steroskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü orman sayılan yerlerden olup olmadıkları belirlenmeli, yukarıda sözü edilen komşu parsellerin tesbitlerinin kesinleşip kesinleşmediği ve buna göre taşınmazların orman içi açıklık niteliğinde olup olmadığı tartışılmalı, orman değil ise dayanılan tapu kaydının krokisi bulunmadığından öncelikle tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte tapu müdürlüğünden istenilmeli, gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgeler incelenip, doğru ve kanunî bir nedenin bulunup bulunmadığı araştırılmalı ve tapu kaydının taşınmazlara uyup uymadığı belirlenmeli, uyuyorsa, değişir sınırlar içerdiğinden miktarıyla geçerli kapsamı 3402 sayılı Kanunun 20/c ve 21. maddeleri gereğince tayin edilmeli, kayıt miktar fazlası bölümler ve tapuya dayanmayan davacı … yönünden yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile
kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de ilgili tapu ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı kanunun 03/07/2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulmasının ardından yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile dava konusu 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 30/10/2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (G) harfi ile gösterilen 13430,21 m² yüzölçümündeki bölümün davacı … adına aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle tarla vasfı ile, (A) harfi ile gösterilen 3408,81 m² yüzölçümündeki bölüm ile (C) harfi ile gösterilen 27746,43 m² yüzölçümündeki bölümün davacı … adına aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle çayır vasfı ile (B) harfi ile gösterilen 7077,27 m² yüzölçümündeki bölümün davacı … adına aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle tarla vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline, 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kalan kısmının aynı ada ve parsel numarasıyla orman vasfı ile sınırlandırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre orman sınırlandırması yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı içinde bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 06/04/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.