Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/12037 E. 2015/9100 K. 13.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12037
KARAR NO : 2015/9100
KARAR TARİHİ : 13.10.2015

MAHKEMESİ : Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/07/2014
NUMARASI : 2014/156-2014/404

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı H.. U.., dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği; Manavgat Sorgun mahallesinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, taşınmazın 2/B sahasında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24/02/2014 gün ve 2013/11182-2274 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; “Mahkemece, çekişmeli taşınmazın 2/B sahasında kaldığı, bu nedenle zilyedlikle kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin kabulü dosyadaki delillere uygun düşmemektedir. Dosyada bulunan 14.12.2012 tarihli orman bilirkişi raporunda, taşınmazın kesinleşmiş tahdit sınırları dışında kaldığı gibi 2/B poligonunun da dışında olduğu açıklanmış olup, taşınmazın tahdit haritası ve 2/B haritasındaki konumu denetime elverişli şekilde gösterilmiştir. Diğer taraftan, 1963, 1983 ve 1995 yıllarına ait memleket haritaları ile 1953 ve 1992 yılı hava fotoğraflarında da taşınmazın orman sayılmayan açık alanda kaldığı görülmektedir. Ziraat bilirkişi raporunda, taşınmazın imar-ihyasının tamamlandığı, 30-35 yıldan beri kullanıldığı, üzerinde en büyüğü 20 yaşında olan yüze yakın meyve ağacının bulunduğu bildirilmiş, keşif sırasında taşınmaz başında dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar ise, taşınmazın davacının babasından kaldığı, zilyedlik süresinin 50 yılı aşkın olduğunu bildirmişlerdir. Belirtilen bu olgular karşısında, taşınmaz üzerinde davacı yararına Medenî Kanunun 713 ve Kadastro Kanunun 14 ve 17. maddelerinde öngörülen zilyedlikle edinme koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Ne var ki, mahkemece; uygulamaya dayalı orman bilirkişi raporunda taşınmazın tahdit sınırları ve 2/B alanı dışında kaldığı belirlenmesine rağmen, hâkimin subjektif görüşüne dayalı değerlendirme ile taşınmaz 2/B sahasında kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. HMK’nın 266. maddesinde öngörüldüğü üzere mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Özel uzmanlık gerektiren bir konuda hâkim, bilirkişi raporuna aykırı düşecek şekilde kendi görüşüyle karar veremez. Belirtilen nedenlerle, çekişmeli taşınmazın kesinleşmiş tahdit ve 2/B sınırları dışında kaldığı ve davacı yararına zilyedlik koşulları oluştuğundan, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillere ve kanunlara uymayan gerekçe ile reddedilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra davanın kabulüne, dava konusu Antalya Manavgat Sorgun mahallesi batısında 1267 parsel, doğusunda tescil harici yer ve sonrası 2232 ada 1 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu kadastrocu bilirkişilerin 13/12/2012 tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 1115,26 m²’lik yerin son parsel numarası verilerek tarla vasfı ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 13/10/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.