Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/11959 E. 2015/12676 K. 16.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11959
KARAR NO : 2015/12676
KARAR TARİHİ : 16.12.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: … Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı A.. G.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı A.. G.. vekilinin asliye hukuk mahkemesine sunduğu 25/10/2005 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; … köyünde yapılan kadastro çalışmalarında Kurtalan mevkinde bulunan yaklaşık 22 dönümlük arazinin bir kısmının orman tahdidi içinde bırakılmış olduğunu sonradan öğrendiklerini, dava konusu taşınmaza ilişkin olarak çiftçiyi topraklandırma kanunu uyarınca verilmiş tapu bulunduğunu, davalarının Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu gereğince 1 ada 72 sayılı parsel olarak verilmiş yaklaşık 22 dönümlük arazinin orman tahdidinde bırakılan kısmına ilişkin olduğu iddiasıyla orman tahdidi içinde bırakılan kısma ilişkin orman tahdidinin iptalini talep ve dava etmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesince; yargılama devam ederken dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede arazi kadastro çalışmalarının yapıldığı ve dava konusu taşınmazın 163 ada 141 sayılı parsel olarak kadastro tutanaklarının tanzim edilerek malik haneleri boş bırakılmak sureti ile tutanak asıllarının Kaş Kadastro Mahkemesine devir edildiği gerekçesiyle, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 27. maddesi gereğince 26/02/2007 tarih 2005/294 E. 2007/63 K. sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilerek, dava dosyası kadastro mahkemesine gönderilmiştir.
Kadastro Mahkemesince; dava konusu olan kısmın arazi kadastrosu sırasında parsel numarası almayıp orman tahdidi içerisinde kaldığı, davacıların davalarının 163 ada 141 sayılı parsele ilişkin açılan bir dava olmadığı gibi bu parselin zaten davacı taraf adına tespit görmesi gerektiği, davacı tarafın davasının bu anlamda orman kadastrosunun iptaline ilişkin olduğu, Karadağ köyünde 1995 yılında yapılan orman kadastrosunun 04.10.1995 tarihinde ilân edilmiş olduğu, yine 20 nolu orman kadastro komisyonu tarafından 2/B uygulamalarına ilişkin çalışmalarının ise 26.07.1996 tarihinde ilân edilmiş olduğu, davacı tarafın ise davasını 25/10/2005 tarihinde mahkemeye açtığı, davacı tarafın kadastro mahkemesine dava açma süresi olan 6 aylık süreyi geçirmiş olduğu gerekçesiyle 13/04/2009 tarih 2007/650 E. 2009/270 K sayılı kararı ile görevsizliğine dosyanın merci tayini için Yargıtay re’sen gönderilmesine karar verilmiş. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 22/04/2010 tarih ve 2010/753 E.- 2010/3803 K. sayılı ilamı ile yargı yeri belirlenmiş.
Hükmüne uyulan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 22/04/2010 tarih ve …/… E.- …/… K sayılı kararında özetle; Dava tapuya dayalı on yıllık süre içinde açılan orman tahdidinin iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacılar, 4753 sayılı Kanuna dayalı tapulu arazilerinin bir bölümünün arazi kadastrosu çalışmaları sırasında adlarına tespit gördüğünü, bu tespite itirazlarının bulunmadığını, diğer bölümünün ise orman tahdit sınırları içinde bırakıldığını belirterek, orman tahdit sınırları içinde kalan bölümle ilgili olarak orman tahdidinin iptali ile adlarına tescilini istemiştir. Dava, arazi kadastrosu sırasında davacılar adına tespit gören 163 ada 141 sayılı parsele yönelik değildir. Dosya kapsamından orman tahdidinin kesinleştiği, dava konusu edilen bölüm hakkında kadastro tutanağı düzenlenmediği, taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde olduğu ve bu bölüme yönelik eski tapuya dayalı olarak orman tahdidinin iptali ve tescilinin istendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesi tarafından görülüp çözümlenmesi gerektiğine.” değinilmiştir
Mahkemece 17. Hukuk Dairesinin …/…. E.- …/… K sayılı kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
-Dava, orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 1951 yılında 4753 sayılı Kanun gereğince çiftçiyi topraklandırma uygulaması yapılmıştır. 27.06.1996 tarihinde ilân edilip dava tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması ile 4999 sayılı Kanuna göre yapılan ve 01.08.2007 tarihinde ilân edilip kesinleşen fennî hataları düzeltme çalışması vardır.
Mahkemece, teknik bilirkişi raporlarında (C) harfi ile işaretli 1522,94 m² yüzölçümlü ve (Z) harfi ile işaretli 7818,38 m² yüzölçümlü çekişmeli taşınmazlar hakkında 1966 yılı memleket haritası incelenmek suretiyle, taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu, üzerinde kızılçam ağaçlarının bulunduğu, eğiminin % 8-10 olduğu açıklanmak suretiyle davanın reddine karar verilmişse de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; incelendiği bildirilen 1966 yılı memleket haritasının yapımına esas alınan hava fotoğrafları incelenmemiş, dairenin 07/11/2014 günlü geri çevirme kararı ile hava fotoğrafları incelenerek ek rapor hazırlanması gereğine işaret edilmişse de; rapora hava fotoğrafı eklenmemiştir. Memleket haritasında ise çekişmeli taşınmazın bir bölümünün ormansız açık alanda kaldığı anlaşılmaktadır. Bilirkişiler taşınmazda 30-50 yaşlarında, orta kapalılıkta kızılçam ağaçları olduğunu açıklamışlardır. Ancak taşınmaz davacının tutunduğu, 22000 m² yüzölçümünde, tarla niteliğindeki Ocak 1952 tarih 89 numaralı toprak tevzi yoluyla oluşan tapu kaydı kapsamında olup, bu kayıt 9778,53 m² yüzölçümlü 163 ada 141 sayılı parsele revizyon görmüştür, davacı aradaki fark kadar kısmın sınırdaki 370 ada 1 sayılı parsel numaralı orman parselinde kaldığı iddiasıyla bu davayı açtığına göre, bu durumda çekişmeli taşınmazın evveliyatı itibarıyla orman olup olmadığının tespiti için, gerçeğin bir resmi olan ve özel stereoskop aletiyle incelenmesi gereken en eski tarihli hava fotoğraflarındaki konumunun belirlenmesi önem kazanmaktadır.
Bu nedenle; mahkemece, 1966 yılı memleket haritasının yapımına esas alınan hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen …. ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü, üzerinde bulunan ağaçların sayısı, yaşı, cinsi, taşınmazdaki dağılımı ziraat uzmanı tarafından incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dosyaya eklenmeli, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişileri eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmaz orman sayılan yerlerden değil ise; dayanılan tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ve krokisi ile birlikte tapu müdürlüğünden getirtilip 3402 sayılı Kanunun 20/c ve 32/3 maddeleri gereğince uygulanmalı, uygulamada çevre taşınmaz kayıtlarından da yararlanılmalı, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, davanın konusu olmayan 163 ada 141 sayılı parselin kadastro tutanak aslı olağan yollarla kesinleştirilmek üzere kadastro müdürlüğüne gönderilmeli, bundan sonra oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/12/2015 günü oy birliği ile karar verildi.