Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/11715 E. 2017/1381 K. 21.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11715
KARAR NO : 2017/1381
KARAR TARİHİ : 21.02.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

3402 sayılı Kanunun (5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen) Ek-4. maddesi gereğince yapılan kadastro sırasında … köyü 193 ada 10 parsel sayılı, 182,01 m² yüzölçümlü 2/B parselinin kadastro tutanağının beyanlar hanesine “… ve …’ın zilyetliğinde olduğu” şerhi verilmiştir.
Davacılar, zilyetliklerinde olan taşınmazlarının aslında altı dönüm olduğunu, … kadastrosu çalışmaları sırasında bir kısmının ormanda bırakıldığını ileri sürerek, bu bölümün belirlenip zilyet olarak isimlerinin yazılmaları istemiyle dava açmışlar, mahkemece; asıl olarak davacıların … kadastrosuna itirazda bulundukları, 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine, 193 ada 10 nolu parselin tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davalı … tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 28.11.2013 gün ve 2013/7130 E.- 10833 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında: özetle; ”…Dosya kapsamından; dava konusu edilen yerin … Devlet ormanı içerisinde kaldığı, taşınmazın bulunduğu yerde yapılan genel arazi kadastrosu sırasında, taşınmaza ilişkin kadastro tesbit tutanağı düzenlenmediği, 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesi hükmü uyarınca, taşınmazın içinde bulunduğu alanın, 101 ada 13 parsel numarası altında, … niteliği ile tapu kütüğüne aktarıldığı anlaşılmaktadır, zaman bakımından kadastro mahkemesinin görev ve yetkisini düzenleyen 3402 sayılı Kanunun 26. maddesine göre mahkemenin yetki ve görevi, taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Kadastro mahkemesinin davayı görebilmesi için dava konusu taşınmaz hakkında tesbit tutanağı düzenlenmesi ve kanunî süre içerisinde dava açılmış olması gerekir. Görev kamu düzenine ilişkin olup, istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında re’sen ve öncelikle gözetilmelidir. Kaldı ki; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.11.2007 gün ve 2007/20-909 Esas – 2007/891 Karar sayılı kararı da bu yöndedir. O halde, bütün bu maddi ve hukukî olgulara göre, dava konusu taşınmaz hakkında tesbit tutanağı düzenlenmediğinden, işin esasına girilmeksizin görevsizlik kararı ile davanın genel mahkemelere gönderilmesi gerekirken, yargılamaya devamla hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır. Kabule göre de; … köyü, 193 ada 10 sayılı parsel dava konusu olmadığından, olağan usûle göre kesinleştirilmesi için kadastro tutanak aslının kadastro müdürlüğüne gönderilmesi gerekirken, tesbit gibi tesciline karar verilmesi ve dava reddedildiği halde davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmemesi de doğru değildir.” denmiştir.
Yargıtay bozma ilamına uyulmakla dosya görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmiş, mahkemece yapılan yargılama neticesinde de; davanın davalı … yönünden husumet nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden açılan davanın ispatlanamadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından ise davalılar yönünden ret sebebleri aynı olmadığından lehlerine ayrı vekalet ücreti verilmesi gerektiği yönünden temyiz edilmiştir.
Dava, … ve arazi kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 31.05.1994-31.12.1994 arası ilâna çıkarılarak kesinleşen … kadastrosu bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacılara yükletilmesine, … ve … Bakanlığından harç alınmasına yer olmadığına 21/02/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.