Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/11679 E. 2017/1922 K. 07.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11679
KARAR NO : 2017/1922
KARAR TARİHİ : 07.03.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar … Yönetimi ve Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, … ilçesi…köyü sınırları içerisinde bulunan, sınırlarını dava dilekçesinde bildirdiği tahminen 10.000 m2 miktarındaki taşınmazın davacının zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, kadastro tespiti sırasında tapulama harici bırakıldığını, taşınmazın davacı ve murislerinin 80 yılı aşkın bir süredir malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduğunu ve davacı ile murisleri tarafından imar ve ihya edilerek tarım arazisi olarak kullanıldığını ileri sürerek TMK 713 vd. maddeleri gereğince davacılar adına 1/2 hisse olarak tapuya kayıt ve tescil edilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu ileri sürerek, davalı … idaresi vekili ise taşınmazın … vasfında olması nedeniyle tapulama harici bırakıldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davanın kabulüne, … ili, … ilçesi, … Köyü, 26/12/2013 tarihli fen bilirkişi raporu ekindeki krokisinde (A) harfi ile gösterilen 7597,73 m2’lik alan ve (B) harfi ile gösterilen 1558,43 m2’lik alanın zeytinlik ve çalılık vasfıyla davacılar adına 1/2’şer hisse olarak tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş, hüküm davalı … Yönetimi ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tescil davasıdır.
Yörede … kadastro çalışması bulunmamaktadır. Arazi kadastrosu ise 1976 yılında yapılmıştır.
Mahkemece taşınmazın (A) ve (B) harfleriyle gösterilen kısımlarının … sayılan yerlerden olmadığı ve davacı ve murislerinin taşınmazı 80 yıldan fazla süredir kullandıklarından 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince zilyetlik koşullarının davacılar lehine gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir. Şöyle ki; bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilebilmesi için o taşınmaz üzerinde aralıksız, çekişmesiz ve ekonomik amaca uygun bir biçimde malik sıfatıyla zilyetliğinin sürdürülmesi ve 20 yıllık kazanma süresinin dolmuş bulunması gerekir. Bu tür uyuşmazlıklarda taşınmazın niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç ve sürecinin takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında hava fotoğrafları ve topoğrafik haritalardan yararlanmak suretiyle belirlenmesi gerekir. Bu cümleden; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince … sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında

bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen ve (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar-ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ve dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15, 20 ve 25 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun, anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir. Somut olayda mahkemece, taşınmazın hem (A) hem de (B) ile gösterilen bölümleri yönünden anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmadığı gibi keşif sonrası alınan ziraat bilirkişi raporundan (B) harfi ile gösterilen bölümünün oldukça eğimli olduğu bu kısım üzerinde hiç bir çalışma yapılmamış olduğu, halen çalılık vasfında bulunduğunun belirtildiği, … bilirkişi raporunda ise taşınmazın … bölümünü oluşturan bu kısmının eğiminin %30-35 arasında olduğu ve pırnal meşesi ve delice ile kaplı olduğunun belirtildiği halde, üzerinde hiç bir imar-ihya çalışması bulunmadığı anlaşılan taşınmazın (B) bölümü yönünden yanılgıya düşülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hal böyle olunca sağlıklı bir yargıya ulaşmak için; yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafı ile bu hava fotoğrafı kullanılarak üretilmiş memleket haritası, yine dava tarihinden geriye doğru 15, 20 ve 25 yıl öncesi zaman dilimi içerisinde farklı tarihlere ait en az 2 hava fotoğrafı, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve en yeni tarihli uydu fotoğrafları istenilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ile önceki keşiflerde görev almayan halen … ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman bir … mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen bilirkişiden oluşan üç kişilik bilirkişi heyeti marifetiyle yeniden keşif yapılmalı, getirtilen diğer belgeler bu taşınmazlarla birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle temyiz incelemesine konu taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi … olan bir yerin üzerindeki … bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt … toprağının … sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; en eski tarihli hava fotoğrafı stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü belirlenmeli, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan ve ayrıca taşınmazların 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi anlamında … içi açıklık olup olmadığının değerlendirildiği yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, temyize konu taşınmazların … sayılan yerlerden veya … içi açıklık olmadıkları belirlendiği takdirde, bu kez zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; dava tarihinden geriye

doğru 15, 20 ve 25 yıl öncesi zaman dilimi içerisinde farklı tarihlere ait en az 2 hava fotoğrafı, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve en yeni tarihli uydu fotoğrafları üzerinden bilirkişilere bilimsel yöntemlerle (Hava fotoğrafı ve memleket haritası ile kadastro paftası ölçeği harita çizim programları aracılığıyla eşitlenerek çekişmeli taşınmazların konumunun çevre parsellerle birlikte harita üzerinde gösterilmesi, hava fotoğrafları ile kadastro paftası çakıştırılıp stereoskop aletiyle) inceleme yaptırılarak; çekişme konusu taşınmazların imar ve ihyasına en erken ne zaman başlanıldığının ve ne zaman tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, uzman ziraat mühendisinden; çekişmeli taşınmazların toprak yapısı ile komşu parsellerin toprak yapısı mukayese edilmek suretiyle ve taşınmazların toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, rapor ekinde taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş ve komşu taşınmazlar ile arasındaki sınırları gösterecek şekilde renkli fotoğrafların eklenmesi istenilmeli, tanık ve yerel bilirkişiler taşınmazların başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp ve bu ifadeler yakın taşınmaz tutanak ve dayanaklarıyla bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanacak söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Kabule görede; 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun karar tarihinden sonra 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 1/3. madde ve fıkrasına göre, Büyükşehir Belediyesi kurulan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belde belediyeleri ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Geçici 1. maddenin üçüncü fıkrasında, tüzel kişilikleri kaldırılan belediye ve köylerin taşınmaz mallarının ilçe belediyesine devredileceği, onüçüncü fıkrasına göre de tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesinin taraf olacağı düzenlenmiştir.
Hal böyle olunca, taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemez gerçeği gözönüne alınarak 6360 sayılı Kanun’un 1. ve Geçici 1/13. maddesi uyarınca davacı köyün bulunduğu … İlçe Belediye Başkanlığına ve ilgili Büyükşehir Belediye Başkanlığına dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilmeli, ondan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine temsilcisi ve davalı … Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 07/03/2017 günü oy birliği ile karar verildi.