Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/11466 E. 2015/12313 K. 08.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11466
KARAR NO : 2015/12313
KARAR TARİHİ : 08.12.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Muğla Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 06/11/2013
NUMARASI : 2012/4 – 2013/12
DAVACILAR : H.. U.. – İ.. D.. ve Ark.
DAVALILAR : Hazine – Orman Yönetimi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Muğla ili, Merkez Kuyucak köyü 300 ada 1 ilâ 187 (150 hariç) parsel sayılı taşınmazlar 288, 290, 291, 292, 293, 294, 295, 298, 300, 305 ve 306 nolu adalar ve bu adaların kapsamında kalan parseller evvelce tek parça halinde T.Sani 337 tarih 10 sıra numaralı tapunun tedavüllerinin kapsamında iken tapu maliklerince 1954 yılında harici ve rıza olarak taksim edildiği ve herkesin yerini kullandığı, 300 ada 153 ilâ 186 sayılı parsellerin 13/10/1995 tarihinde geçirilen kıyı kenar çizgisine göre kıyı şeridi içerisinde kaldığı; ayrıca taşınmazların cilt:28 sayfa: 2701, 17/06/1988 tarih 2609, cilt: 28 sayfa: 2704, 22/06/1988 tarih 2612 sayılı parsel ve yine cilt: 28 sayfa: 2702 21/06/1988 tarih ve 2610 parsel numaralı Hazine adına idari yoldan oluşan tapu kaydının kapsamında kaldığı, zilyetlerin parselleri 1993 yılına kadar eylemli olarak zilyet ettikleri ancak 1993 yılında jandarma tarafından tarlalarından Hazinenin tapusu gerekçesiyle çıkarıldıkları bu parsellerin Ula Asliye Hukuk Mahkemesinde 1990/14 E. ve dosya nosuyla davalı olduğu, 4 yıldır kullanılamadığı için tarla görünümü ve fidan ocağı görünümünün kaybolmak üzere olduğu ancak evvelce yapılan duvar, kazdırılan kuyular, tonçlar, kayıt maliklerince dikilen narenciye ve zeytinlerin zeminde halen var olduğu belirtilerek bayanlar hanesine 1. derece doğal sit alanı içerisinde kaldığından yazılmak suretiyle parsellerin malikleri mahkemece belirlenmek üzere tutanakların mülkiyet hanesi boş bırakılarak 12/08/1997 tarihinde tespit edilmiştir.
Muğla Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/682 E. sayılı dosyasında; davacılar H.. U.. ve arkadaşları vekili Av. Y.. Ü.., Ula ilçesi, Akkaya köyünde yapılan tapulama sırasında çekişmeli taşınmazların içinde bulunduğu mevkinin çalışma alanı sınırları dışında tutulmuş olması nedeniyle tapulamasının yapılmadığı, çekişmeli taşınmazların müvekkilleri adına Mart 1953 tarih 134 ve Ocak 1954 tarih 1 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kalmasına rağmen 1988 yılında ihdasen Hazine adına 2609, 2610 ve 2612 parsel numaralı tapu kayıtlarının oluştuğunu belirterek Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali ile vekil edenleri adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece çekişmeli taşınmazların Ula ilçesi, Akkaya köyü idari sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle 08/12/1989 gün ve 1988/682 – 548 sayılı kararı ile yetkisizlik kararı verilmiş, Ula Asliye Hukuk Mahkemesi ise 06/03/1997 gün ve 1990/14 – 23 sayılı kararı ile verilen kesin süre içinde gerekli usûl işlemlerinin yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 22/10/1997 gün ve 1997/11573 – 12849 sayılı ilâmıyla onanmış, tarafların karar düzeltme yoluna gitmemesi üzerine davanın reddine ilişkin hüküm 02/09/1999 tarihinde kesinleşmiştir. Daha sonra Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine ilişkin karar kesinleşmiş ise de kesinleşme tarihinden önce çekişmeli taşınmazlar hakkında tutanak tutulduğundan bahisle 07/10/1999 gün ve 1990/14-23 sayılı ek kararı ile görevsizlik kararı verilmiş, görevsizlik kararının davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 09/12/1999 gün ve 1999/13256 – 13068 sayılı ilâmıyla “hâkimin yargılamaya son verdikten sonra artık işten elini çektiğini, verilen karar yasal yollara başvurularak ortadan kaldırılmadıkça dosyanın ele alınarak başka bir karar verilemeyeceği” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyuduktan sonra usûlünce açılan bir dava olmadığından karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir.
Mülkiyet hanesi boş olarak gönderilen tutanaklar Ula Kadastro Mahkemesinin 1999/4 Esasına kaydedilmiştir.
Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulunun 15.06.2013 tarih 347 sayılı kararı uyarınca Ula Kadastro Mahkemesi kapatılarak Muğla Adliyesi ile birleştirilmesine karar verilmiş, dava dosyası Muğla Kadastro Mahkemesinin 2012/4 Esasını almıştır.
Yargılama sırasında bir kısım tapu maliki mirasçıları kendi hakları bulunduğu iddiasıyla hak talep etmiş, Orman Yönetimi ise ilgisi nedeniyle davaya dahil edilmiştir.
Muğla Kadastro Mahkemesince; Muğla ili, Merkez Kuyucak mahallesi 300 ada 1 ilâ 149 ve 187 parsel sayılı taşınmazların kararda gösterilen gerçek kişiler adına tapuya kayıt ve tesciline, 300 ada 151 ve 152 sayılı parsellerin orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 300 ada 153 ilâ 186 sayılı parsellerin kıyıda kaldığı anlaşıldığından tespit dışı bırakılmasına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Orman Yönetiminin temyiz itirazı, davalı kurumun temyiz kabiliyeti bulunmadığından Mahkemenin 07/04/2014 gün ve 2012/4 – 12 sayılı kararı ile reddedilmiş, redde ilişkin karar Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede dava tarihinden önce 30/10/1966 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 1989 yılında yapılarak kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması bulunmaktadır.
Çekişmeli taşınmazlar idari olarak Ula ilçesi, Akyaka köyünde (mahallesinde) bulunmakta iseler de 1954 yıllında yapılan tapulamada, çalışma alanı idari sınırın kapsadığı alandan daha dar olarak kabul edilmiş olması nedeniyle tespitleri yapılmamış, 1988 yılında ihdasen Hazine adına tapuya kaydedilmişlerdir. 1997 yılında Muğla ilçesi, Merkez Kuyucak köyünde (mahallesinde) yapılan tapulamada ise davalı olmaları nedeniyle kadastro tutanaklarının mülkiyet sütunu davalı olarak tutulmuştur.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman ve fen bilirkişi tarafından eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada temyize konu taşınmazların kıyı kenar çizgisi ve orman tahdidi dışında kaldığı, eski tarihli belgelerde de orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacıların dayandığı T. Sani 337 tarih 10 sıra numaralı kuzeyi ve doğusu Hacı Ali Bey evlatları tarlası, batısı Derin Dere, güneyi derya okuyan 75 dönüm miktarındaki tapu kaydının zeminde bulunan Derin Dere ve deniz hudutları sabit sınır olarak alındığında temyize konu taşınmazların tapu miktarı kapsamı içinde kaldıkları belirlenmiş olmasına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 08/12/2015 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Dava, kadastro tespitine itiraz davasıdır. Kadastroca tapu kaydına istinaden tespitler yapılmış, daha önce açılan dava nedeniyle malik haneleri boş bırakılarak tutanaklar kadastro mahkemesine gönderilmişlerdir. 1954 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda tescil harici bırakılmış, 1988 yılında ise idari yoldan Hazine adına tapuya kaydedilmişlerdir. 1966 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 1989 yılında yapılan aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
Mahkemece; 300 ada 1 parsel ilâ 149 parsel ve 187 sayılı parsellerin davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, 300 ada 151 ve 152 sayılı parsellerin orman olarak Hazine adına tapuya tesciline, 300 ada 153 parsel ilâ 186 parsellerin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından tespit dışı bırakılmasına karar verilmiştir.
Kişiler adına tapuya tesciline karar verilen parseller yönünden mahkemenin kabulü ve araştırmasının yeterli olmadığı kanaatindeyim. Çünkü: davacıların dayandığı T.Sani 337 tarih 10 sıra nolu tapu kaydının zemine dört sınır itibariyle tam olarak uyup uymadığı araştırılmamıştır. Tapu kaydının sınırları, kuzey ve doğusu Hacı Ali Bey evlatları tarlası, Batısı: Derin Dere, Güneyi: Derya sınırını okumakta ve yüzölçümü 75 dönümdür. Bu tapu kaydının uygulandığı dava konusu parseller ve dava dışı kesinleşen parseller ile kuzey ve doğu sınırdaki Hacı Ali Bey tarlaları arasında uzak mesafeler vardır. Hacı Ali Bey tarlaları kuzey ve doğuda hemen bitişikte değildir. Arada boşluklar ve fiilen ormanlar bulunmaktadır. Batıda; Dere, Güneyde; Deniz vardır. Bu tapu kaydının yüzölçümünden çok daha geniş bir alanı kapsadığı kabul edilmektedir. Tapu kaydının dört sınırının da zeminde tam olarak belirlemesi ve tespiti yapılmamıştır.
Davacıların dayandığı 10 sıra nolu tapu kaydının zemine uyduğu ve dava konusu parselleri kapsadığı kabul edilse dahi, tapu kaydının sınırları sabit değildir. Tapu kaydı miktarı ile geçerlidir. Tapu kaydının yüzölçümü 75 dönüm olmasına rağmen, dava konusu parseller dışında, dava konusu yapılmamış, 288, 290, 291, 292, 293, 294, 295, 298, 305 ve 306 nolu adalar içerisindeki parsellere uygulanmıştır. Temyiz aşamasında iade ile alınan ek raporda, dava dışı parsellerin toplam alanı 200 dönüme (190.601.33 m2) yakındır. 300 ada içinde dava konusu parsellerin yüzölçümü ise 37.631.62 m2’dir. Davacıların, dava konusu parseller dışında 10 sıra nolu tapu kaydına istinaden adlarına tapuya tescil edilen miktarı tapu kaydının yüzölçümünden çok fazladır. Yukarıda açıklandığı üzere tapu kaydının sınırları sabit değildir, kapsamı belirlenirken miktarına (75 dönüm) değer verilmelidir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 20/C maddesinde harita, plan ve krokiye dayanmayan ve sınırları değişebilir, genişletilebilir mahiyette ise kayıt ve belgenin gösterilen miktarına itibar olunacağı, 20/B maddesinde ise, harita, plan ve krokiye dayanmayan ve belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyorsa ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyorsa kayıt ve belgenin sınırları esas alınarak tespitler yapılacağı belirtilmiştir. Yani 3402 sayılı Kanunun 20/B maddesinin uygulanabilmesi ve sınırlara değer verilebilmesi için davacıların bu parselleri kullanımları zorunludur. Keşifde dinlenen zirai bilirkişi 300 ada 134 ilâ 149 sayılı parsellerin taşlık, kayalık, meyilleri yüksek, toprak muhafaza karakteri taşıdığı ve tarım dışı araziler olduğunu belirtmiştir. Bu parsellerde kullanım olmadığı halde davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Bu nedenlerle yerel mahkemece, davacıların dayandığı tapu kaydının yeniden mahalline uygulanmalı, dava konusu parselleri tam olarak kapsayıp kapsamadığı belirlenmeli, kapsadığı anlaşıldığı takdirde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20/B, 20/C fıkraları tartışılmalıdır. Tapu kaydının sınırlarına itibar edildiği takdirde davacıların bu parselleri kullanıp kullanmadıkları tespit edilmeli, kullanıyorlarsa davanın şimdi olduğu gibi kabulüne karar vermelidir. Tapu kaydının miktarına itibar edilecekse, miktar fazlası olduğundan, miktar fazlalığının Hazinenin idari yoldan oluşturduğu tapu kaydının oluşumundan önce 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesindeki şartların değerlendirilmesi ve neticesine göre karar verilmelidir.
Açıklanan nedenlerden dolayı sayın çoğunluğun onama yönündeki kararına katılamıyorum, yerel mahkeme kararının bozulması düşüncesindeyim.