Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/11282 E. 2017/1047 K. 09.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11282
KARAR NO : 2017/1047
KARAR TARİHİ : 09.02.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri … köyü … mevkiinde bulunan yaklaşık 8 dönüm miktarındaki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını ileri sürerek, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescilini istemişlerdir. Birleşen dosya davacıları ise asıl dosya davacısı …’in kardeşleri olup dava konusu edilen taşınmazın babalarından kendilerine intikal ettiğini ve mirasçılar arasında herhangi bir taksim yapılmadığını iddia ederek, asıl davaya itiraz etmişler ve adlarına tescilini istemişlerdir.
Mahkemece, birleşen dosya davacıların davasının reddine, asıl davanın ise kısmen kabulü ile 23.05.2005 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) ile işaretli sarı renkle boyalı bölümün 2/3 hissesinin davacı …, 1/3 hissesinin ise … adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 713. maddesi uyarınca açılan tapusuz taşınmazın tesciline yöneliktir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1998 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu … köyünde ilk tesis kadastrosu 1963 yılında, bu köyün mücavirinde bulunan … ilçesi, … köyünde ise 1996 yılında yapılmıştır. Davalı taşınmazın bulunduğu … mevkii, iki köy arasındaki anlaşmazlık nedeniyle kadastro harici bırakılmıştır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazlardan fen bilirkişi rapor ve ekindeki krokide (A) harfiyle gösterilen 7.885,88 m2’lik alanın, hükme esas alınan orman ve ziraat bilirkişi raporlarına göre orman sayılan yerlerden olmadığına yönelik kabulü yerinde değildir.
Şöyle ki; çekişmeli (A) harfli alan, 1998’de kesinleşen orman tahdidine göre orman tahdit sınırları dışında dört tarafı ormanla çevrili 33 nolu orman iç parselinde kalmaktadır. Bu haliyle taşınmazın, 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi hükmüne göre orman içi açıklığı niteliğinde olduğu, 15.07.2007 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılmasının zorunlu bulunduğu, HGK’nın 10.12.1997 gün 1997/20-830-1034, 17.12.1997 gün 1997/20-808-1039, 22.10.2003 gün 2003/20-665-614 ve 11.10.2004 gün 2004/7-531-581 sayılı kararlarında da açıklandığı gibi bu tür yerler kesinleşen orman kadastro
sınırları dışında bulunsa bile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle zilyetlikle kazanılamayacağından özel mülk olarak kişiler adına tescil edilemeyeceği gözetilmeden çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı ve davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşulları oluştuğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 09/02/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.