Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/11102 E. 2015/11697 K. 25.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11102
KARAR NO : 2015/11697
KARAR TARİHİ : 25.11.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sürmene Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/06/2004
NUMARASI : 1988/23-2004/334
DAVACI : Orman Yönetimi
DAVALILAR : A.. Özkan ve Ark.

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Z.. A.., M.. B.., R.. Y.. ve H.. H.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Orman Yönetimi, D.. köyü, M.. mevkiinde bulunan, orman ağaçlandırma sahasına tekabül eden Ağustos 1944 tarih 99 sıra numaralı, Ekim 1959 tarih 25 sıra numaralı ve Eylül 1966 tarih 67 sıra numaralı davalılar adına kayıtlı taşınmazın vasfının çalılık olduğunu, taşınmazın Devletleştirme kapsamına girdiğini, Devlet ormanıyla bütünlük arzettiğini iddia ederek, tapu kaydının iptali istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne, Trabzon ili, S.. ilçesi, D.. köyü, M.. civarı, Ağustos 1944 tarih No:99; aynı yerde Ekim 1959 No:1; Şubat 1966 tarih 32 No; Eylül 1966 tarih 67 No’da tapuda kayıtlı bulunan taşınmazın tapu kayıtlarının iptallerine, orman olarak Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar Z.. A.., M.. B.., R.. Y.. ve H.. H.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki; dava konusu tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren getirtilerek, yöntemince taşınmaza uyup uymadığı saptanmadığı gibi, ormancı bilirkişi tarafından taşınmazın konumu en eski tarihli belgelerde gösterilmemiştir. Yetersiz araştırma ve incelemeye, denetlenemeyen bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde; öncelikle dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde kadastro çalışmalarının yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, dava konusu tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri, komşu parsel ve dayanakları, en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; dava konusu tapu kaydı yaşlı ve yöreyi iyi bilen yerel bilirkişiler yardımıyla zemine uygulanmalı; bilinmeyen sınırlar bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı; bilirkişi ve tanıklardan her sınır hakkında ayrıntılı ve inandırıcı bilgiler alınmalı; dava konusu tapu kaydının taşınmaza uyup uymadığı belirlenmeli; uygulama, fen bilirkişi tarafından düzenlenecek krokide taşınmaz ile tapu kaydı sınırları gösterilmeli, aynı sınırlar içinde kalıp kalmadığı belirlenmeli; komşu parseller ile denetlenmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Öte yandan, davacı Orman Yönetiminin dava konusu taşınmazın tapusunun iptalini talep ettiği, tescil isteğinde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtay’ın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. Ancak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.09.1983 t. ve 1983/8-441 E., 1983/848 K.; 11.11.1983 gün ve 11.11.1983 t. ve 1981/8-80 E., 1983/1162 K. sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, tapu kaydına dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması hâlinde, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek, mahkemece davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanınması ve dava açılması halinde her iki davanın birleştirilerek karara bağlanması gerekmektedir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği genel ilkeyle (dolu pafta sistemiyle) bağdaşmaz.
Somut olayda, davacı Orman Yönetiminin dava konusu taşınmazın tapusunun iptalini talep ettiği, tescil isteğinde bulunmadığı, dolayısıyla, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek, mahkemece davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanınması ve dava açılması halinde her iki davanın birleştirilerek karara bağlanması gerekirken, bu yapılmaksızın tapusu iptal edilen taşınmazın tapuya tesciline karar verilmesi de doğru görülmemiştir
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Z.. A.., M.. B.., R.. Y.. ve H.. H..’nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/11/2015 tarihinde oy birliği ile karar verildi.