Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/10518 E. 2015/11257 K. 16.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10518
KARAR NO : 2015/11257
KARAR TARİHİ : 16.11.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/03/2014
NUMARASI : 2013/498-2014/105
DAVACI : Orman Yönetimi
DAVALI : E.. K..

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Tapuda davalı adına kayıtlı olan D.. köyü 845 sayılı 656 m2 yüzölçümündeki parsel, 5304 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi hükmüne göre yapılan uygulama kadastrosu işleminde, 27885 ada 45 parsel sayılı taşınmaz olarak 709,19 m2 yüzölçümü ve yeni haritası ile malik hanesi “tapu kütüğünde olduğu gibi” şeklinde tesbit edilmiş, 3402 sayılı Kanunun 11. maddesine göre 09.06.2010 ilâ 08.07.2010 tarihinde ilân edildiği tutanak arkasına yazılmıştır.
Davacı Orman Yönetimi, 08.07.2010 tarihinde, taşınmazın yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidinde kısmen orman sınırları içinde bırakıldığını belirterek, bu bölümün tesbitinin iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili istemiyle kadastro mahkemesinde dava açmıştır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın uygulama kadastrosunun yapıldığı, bu çalışmanın teknik çalışmalar ile sınırlı olduğu, tapu siciline geçmiş ya da geçmemiş mülkiyete ilişkin hakların inceleme konusu yapılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine, taşınmazın tapu kütüğüne aynen aktarılmasına, sınırlarının ve yüzölçümünün düzeltilmesine karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.
Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 06.12.2011 gün ve 13184-14093 sayılı bozma kararı özetle; [Mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendine göre ancak teknik çalışmalar yapılabileceği, uygulama kadastrosu nedeniyle tapu siciline geçmiş ya da geçmemiş mülkiyete ilişkin hakların inceleme konusu yapılamayacağı gibi davalının tapusunun Hazinenin satışı ile oluştuğu gerekçeleriyle, keşif ve inceleme yapılmadan davanın reddine karar verilmişse de; 5304 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi gereğince “Tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygunluk göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin sağlanması amacıyla tapulama ve kadastro görmüş yerlerde, birinci fıkra hükmü uygulanmaz.” Aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca da, “ikinci fıkranın (a) bendinin uygulanacağı alanlar Tapu ve Kadastro Genel Müdürünün onayı ile belirlenir ve çalışmalara başlanmadan en az 15 gün önce çalışma alanında, bölge merkezinde ve bölgenin bağlı olduğu il merkezinde alışılmış vasıtalarla duyurulur, ayrıca varsa yerel gazete ile ilân edilir. Yapılacak çalışmalarda 2, 4, 14, 17, 19 ve 21. maddeler ile 13 . maddenin (B) ve 20. maddenin (B), (C) ve (D) bentleri hükümleri uygulanmaz.”
Kadastro Mahkemesinin genel olarak görevi, 3402 sayılı Kanunun 25. maddesinde, zaman bakımından görev ve yetkisi ise aynı Kanunun 27. maddesinde düzenlenmiştir. 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan tesbitte taşınmazın mülkiyeti, çapı ve yüzölçümü tartışma konusu edilemez, bu işlemde uygulama kabiliyeti bulunmayan ve harita tekniğine uymayan haritalar yerine, ülke koordinat sistemine uygun sayısal haritaları düzenlenerek, bu tesbitin kesinleşmesi halinde tapu malikleri adına tapuya tescil edilir.
Mahkeme gerekçesinde de kabul edildiği gibi, yetersiz kadastro paftalarının yenilenmesi, yüzölçümlerinin ve teknik hataların düzeltilmesi işleminin yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun yapılmadığı savıyla açılan davada kadastro mahkemesi görevli olup, taşınmazın mülkiyetine ve niteliğine ilişkin davalarda görevli değildir. Somut olayda, Orman Yönetimi çekişmeli taşınmazın yenilemeden önceki haliyle kısmen yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman sınırı içinde kaldığı iddiasıyla, bu bölümün tesbitinin iptalini ve orman niteliğiyle Hazine adına tescilini istediğine ve dava dilekçesi aynı zamanda mülkiyete ilişkin bir istem içerdiğine göre, mülkiyete ve tasarrufa ilişkin bu davada genel mahkeme görevlidir. Ancak, dava aynı zamanda 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre yapılan teknik çalışmaya itiraz niteliği taşıdığından, çalışmanın kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığı yöntemince araştırılmalı ve bu yönde olumlu ya da olumsuz bir karar verilmelidir.
Bu nedenle; mahkemece, çekişmeli parselin yenilemeden önceki tutanak ve haritaları ile yenilemeden sonraki çapı, haritası ve tutanağı getirtilerek, harita ve jeodezi uzmanı bilirkişi yardımıyla keşif ve inceleme yapılarak, yapılan çalışmanın 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesiyle, 29.11.2006 gün ve 26361 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu sicilinde Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usûl ve Esaslara İlişkin Yönetmelik hükümlerine uygun çalışma yapılıp yapılmadığı saptanmalı, yapılan çalışmaların kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırı olduğu belirlenirse bu aykırılıkları giderecek hüküm kurulmalı, kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapıldığı saptanırsa, Orman Yönetiminin bu yöne temas eden davasının reddine; mülkiyete ilişkin davada kadastro mahkemesinin görevli olmadığı gözetilerek görevsizliğe karar verilmelidir.] denilmiştir.
Mahkemece bozma kararı üzerine eski kararda direnilmiş, direnme kararı Hukuk Genel Kurulunun 19.12.2012 gün ve 20/978-1246 sayılı kararı ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulduktan ve uygulama kadastrosunun mevzuata uygun yapıldığı belirlendikten sonra, mülkiyete ilişkin talep bakımından dosya genel mahkemeye aktarılmış; mahkemece, taşınmazın P II nolu 2/B poligonu içinde kalması nedeniyle davanın aktif husumet yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Yörede 1946 yılında kesinleşen orman kadastrosu, 1977, 1985 ve 1987 yıllarında yapılıp kesinleşen aplikasyon, 2. madde ve 2/B madde uygulamaları bulunmaktadır.
Hükmüne uyulan bozma ilâmına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman bilirkişi raporlarına göre, çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile işaretli 45,02 m2 bölümünün davanın başında orman sınırı içinde kaldığı, ancak dava sırasında Ek 4. maddeye göre yapılan düzeltme işleminde tamamının P II numaralı 2/B sahasında bırakıldığı, Orman Yönetiminin 2/B çalışmasının iptaline yönelik bir davası bulunmadığından davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken; aktif husumet nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de; bu yanılgının giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 1. bendinin hükümden çıkarılarak, yerine “Orman Yönetiminin davasının esastan reddine” sözleri yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve sonucu itibarıyla doğru olan hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/11/2015 günü oy birliğiyle karar verildi.