Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/10324 E. 2015/11680 K. 24.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10324
KARAR NO : 2015/11680
KARAR TARİHİ : 24.11.2015

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı …, 03/03/2011 havale tarihli dilekçesinde, … köyü Hıdır mahallesinde bulunan evinin … Sulh Ceza Mahkemesince müsaderesine karar verildiği gerekçe göstererilerek, taşınmazının … tarafından boşaltılıp mühürlendiği, müsadere kararının hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte verildiği ve bunun sonucunda maddi anlamda kesinleşmiş bir hüküm bulunmadığı iddiasıyla müdahalenin önlenmesini istemiştir.
Sulh Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilmiş ve dosya asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın kabulüne, davalı …nin 25/05/2011 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde gösterilen 50.00 m² yüzölçümlü eve yapmış olduğu müdahalenin önlenmesine karar verilmiş, hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09/04/2013 gün ve 2012/14426 E. – 2013/41217 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, davacı hakkında sulh ceza mahkemesince Orman Kanununa muhalefet etmekten verilen mahkumiyet ve taşınmaz üzerindeki evin müsaderesine ilişkin kararın hükmün açıklanmasının geriye bırakıldığı, denetim süresi içerisinde hüküm askıda olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir.
Yargıtay HGK’nın 01/02/2012 gün ve 2011/19-639 E. – 2012/30 K. sayılı ilâmında belirtildiği gibi maddi olgunun belirlenmesi yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından, hukuk hâkimini bağlamaz ise de, dava zilyetliğe dayalı müdahalenin önlenmesi davası olduğundan, öncelikle; çekişmeli evin bulunduğu yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığının belirlenmesi gerekmektir.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, eğer yapılmış ise, uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, en az 6 – 7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Eğer, yörede orman kadastrosu bulunmamakta ise veya orman kadastrosu 1945 tarihinden önce 3116 sayılı Kanun hükümleri gereğince yapılmış ise; bu durumda mahkemece, öncelikle eski tarihli memleket haritası ve memleket haritasının elde edildiği hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orijinal – renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; çekişmeli taşınmazlar bir bütün olarak düşünüldüğünde 6831 sayılı Kanunun 17/1-2. maddeleri karşısındaki durumu araştırılıp sonuca göre karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, zilyetliğe dayalı müdahalenin önlenmesine yöneliktir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede, yapılmış orman kadastrosu bulunmamakta olup, 02/07/1977 – 29/06/1977 tarihleri arasında ilân edilen arazi kadastrosu vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 24/11/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.