Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/9972 E. 2015/12069 K. 02.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9972
KARAR NO : 2015/12069
KARAR TARİHİ : 02.12.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Urla Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 04/12/1992
NUMARASI : 1987/183-1992/263
DAVACI : V.. D..
DAVALI : Orman Yönetimi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı V.. D.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı 04/12/1987 tarihli dava dilekçesinde özetle; Urla ilçesi, Yağcılar köyü, Ömeralı Boğazı mevkiinde kain sınırlarını dilekçesinde bildirdiği 20 yıldan fazla zilyedi bulunduğu yaklaşık 20 dönümlük arazisinin orman tahdidi içinde alındığını ileri sürerek kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine, taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı V.. D.. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman kadastro tespitinin iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadasrosu yapılarak, 7/4/1980 ve itirazlı yerlerde ise 28/12/1980 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir. Daha sonra 11/6/1987 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
Yağcılar köyünde 1976 yılında yapılan genel kadastro çalışmaları bulunmaktadır.
Mahkemece dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki; yörede yapılan orman kadastrosuna ilişkin harita ve belgeler getirtilmemiş, mahallinde yapılan keşifte bilirkişiler eliyle uygulanmamış, orman bilirkişi kurulunca taşınmazın kesinleşen tahdide göre konumu belirlenerek, tahdit hattı ile irtibatlı krokide gösterilmemiş, yöntemince orman araştırılması yapılamamıştır. Ayrıca, davacı kişi kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak dava açtığına göre çekişmeli taşınmazın komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve varsa dayanakları getirtilerek uygulanması ve taşınmazın niteliği, imar ve ihya ile zilyetlik hususlarının da araştırılması gerekirken bu hususlar araştırılmamış, tarım bilirkişi dinlenmemiştir. Eksik araştırma, inceleme ve denetlenemeyen bilirkişi raporalarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede yapılan tüm orman kadastrosu çalışmalarının araştırılarak tüm orman kadastro çalışmalarına ilişkin (1980 ve 1987 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları da dahil) işe başlama, çalışma, işi bitirme, sonuçlarının askı ilân tutanakları ve çekişmeli taşınmazı orman sınır noktalarıyla birlikte gösterir orijinalinden renklendirilmiş tahdit haritası örneği Orman İdaresinden getirtilmeli, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu hattına ve yörede daha sonra yapılan tüm orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına göre konumunu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli; çekişmeli taşınmazın orman sınırı dışında kaldığının belirlenmesi halinde veya yörede dava tarihi itibariyle kesinleşmiş orman kadastrosunun bulunmadığının tespiti durumunda, en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planları ilgili yerlerden getirtilip, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; orijinal-renkli memleket haritası ölçeği kadastro paftası ölçeğine çevrildikten sonra yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz ile komşularının memleket haritasındaki konumlarını gösterir, yalnız büro incelemesi ile değil, uygulama ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili rapor alınmalı, taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı kesin olarak tespit edilmeli, orman sayılan yerlerden olduğunun tespiti halinde davanın reddine karar verilmelidir.
Çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında ve ayrıca devletin hüküm ve tasarrufu altında öncesi ve halen orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, davacı gerçek kişinin bu yeri 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince imar ve ihya ile zilyetlik yoluyla kazanıldığını kanıtlaması gerekeceğinden, bu kez dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olarak dava tarihinden geriye doğru 15-20 yıl öncesine ilişkin 1/20000 ve 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğrafları ile aynı yıllara ilişkin fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş harita bulundukları yerlerden getirtilmeli, ziraat mühendisi, harita mühendisi ve orman mühendisi ile birlikte hava fotoğrafları; topoğrafik harita ve kadastro paftası ile çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, stereoskop aletiyle incelenmeli, fen, ziraat ve orman bilirkişi tarafından taşınmaz üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, zilyetlik süresinin iktisap için yeterli olup olmadığı üzerinde durulmalı, zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilmeli (H.G.K. 30/03/1994 gün ve 1993/8-939-1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları özellikle komşu 338 sayılı parsele ilişkin dayanak tapu ve vergi kayıtları getirtilerek uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; davacı kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı ile eklemeli zilyetler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden senetsiz belgesiz araştırması yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği 40/100 dönüm sınırlamasının aşılıp aşılmadığı saptanmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 02/12/2015 günü oy birliği ile karar verildi.