Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/9596 E. 2014/10139 K. 03.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9596
KARAR NO : 2014/10139
KARAR TARİHİ : 03.12.2014

MAHKEMESİ : Kadirli 1. Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 11/12/2013
NUMARASI : 2013/33-2013/65

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı D.. Ç.., kadastro sırasında davalı gerçek kişiler adına tarla olarak tesbit gören… Köyü 138 ada 102, 136 ada 2, 128 ada 52 ve 145 ada 8 parsel sayılı taşınmazlara miras hakkına dayanarak dava açmıştır. Yine davacılar M.. G.. ve İ.. G..’de 138 ada 102 sayılı parsele yönelik ayrıca dava açmışlar.
Mahkemece ayrı ayrı açılan dava dosyaları birleştirilmiştir. Orman Yönetimi ise, taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır.
Dava devam ederken davacı gerçek kişiler 138 ada 102, 136 ada 2 ve 128 ada 52 parsellere karşı açmış olduğu davasından feragat ettiğini bildirmiştir. Bunun üzerine mahkemece feragat edilen 138 ada 102 parsel yönünden tefrik kararı verilerek dosya eldeki esasa kaydedilmiş, mahkemece davacı gerçek kişilerin davalarının feragat nedeniyle reddine, müdahil Orman Yönetiminin davasının kabulü ile …İlçesi, … Köyü, 138 ada 102 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesine göre yapılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan ve orman yüksek mühendisleri İ. A.., İ.. H.., E. P..tarafından tanzim edilen bilirkişi kurulu raporunda dava konusu 138 ada 102 parsel sayılı taşınmazın tamamının orman sayılan yerlerden olduğu bildirildiği halde, Dairenin iade kararı üzerine, aynı bilirkişiler tarafından düzenlenen ek rapora göre çekişmeli taşınmazın 1956 tarihli memleket haritasında kısmen açık, kısmen yeşil renkli alanda kaldığı görülmektedir. Orman bilirkişi kurulu raporu kendi içinde çelişkili olduğu gibi çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığını ve hukukî durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici değildir. Bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukukî durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun ile sadece Devlet Ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuş, iadenin koşulları aynı Kanunda gösterilmiştir.
O halde; mahkemece, en eski tarihli ve 1980’li yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, alınacak raporda hava fotoğraflarında koyu renk gösterilen alanlar ve üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, dağılımı konusunda ayrıntılı rapor düzenlenmeli ve ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 03.12.2014 günü oy birliği ile karar verildi.