Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/9421 E. 2014/9845 K. 26.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9421
KARAR NO : 2014/9845
KARAR TARİHİ : 26.11.2014

MAHKEMESİ : Tunceli Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2013
NUMARASI : 2009/343-2013/70

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar H.. Y.. ve arkadaşları vekili, katılan H.. T.. vekili, katılan Orman Yönetimi vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında Ç.Köyü .. ada .. parsel, 1207,08 m² yüzölçümüyle ham toprak; aynı ada.. parsel sayılı sırasıyla 5241,94 m2, 1101,05 m2, 2999,00 m2, 13045,92 m2 ve 2109,57 m² yüzölçümündeki taşınmazlar ise, tarla niteliğiyle Hazine adına tespit edilmiş; T.. Y.. ile Hasan ve H.. Y..’ın komisyona yaptıkları itiraz reddedilerek taşınmazların tespitteki gibi tescillerine karar verilmiştir.
Davacı H.. Y.. ve arkadaşları vekili, çekişmeli taşınmazların 1328 tarih 22 sıra numaralı tapu kaydı ile 1937 tarih 52 ve 60 tahrir nolu vergi kaydı kapsamında kaldığı, tapu kaydının kapsamının Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesinin 1976/3 Esas – 1984/117 Karar sayılı dosyasında belirlendiği, taşınmazların davacılara murislerinden kaldığı iddiasıyla dava dilekçesinde belirtilen paylar ile davacılar adına tesciline karar verilmiştir.
Mahkemenin birleşen 2009/354 sayılı dosyasında davacı H.. T.. yukarıda belirtilen taşınmazlara aynı iddiayla dava açmıştır.
Yargılama sırasında, Orman Yönetimi, çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu; H.. T.. ise, çekişmeli taşınmazların öteden beri köylülerin hayvanlarını otlattığı yerler olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır.
Mahkemece, davacılar H.. U.., A.. U.., H.. Y.., H.. Y.., B.Y. T.. Y.. ve H.. T..’in davalarının kısmen kabul kısmen reddine; Orman Yönetiminin davasının kısmen kabul kısmen reddine; diğer davacıların ve müdahil davacıların davalarının reddine,
T.İli, M. Ç. Köyünde vaki 109 ada 56, 73, 74 ve 77 nolu parsellerin mevcut komisyon kararlarının ve tespitlerinin iptali ile, orman vasfıyla Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tescillerine,
T. İli, M. Ç.Köyünde vakî .. ada.. nolu parselin tamamı ile . nolu parselden fen bilirkişileri T. Ş. ve N. K.’ın 26/11/2013 tarihli ek raporlarında (A) harfi ile kırmızı renkli olarak gösterilen 6191 m²’lik kısmın .. nolu parselden ifraz edilerek itirazlı .. nolu parsele eklenerek .. nolu parselin yeni miktarının 9190 m² olarak tamamı 64 hisse kabul edilerek 9 hisse H.. U.. adına, 9 hisse A.. U.. adına, 7 hisse H.. Y.. adına, 7 hisse H.. Y.. adına 14 hisse B. Y. adına, 12 hisse T.. Y.. adına, 4 hisse H.. T.. adına, 2 hisse H. T. adına tapuya kayıt ve tescillerine,
karar verilmiş; hüküm davacı H.. Y.. ve arkadaşları vekili, katılan H.. T.. vekili, katılan Orman Yönetimi vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parseller orman alanı dışında bırakılmıştır.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporunda 1959 tarihli memleket haritası uygulandığı halde, bu memleket haritasının elde edildiği hava fotoğrafı getirtilerek uygulanmamış, memleket haritasında ise çekişmeli taşınmazlar elle işaretlenmiş olması nedeniyle düzenlenen bu rapor çekişmeli taşınmazların orman olup olmadığını ve hukukî durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz. Ayrıca, dayanak tapu kaydının hudutları somut ve denetime elverişli biçimde yerleri gösterilip belirlenmemiş, fen bilirkişisine, dayanılan tapu kaydının kapsamını ve sınırlarını belirtir keşfi izlemeye elverişli kroki de düzenlettirilmemiş, zilyetlik araştırmasında ise mahalli bilirkişi ve tanıklarının soyut beyanları ile yetinilmiştir. Eksik inceleme ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785, 5658 ve 6831 sayılı kanunlar hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun, sadece hangi nitelikteki taşınmazların devlet ormanı sayılacağını göstermiş ve devlet ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince, aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuş ve iadenin koşulları aynı Kanunda gösterilmiştir.
Mahkemece, dayanak tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri ile revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel ve dayanakları, en eski tarihli ve tespit tarihinden 20 yıl öncesine ait memleket haritası ile elde edildikleri hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; dayanak tapu kaydı, uyduğu iddia edilen taşınmazlara yöntemince uygulanıp, 3402 sayılı Kanunun 20 maddeleri gereğince kapsamı belirlenmeli; memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu dikkate alınarak tapu kaydının 4785 ve 5658 sayılı kanunlar kapsamında hukukî değerini yitirip yitirmediği değerlendirmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı ve tapu kayı kapsamı dışında kaldığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar H.. Y.. ve arkadaşları vekili, katılan H.. T.. vekili, katılan Orman Yönetimi vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harçlarının istek halinde iadesine 26/11/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.