Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/9204 E. 2015/10625 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9204
KARAR NO : 2015/10625
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Çatak Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 04/02/2014
NUMARASI : 2008/83-2014/21
DAVACI : Orman Yönetimi
BİRLEŞİN DOSYA DAVACISI : M.. M..
DAVALILAR : Hazine – A.. K..
BİRLEŞEN DOSYA DAVALISI : Orman Yönetimi

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

A.. köyünde, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sırasında, 191011,24 m2 yüzölçümlü 179 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile 1766 he 5088,26 m2 yüzölçümlü 101 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar orman vasfı ile Hazine adına tespit edilmiş, 12.04.2008 – 12.05.2008 tarihleri arası askı ilânına çıkarılmıştır.
Dava konusu A.. köyü, 179 ada 40 parsel sayılı taşınmaz 20834,07 m2 yüzölçümü ve çayır vasfı ile, 101 ada 51 parsel sayılı taşınmaz 74851,13 m2, 101 ada 49 parsel sayılı taşınmaz 23847,37 m2, 101 ada 7 parsel sayılı taşınmaz 10714,39 m2 yüzölçümleri ve hali arazi vasfı ile, 101 ada 6 parsel sayılı taşınmaz 88,98 m2 yüzölçümüyle su deposu ve arsası vasfıyla tespit edilmiş, taşınmazların kadastro tutanakları malik haneleri, taşınmazların kadastro mahkemesinin 2008/.. Esas sayılı temyize konu dosyasında davalı olduğundan bahisle açık bırakılarak kadastro mahkemesine devredilmiştir.
Dava konusu taşınmazlardan 202,11 m2 yüzölçümlü 101 ada 8 parsel sayılı taşınmaz ise, cami lojmanı ve bahçesi vasfıyla A.. köyü tüzel kişiliği adına tespit ve tescil edilmiş, mahkemece yapılan keşif sonucu; 101 ada 8 parsel sayılı taşınmazın da Orman Yönetimi tarafından dava edilen alanlar içerisinde kaldığı gerekçesi ile kadastro tutanak aslı dosya içerisine alınmış tapu kaydına davalı olduğu şerh düşülmüştür.
Davacı Orman Yönetimi vekili, 12/05/2008 tarihli dava dilekçesi ile; dava dilekçesi ekindeki memleket haritası ile amenajman planında işaretlenmiş olan yerlerin A.. Köyü 101 ada 2 ile 179 ada 1 nolu parsellere eklenerek orman niteliğinde Hazine adına tespit ve tescilini talep etmiştir.
Birleşen dosya davacısı M.. M.. 24.02.2009 tarihli dava dilekçesi ile; asliye hukuk mahkemesinde açtığı dava ile; kendi zilyetliğinde olan taşınmazın 179 ada 1 nolu orman parseli içinde bırakıldığını belirterek adına tescil istemi ile dava açmış, mahkemece 179 ada 1 nolu parselin kadastro mahkemesinde davalı olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilerek dosya kadastro mahkemesine gönderilmiş, daha sonra temyize konu bu dosya ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Birleşen dosyalar üzerinden yapılan yargılama sonucu; birleşen dosya davacısının davasının reddine, Orman Yönetiminin davasının kabulü ile; 179 ada 1, 101 ada 6, 8, 49 ve 51 parsel sayılı taşınmazların tamamının, 179 ada 40 nolu parselin 30.01.2014 tarihli fen bilirkişi ek raporunda (C) harfi ile gösterilen 12284,74 m2 kısmının ve 101 ada 7 nolu parselin aynı raporda (A) harfi ile gösterilen 5656,91 m2 kısmının orman vasfı ile Hazine adına tescillerine, 179 ada 40 parselin kalan kısmının çayır vasfıyla davalı F.. H.. adına, 101 ada 7 parselin kalan kısmının ise hali arazi vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kısmî ilân süresi içinde açılan kadastro tespitine itiraz davasıdır.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi uyarınca yapılmış, açılan dava nedeni ile dava konusu taşınmazlar bakımından kesinleşmemiştir.
Davacı Orman Yönetimi 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi gereği yapılan çalışmalara itiraz ederek, dava dilekçesine ekli haritalarda gösterilen taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunu iddia etmiş, Orman Yönetiminin kısmî ilân süresinde açtığı bu dava nedeni ile, taşınmazlara ait kadastro tutanak asılları 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereği malik tespiti yapılmadan kadastro mahkemesine devredilmiştir.
3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereği mahkemece uyuşmazlığın çözümünde re’sen araştırma ilkesi uygulanarak gerçek hak sahibinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespiti gerekirken mahkemece bu husus gözardı edilmiş ve eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur.
Mahkemece raporları hükme esas alınan bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazların, yalnız Orman Yönetimi tarafından dava edilen kısımları (bir kısım parsellerin tamamı dava edildiği halde bir kısım parsellerin kısmen dava edildiği fen bilirkişi raporunda belirtilmiştir) hakkında raporlar hazırlanmış, kısmen dava açılan parsellerin dava edilmeyen kısımları hakkında rapor düzenlenmemiş, mahkeme de, Orman Yönetimin dava etmediği kısımlar için kadastro tespitinde yazan bilgileri esas alarak tescil hükmü kurmuştur. Oysa 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereği taşınmazlara ait kadastro tutanak asılları gönderilen taşınmazların tamamı dava konusu olduğundan mahkemece dava edilmeyen kısımları hakkında re’sen araştırma yapılarak sonuca göre hüküm kurulmalı idi.
Ayrıca Orman Yönetimi tarafından dava edilen parseller için orman bilirkişi tarafından hazırlanan raporda bu taşınmazların eski tarihli memleket haritalarında yeşil renkli orman sayılan alanda kaldığı bildirilmiş olup, rapor ekindeki memleket haritalarının incelenmesinde bir kısım taşınmazların açık alanda kalmasına rağmen üzerinde yapraklı ağaç rumuzu bulunduğu görülmüş, ancak bu ağaçların niteliği, dağılımı ve kapalılık durumu ile ilgili bilgi verilmemiştir, rapor içeriğinde taşınmazların hava fotoğrafına göre orman sayılan yerlerden olduğu belirtilmişse de; taşınmazların konumu hava fotoğrafı üzerinde gösterilmemiştir.
O halde; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman yüksek mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, Orman Yönetimi tarafından dava edilen taşınmazlar dava dilekçesi ekindeki haritalar esas alınarak kesin olarak belirlenmeli, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazların memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerindeki nitelikleri, üzerinde bulunan bitki örtüsünün niteliği ve ağaçların dağılımı, kapalılık oluşturup oluşmadığı hususları ile orman içi açıklık konumunda bulunup bulunmadıklarının bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak irdelenmesi istenmeli, açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazinenin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA 05/11/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.