YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9011
KARAR NO : 2014/10090
KARAR TARİHİ : 03.12.2014
MAHKEMESİ : Elbistan Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 21/11/2013
NUMARASI : 2013/62-2013/43
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Ç.. C.. ve davalılardan H.. H.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, dava dilekçelerinde adlarına tespit gören taşınmazların yüzölçümünün eksik yazıldığını, bir kısım taşınmazlarının da H.. H.. adına tespit edildiğini belirterek … ada …..; . ada 2, … ve ..; 1.. ada 1; .. ada 8 ve 10 sayılı parsellerden söz ederek açtıkları dava, Afşin Kadastro Mahkemesinin 2001/23 Esasına kaydedilmiş, 21/03/2003 tarihli celsede 106 ada 1, 109 ada 2, 101 ada 48 ve 49 sayılı parsellere yönelik davanın 2001/23 Esas sayılı dosyadan tefrikine karar verilerek mahkemenin 2003/2 Esasına kaydı yapılmış; mahkemenin 2001/33, 42, 66 ve 70 Esas sayılı dosyalarında davacı Orman Yönetiminin sırasıyla 101 ada 63, 105 ada 10, 101 ada 31 ve 105 ada 8 sayılı parsellere yönelik orman iddiasıyla açtığı davalar, irtibat nedeniyle 2001/23 Esas sayılı dosya ile birleştirilmiştir.
Daha sonra 2001/23 sayılı dosyada 30/07/2004 gününde 101 ada 30 ve 72 sayılı parsellerin tespit gibi tesciline, 101 ada 31 ve 63; 105 ada 8 ve 10; 109 ada 97 ve 96 sayılı parsellere yönelik davanın tefrikiyle yeni bir esasa kaydına karar verilmiş, hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, 101 ada 31 ve 63; 105 ada 8 ve 10; 109 ada 97 ve 96 sayılı parsellere yönelik dava mahkemenin 2006/1 Esasına kaydedilmiştir.
Yargılama sırasında davacı gerçek kişilerin dava dilekçelerinde belirttikleri 109 ada 97 ve 96 parsel sayılı taşınmazların 109 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlar olduğu tespit edilmiştir.
Yine, mahkemenin 2001/43, 57, 63 ve 92 sayılı dosyalarında Orman Yönetiminin sırasıyla 105 ada 11, 105 ada 14, 105 ada 4 ve 105 ada 6 sayılı parsellere yönelik orman iddiasıyla açmış olduğu davalar, 2001/43 Esas üzerinden birleştirildikten sonra mahkemece; 105 ada 4, 6 ve 14 sayılı parsellere yönelik davanın reddine, çekişmeli taşınmazların tespit gibi teciline, 105 ada 11 sayılı parsele yönelik davanın tefrikiyle yeni bir esasa kaydına karar verilmiş olup Orman Yönetiminin temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09/11/2006 gün ve 2006/14875-14525 sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de yapılan araştırma inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dosya arasında bulunan bilirkişi raporlarından çekişmeli yerlerin meşe sürgünleri ile kaplı oldukları anlaşılmaktadır. Bu yerlere komşu olup, hükmen orman olduğuna karar verilerek kesinleşen taşınmazlarla ilgili dosyalara sunulan bilirkişi raporlarında eğimin yüksekliğinden söz edilmektedir ve çekişmeli yerlerin de aynı özelliğe sahip oldukları memleket haritasındaki konumlarından anlaşılmaktadır. Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece yeterli ve doğru bir araştırmanın yapılmamış olduğu kanısı uyanmaktadır.
Dosyaya getirtilen komşu parsel tutanaklarının incelenmesinden aynı yöredeki birçok parselin mahkemede Orman Yönetimi tarafından aynı nedenle dava konusu edildiği; davalarının devam ettiği, mahkemece bu taşınmazların her biri için ayrı keşifler yapıldığı ve uzman bilirkişiden rapor alındığı görülmüştür.
Yörede bulunan ve birbirine komşu olan parsellerin tümünün mahkemede dava konusu edildiği anlaşıldığına göre, tek parsel bazında inceleme yapılarak sonuca ulaşma olanağı bulunmamaktadır. Her parsel dosyasında ilgili kayıt ve belgeler ile komşu parsellere ait tutanak örnekleri ve kayıtları getirtilip, dava dosyası keşfe hazır hale getirildikten sonra aynı yörede bulunan adalarda Orman Yönetiminin aynı iddia ile açtığı davalara konu olan taşınmazların ada ve parsel numaraları belirlenmeli, dava ve usûl ekonomisi bakımından bu dava dosyalarından birisi kılavuz dosya seçilerek o dava dosya üzerinde evvelce görev almış bilirkişiler dışında yeniden seçilecek bir orman yüksek mühendisi ya da mühendisi ve bir fen elemanı huzuruyla yapılacak keşifte, en eski tarihli memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafı çekişmeli taşınmazlar ile bu adadaki ve çevre adalardaki araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli;… Ayrıca, 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi hükmüne göre çekişmeli taşınmazların orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadıkları kesin biçimde saptanmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra dava dosyasının mahkemenin 2006/1 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
HSYK’nın Kadastro Mahkemelerinin birleştirilmesi kararından sonra dosya Elbistan Kadastro Mahkemesine devredilmiştir.
Elbistan Kadastro Mahkemesince; davacılar Ç.. C.. ve C.. C..’ın davasının reddine, birleşen dosya davacısı Orman Yönetiminin davasının kabulüne, 109 ada 1 sayılı parselin tespit gibi (orman niteliğiyle) tesciline, 109 ada 2; 105 ada 4, 6, 8, 10, 11 ve 14 sayılı parsellerin kadastro tespitinin iptaliyle orman niteliğiyle H.. H.. adına tesciline, 101 ada 31 ve 63 sayılı parsellerin bu dosyadan tefrikiyle ayrı bir esasa kaydına, 109 ada 96 ve 97 sayılı parseller hakkında böyle bir parsel numarası olmaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı Ç.. C.. ile davalı H.. H.. tarafından temyiz edilmiştir.
Kadastro sırasında 109 ada 1 ve 2 sayılı parseller orman, 105 ada 4, 6, 8, 10, 11 ve 14 sayılı parseller ise tarla niteliğiyle H.. H.. adına tespit edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
Mahkemece çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiği gerekçesiyle Orman Yönetiminin davasının kabulüne ve gerçek kişilerin davasının reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporunda, 1956 ve 1988 tarihli memleket haritası ile 1999 tarihli hava fotoğrafı uygulanmak suretiyle çekişmeli taşınmazların öncesi itibariyle orman bütünlüğü içinde olduğu ve halen üzerlerinde orman ağaçları bulunduğu belirtilerek orman sayılan yerlerden oldukları bildirilmiş, dairenin iade kararı üzerine düzenlenen ek orman bilirkişi raporunda ise çekişmeli taşınmazların büyük bir kısmı 1956 tarihli memleket haritasının elde edildiği 1952 tarihli hava fotoğrafında açık alanda işaretlenmiştir. Uzman orman bilirkişi tarafından düzenlenen ve hükme dayanak alınan asıl rapor ile Dairenin iade kararı üzerine alınan ek krokili rapor birbiri ile çelişkili olduğu gibi, taşınmazların üzerindeki bitki örtüsü, yaşı, kapalılık oranı, bunların arazi üzerindeki dağılımı ve boş olan kısımlar da tesbit edilerek kroki üzerinde gösterilmemiş olması nedeniyle yetersizdir. Ayrıca, zilyetlikle taşınmaz edinme koşuları yöntemince araştırılmadığı gibi ziraat bilirkişisi raporu da taşınmazlar üzerindeki zilyetlik ile imar ve ihyayı belirlemeye yeterli değildir. Bunlardan ayrı, mahkemenin 2003/2 E. – 2003/2 K. sayılı dosyasında davacılar Çetin ve C.. C.. ile Orman Yönetimi tarafından H.. H..’ye yönelik açılan kadastro tespitine itiraz davasında 109 ada 2 sayılı parselin orman niteliğiyle tesciline karar verilmiş olmasına rağmen eldeki dosyada yeniden tescil kararı verilmesi de doğru olmamıştır.
Mahkemece, 1988 tarihli memleket haritasının elde edildiği hava fotoğrafları, 1999 tarihli hava fotoğrafının elde edildiği memleket haritası ve çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin tutanak ve dayanakları bulunduğu yerden getirtilip, dosya içerisinde bulunan 1958 ve 1988 tarihli memleket haritası, 1952 ve 1999 tarihli hava fotoğrafı önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; taşınmazların üzerindeki bitki örtüsü, yaşı, kapalılık oranı, bunların arazi üzerindeki dağılımı ve boş olan kısımlar da tesbit edilerek kroki üzerinde gösterilmeli; taşınmazların memleket haritasında ve kadastro paftasındaki konumu ve komşu parsellerin kesinleşen nitelikleri dikkate alınarak 6831 sayılı Kanunun 17. maddesi kapsamında orman içi açıklığı kapsamında bulunup bulunmadığı belirlenmeli, orman içi açıklıkların orman sayılacağı ve zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği, çekişmeli taşınmazların son yıllarda kullanılmamasının nedeninin davacıların terk iradesi sonucu olup olmadığı etraflıca sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Cengiz ve Ç.. C.. ile davalı H.. H..nin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 03/12/2014 günü oy birliği ile karar verildi.