Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/8944 E. 2014/9438 K. 13.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8944
KARAR NO : 2014/9438
KARAR TARİHİ : 13.11.2014

MAHKEMESİ : Mutki Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 11/04/2013
NUMARASI : 2008/482-2013/89

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı S.. K.. ve davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında E.Köyü .. ada ..sayılı parsel 14684.70 m2, 102 ada 130 sayılı parsel 4364.55 m2, .. ada .. sayılı parsel 11073.34 m2 ve .. ada .. sayılı parsel 10161.99 m2 yüzölçümü tarla, ahır ve taş ev vasfı ve tapu kaydına dayanılarak davalı Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı S.. K.., .. ada .. parsel sayılı taşınmazların uzun yıllardan bu yana tasarruf ve zilyetliğinde olduğunu belirterek tesbitin iptali ile taşınmazların adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine B. İli, M.İlçesi, E. Köyü 102 ada 26 parsel sayılı taşınmazın 2618.88 m2 yüzölçümündeki bölümünün kadastro tespitinin iptali ile davacı S.. K.. adına, 12.065,82 m2’lik kısmının kadastro tespiti gibi tapuya tesciline, 102 ada 130 sayılı parselin 899.84 m2 yüzölçümündeki bölümünün kadastro tesbitinin iptali ile davacı S.. K.. adına, geriye kalan 3464.71 m2 yüzölçümündeki bölümünün kadastro tesbiti gibi tapuya tesciline, .. ada … parsel sayılı taşınmazın 3151,01 m2 yüzölçümündeki bölümünün kadastro tesbitinin iptali ile S.. K.. adına, 7922.33 m2 yüzölçümündeki bölümünün kadastro tesbiti gibi tapuya kayıt ve tesciline 102 ada 140 parsel sayılı taşınmazın 2677.70 m2 yüzölçümündeki bölümünün kadastro tesbitinin iptali ile S.. K.. adına, 102 ada 140 parselden geriye kalan 7484,29 m2 yüzölçümündeki bölümün kadastro tesbiti gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı S.. K.. ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde, arazi kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış ve 17/01/2008 – 18/02/2008 tarihleri arasında ilân edilmiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile taşınmazların yukarda yazılı kısımlarının davacı adına tesciline karar verilmişse de; yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur.
Şöyle ki; hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazlardan .. ada .. ve .. parsel sayılı taşınmazların en eski tarihli memleket haritasında açık renkli alanda kaldığı, ancak, üzerinde yapraklı ağaç rumuzu bulunduğu belirtilmiş olmasına karşın, bu ağaçların cinsi, sayısı ve yaşı konusunda bilgi verilmemiş, taşınmazların eylemli halinin de yonca tarlası olduğunun belirtilmiş olması ve üzerinde de ağaç bulunmaması sebebi ile memleket haritasında bulunan rumuzların hangi açmaçla konulduğu anlaşılamamış, hava fotoğrafı üzerinde inceleme yapılmadığından bu husus aydınlanmamıştır.
Ayrıca, fen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda dava konusu taşınmazların tevzi haritası içinde kalan ve kalmayan kısımları net olarak gösterilmemiş, hangi kısımlarının davacı adına, hangi kısımlarının Hazine adına tescil edileceği ayrı ayrı gösterilmemiştir. Fen bilirkişi raporu bu anlamda infaza elverişli değildir.
Açıklanan nedenlerle; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, dava konusu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi durumunda, fen bilirkişiden dava konusu taşınmazları gösterir kadastro paftası ile ile toprak tevzi haritalarının çakıştırılmak sureti ile sonucu dava konusu taşınmazların hangi kısımlarının toprak tevzi parsellerine tekabül ettiği ayrı ayrı harflerle adlandırılmak ve farklı renklerle çizerek göstereceği infaza elverişli kroki düzenlettirilmeli, toprak tevzi parselleri dışında kalan yerler için davacı yararına olağanüstü zamanaşımı ile taşınmaz edinme koşularının olup oluşmadığı belirlenmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ve davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 13/11/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.