YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8937
KARAR NO : 2014/10031
KARAR TARİHİ : 01.12.2014
MAHKEMESİ : Korkuteli(Kapatılan) Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 14/06/2013
NUMARASI : 2013/17-2013/30
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Söğütçük Köyü 257 ada 1 parsel sayılı 11346,29 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, Korkuteli Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir.
Korkuteli Asliye Hukuk Mahkemesinde davacı Söğütçük K.T.K. tarafından; M.. K.. aleyhine açılmış olan men’i müdahale davası ve davacı M.. K.. tarafından; Hazine ve Söğütçük K.T.K. aleyhine açılan ve birleştirilmiş bulunan tescil davasında mahkemece görevsizlik kararı verilmiştir.
Kadastro mahkemesince, çekişmeli taşınmazda davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, 257 ada 1 nolu parselin tarla niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı birleşen dosya davacısı M.. K.. tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/11/2012 gün ve 2012/5142 E.-13387 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Her ne kadar, mahkemece, çekişmeli taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmaza ait olduğu belirtilen fotoğraflarda, taşınmazın tarım alanı niteliği tam olarak anlaşılamamaktadır. Bununla birlikte, uygulanan tapu ve vergi kayıtlarının hudutları orman okumayıp, kesinleşen orman kadastrosuna göre taşınmazın orman sınırları dışında orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre, mahkemece yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, bir ziraat mühendisi bilirkişi yardımıyla, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli ve denetime elverişli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davacı M.. K..’nın 257 ada 1 sayılı parsele ilişkin davasının; 257 ada 1 sayılı parselin fen bilirkişinin 13/06/2013 havale tarihli rapor ve eki krokisinde (A) harfi ile gösterdiği 3499,70 m2 ve (C) harfi ile gösterdiği 6570,93 m2’lik kısımlarına ilişkin olarak kabulüne, fazlaya ilişkin davasının reddine, davacı S.. K..nin davasının reddine, 257 ada 1 sayılı parselin fen bilirkişinin 13/06/2013 tarihli rapor ve eki krokisinde (A) harfi ile gösterdiği 3499,70 m2’lik kısmının, 257 ada 1 parsel numarasında ve tarla vasfı ile ve (C) harfi ile gösterdiği 6570,93 m2’lik kısmının, 257 ada son parsel numarasında ve tarla vasfı ile M.. K.. adına tapuya kayıt ve tesciline, (B) harfi ile gösterdiği 1275,66 m2’lik kısmının, 257 adada son parsel numarasında ve ham toprak vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ve hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 6831 sayılı Kanun gereğince yapılarak, 10.10.1992 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması ile 3402 sayılı Kanun gereğince yapılıp 23/07/2010-23/08/2010 tarihleri arasında ilân edilen arazi kadastrosu bulunmaktadır.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; dava devam ederken yörede 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince düzeltme çalışması yapılması sonucunda, davanın 22/2-a madde çalışmalarına da itiraza dönüştüğünün mahkemece gözönüne alınmadığı, fen bilirkişi raporunda (E), (F) ve (D) harfli bölümlerin çekişmeli taşınmazın kişi adına tescile karar verilen (C) harfli bölümü içerisinde gösterildiği, bu bölümlerden fen bilirkişi tarafından (F) harfi ile gösterilen bölümün, komşu 257 ada 6 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı, ancak 257 ada 6 parsel tespit malikinin ise davada taraf olmadığı, yine çekişmeli taşınmazın (E) harfi ile gösterilen bölümünün, Korkuteli Sulh Ceza Mahkemesinin 1986/87 E. – 263 K. sayılı kesinleşen kararı kapsamında kaldığı, (E) harfli bu bölüm tahdit dışında bırakılmış ise de; 01/03/1999 tarihli mahkeme kararına göre orman kadastrosu sınır düzeltme tutanağı ile; 4709 m2 yerin işgalinden dolayı Korkuteli Sulh Ceza Mahkemesinin 1986/87 E.-263 K. sayılı kararı ile orman olduğuna karar verilerek şahsın cezalandırıldığı belirtilerek, bu mahkeme kararının orman kadastro haritasına işlendiği, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi ve 6292 sayılı Kanun çalışmalarında ise bu bölümün orman sınırlarına ilave edildiği, ancak mahkemece (E) harfli bu bölümün (C) harfi ile gösterilen bölüm içerisinde davacıya verildiği, çekişmeli taşınmazın tamamına ilişkin olarak imar ve ihya araştırmasının yeterli olmadığı ve zilyetliğin tespiti açısından 1980-1985 yıllarına ait memleket haritası ve hava fotoğrafındaki durumunun da araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenlerle, mahkemece; öncelikle, 257 ada 6 sayılı parsel tutanak aslı istenerek davalı hale getirilmeli, tutanak tespit maliki davalı olarak davaya dahil edilerek delilleri sorulup toplanmalı, çekişmeli parselin yenilemeden önceki tutanak ve haritaları ile yenilemeden sonraki çapı, haritası ve tutanağı ve çekişmeli taşınmazın bulunduğu yöreye ait eski ve 1980-1985 yıllarına ait memleket harita ve hava fotoğrafları ilgili yerlerden getirtilmeli, bundan sonra; mahkemece, bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve harita uzmanı bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak, yapılan çalışmanın 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesiyle 29.11.2006 gün ve 26361 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usûl ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğe göre Yapılacak Çalışmalara İlişkin Yönetmelik hükümlerine uygun çalışma yapılıp yapılmadığı saptanmalı, Korkuteli Sulh Ceza Mahkemesinin 1986/87 E.- 263 K. sayılı dosyası uygulanarak mahkeme kararının kapsadığı alan belirlenmeli, çekişmeli taşınmazın tamamına yönelik olarak gerçek kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince imar ve ihya ile zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılmalı, memleket harita ve hava fotoğrafları kadastro paftası ile çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, taşınmazların konumu memleket harita ve hava fotoğraları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğrafları stereoskop aletiyle üç boyutlu olarak incelenmeli, taşınmazın tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, ziraat bilirkişiden tarım arazisi olup olmadığı yönünde rapor alınmalı, fen, ziraat ve orman bilirkişi tarafından taşınmaz üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilmeli (H.G.K. 30/03/1994 gün ve 1993/8-939-1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri saptanmalı; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları ile kadastro tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar davacı kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı, çekişmeli taşınmazın fiilî durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı, toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Ayrıca, S.. K.. ve M.. K..’nın davada davalı sıfatı bulunmasına rağmen, kararda davalı olarak gösterilmemiş olmaları da doğru görülmemiştir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine’nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 01/12/2014 günü oy birliği ile karar verildi.