Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/8532 E. 2014/9457 K. 13.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8532
KARAR NO : 2014/9457
KARAR TARİHİ : 13.11.2014

MAHKEMESİ : Çekerek Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/03/2013
NUMARASI : 2011/555-2013/123

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı A.. D.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Orman Yönetimi, tapuda davalı adına kayıtlı bulunan Y. İli, A. İlçesi ..parsel sayılı taşınmazın, yörede ilk kez yapılan ve 23.08.2004 – 23.02.2005 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen orman kadastro sınırlarının kısmen içinde kaldığını iddia ederek, bu kısmın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulü ile, davaya konusu .. nolu parselin 19.10.2012 tarihli krokide (A) harfi ile gösterilen kısmının tapu kaydının iptaliyle orman niteliğinde Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı A.. D.. tarafından tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan taşınmazın, tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, kesinleşmiş orman kadastro haritası ve tapulama paftasının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu, orman bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda; çekişmeli… sayılı parselin (A) harfli bölümünün kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde bırakıldığı bildirilmişse de, orman kadastro çalışma tutanaklarının incelenmesinde; orman sınır hattının, dava konusu .. nolu parselin sınırında geçirildiği, tutanaklar uygulanmadığı için, orman bilirkişi raporunun hükme yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, krokide (A) harfiyle gösterilen bölümün yüzölçümü hesaplanmadığı ve kararda kaç metrekare yerin orman niteliği ile tescil edileceği gösterilmediği için, karar bu haliyle de infaza olanaklı olmayıp, bozma nedenidir. Ayrıca, davalının orman kadastrosunun kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık süre içinde, tapu kaydına dayalı orman kadastrosuna itiraz davası açma hakkı bulunduğundan, bu hususta dava açıp açmadığı kendisinden sorularak, açılmış ise, o davanın sonucunun beklenmesi gerekir.
O halde; öncelikle, çekişmeli taşınmazın yer aldığı orijinal arazi kadastro paftası, 2005 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro işlemlerine ilişkin tüm tutanaklar ve haritalar getirtilip, önceki bilirkişiler dışında; bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 15-20 adet orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın ayrı ayrı tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; aplikasyon veya yeni bir orman sınırlamasıyla önceki orman sınırlarının daraltılamayacağı gözönünde bulundurulmalı, ilk orman kadastrosundaki ölçü teknikleri ile ve eski tarihli memleket haritasında bulunan sabit noktaların bulundukları yerler zeminde tesbit edilip, orman sınır noktaları birer birer arazide bulunarak orman sınır noktalarının izledikleri tahdit hattı belirlenmeli, orman sınır noktalarının bazılarının zeminde bulunmaması halinde ise, nedeni üzerinde durularak yerlerinden sökülerek yok edilip edilmedikleri saptanmalı, zeminde bulunamayan noktaların yerleri, zeminde halen var olan ve en yakın sabit orman sınır noktaları esas alınarak ve bu noktalardan hareketle yine orman kadastro tutanaklarındaki açı ve mesafeler okunup ölçülerek birer birer arazide bulunup röperlenmeli, memleket haritası örneği üzerinde gösterilmelidir. 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosu ve aynı yasanın 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, anlatılan yöntemle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı A.. D..’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 13/11/2014 günü oy birliği ile karar verildi.