YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8431
KARAR NO : 2014/9189
KARAR TARİHİ : 06.11.2014
MAHKEMESİ : Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/11/2012
NUMARASI : 2010/60-2012/348
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında K. Köyü .. ada . parsel sayılı taşınmaz, orman niteliğiyle Hazine adına tescil edilmiştir.
Davacı Belediye Başkanlığı, 1997 yılında Hazineden satın alınıp 15 yıldan beri taş kırma ünitesi olarak kullanılan taşınmazın orman parseli içinde bırakıldığını ileri sürerek, tapu kaydına dayanarak kadastro mahkemesine dava açmış; kadastro mahkemesi, taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlenmediğinden görevsizlik kararı vererek dosyayı asliye hukuk mahkemesine göndermiştir.
Asliye hukuk mahkemesince yapılan yargılama sonucu, davanın kabulü ile, dava konusu taşınmazın 18.04.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen toplam 7700 m2’lik bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1988 yılında yapılan orman kadastrosu ve 2/B uygulaması, 28.04.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir.
Mahkemece, davanın dayanağı olan 21.03.1997 tarihli tapu senedinin dava konusu yere uyduğu ve dava konusu yerin orman olmadığının bilirkişilerce tesbit edildiği, davacının davasında haklı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmişse de yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; yörede yapılan arazi kadastrosu sırasında dava konusu taşınmaz için kadastro tutanağı düzenlenmemiş; ancak, taşınmaz orman vasfı ile Hazine adına tapuya tescil edilmiş olduğu halde, mahkemece, dava konusu taşınmazın arazi kadastrosu sırasında nasıl bir işleme tâbi tutulduğu araştırılmamış, dava konusu taşınmazın 1988 yılında yapılarak kesinleşen orman sınırları içinde kalıp kalmadığı da araştırılmamıştır.
O halde, mahkemece; dava konusu taşınmazın bulunduğu alanı orman sınır noktaları ile birlikte gösterir orman kadastro haritası ve yörede yapılan orman tahdit çalışmalarına ilişkin tüm tahdit tutanakları dosya içerisine alınmalı, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu ve fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 7 ya da 8 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli, tapu ve ilgili kadastro müdürlüğünden dava konusu taşınmazın arazi kadastrosu sırasında nasıl bir işleme tâbi tutulduğu sorulmalı, yapılan bu araştırmalar sonucunda dava konusu taşınmazın 1988 yılında kesinleşen orman sınırları içinde kaldığı belirlendiği takdirde davacının tahdidin kesinleşmesinden sonra 10 yıllık süreden sonra bu davayı açtığı düşünülmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/11/2014 günü oy birliği ile karar verildi.