YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8398
KARAR NO : 2014/8887
KARAR TARİHİ : 28.10.2014
MAHKEMESİ : Develi Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 10/02/2014
NUMARASI : 2010/10-2014/10
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, Asliye Hukuk Mahkemesine verdikleri 02.07.2007 tarihli dilekçeyle, Mart 1953 tarih 81 sırada murisleri adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmazın 110 ada 1 parsel içinde Hazine adına tapuya tescil edildiğini, taşınmazın uzun yıllardır zilyetliklerinde olduğunu bildirerek Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile adlarına tescil istemişlerdir. Birleştirilen 2004/265 sayılı dava dosyasında da köy tüzel kişiliği aleyhine aynı taşınmaz için aynı tapu kaydı ve zilyetliğe dayanarak elatmanın önlenmesi davası açmışlardır. Yörede 2007 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında S. K.110 ada 1 parsel sayılı 1902294,76 m2 yüzölçümündeki taşınmaz orman niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Mahkemece davanın kabulü ile (A) harfi ile işaretli 5000 m2 kısmın Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/171- 179 sayılı verâset ilâmındaki hisseleri oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş; davalı Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09.11.2009 gün ve 14404-16371 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Çekişmeli 110 ada 1 parsel sayılı taşınmazın içinde bulunan bir kısım yere ilişkin olarak temyize konu dava dosyası ile birleştirilen 2004/265 sayılı dava dosyası ile yörede genel arazi kadastrosunun yapıldığı 2007 yılından önce elatmanın önlenmesi davası açıldığı anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kanunun 27. maddesi gereğince mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevi sona erer ve davalara ait dosyalar mahkemesine re’sen devrolunur.
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/265 sayılı dosyası ile dava konusu olan taşınmaz, 110 ada 1 parselin bir bölümü olduğundan genel arazi kadastrosu ekiplerince malik hanesi açık bırakılarak tutanağın kadastro mahkemesine gönderilmesi gerekirken; bu husus dikkate alınmaksızın 110 ada 1 parsele ilişkin kadastro tutanağı düzenlenerek tutanağın ilâna çıkarılması ve kesinleştirilerek tapuya tescil edilmiş olması 3402 sayılı Kanunun 5, 10, 11, 27 ve 30. maddeleri karşısında geçerli değildir. Bu nedenle, 110 ada 1 sayılı parselin kadastro tutanağının itirazlı olduğu kabul edilerek, genel mahkemede açılmış bulunan davanın görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine gönderilmesi gerekir.” şeklindedir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak görevsizlik kararı ile dosya kadastro mahkemesine aktarılmış, mahkemece, davanın reddine, taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Yörede, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesini göre yapılan orman kadastrosu bulunmaktadır.
Mahkemece, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu, davacılar iskan yolu ile oluşan tapu kaydına dayanmışlarsa da, ormanların iskan yolu ile dağıtılamayacağı gerekçesiyle karar verilmiştir.
Davacı tarafından, 2510 sayılı Kanun ile tahsis edilip Mart 1953 tarih ve 81 sıra sayısı ile tapu siciline tescil edilen 5000 m2 yüzölçümlü, murisleri Emine oğlu Cuma adına kayıtlı, D:Yol, B: ve G:Hali, K:K.Yolu olan ve kadastro sırasında “uygulanamadı” kaydı düşülen tapu kaydına dayanılmış, keşif sırasında tapu kaydının taşınmaza uyduğu bildirilmiş, ancak, mahkemece tapu kaydına ilişkin kroki getirtilerek mahalline uygulanmamış, Dairenin bu konudaki geri çevirme kararı gerekleri de yerine getirilmemiştir. Yine uzman orman bilirkişi kurulu 1958 tarihli memleket haritasında taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu açıklamış ise de; taşınmazın 110 ada 1 parsel numaralı orman parselinin bütünü içindeki konumu ve komşuları görülecek biçimde kadastro paftası ile çakıştırma yapılmadığından ve (A) harfi ile işaretli 3594 m2 yüzölçümündeki çekişmeli taşınmaz tek parça olarak işaretlendiğinden rapor denetlenememektedir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 46/2. maddesi ; “Hazine adına tescil edilmiş taşınmaz mallardan iskan suretiyle veya toprak tevzi suretiyle verilen yerler ( işlemleri tamamlanmamış olsa dahi) başka bir şart aranmaksızın hak sahipleri adına tespit ve tescil olunur ” hükmünü içermektedir. Bu durumda taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı ve orman değilse iskan yolu ile oluşan tapu kaydının taşınmaza uyup uymadığının kesin olarak belirlenmesi gereklidir.
O halde, mahkemece, dayanılan tapu kaydının krokisi, çevrede iskan yolu ile dağıtılan başka taşınmaz varsa bunlara ait krokiler, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli 110 ada 1 parselin tümünü gösteren pafta ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ve iskan tevzi haritası ölçeğine, yine kadastro paftası ve iskan tevzi haritası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunun gösterildiği, ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan kroki düzenlettirilmeli, orman sayılan yerlerden ise ormanların iskan ve tevzi yolu ile dağıtılamayacağı düşünülmeli; ancak orman değil ise iskan tapusu kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, bundan sonra oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 28/10/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.