YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8349
KARAR NO : 2014/9209
KARAR TARİHİ : 06.11.2014
MAHKEMESİ : Çerkezköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/03/2012
NUMARASI : 2010/300-2012/186
Taraflar arasındaki orman kadastrosuna itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 03.06.2010 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin mülkiyetinde bulunan Ç. İlçesi, GMKP Mah. .. ada .. parsel sayılı taşınmazın 19/11/2007 tarihinde ilân edilen orman sınırlandırması sonucu orman sınırları içerisine alındığını, yapılan bu uygulamanın haksız ve hukukî dayanağının bulunmadığını ileri sürerek, iptali için dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kabulü ile; dava konusu T. İli, Ç. İlçesi, GMKP Mahallesi, A. Mevkiinde bulunan.. ada .. sayılı parsele yönelik fen bilirkişisi A. A.’ın 27/12/2011 havale tarihli rapor ve krokisinde belirttiği şekilde dava konusu parsele ilişkin orman sınırlandırılmasının iptali ile bu kısmın tamamının orman tahdit sınırları dışına çıkartılmasına karar verilmiş , hüküm davalı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydına dayanılarak on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 29.05.1965 tarihinde ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu ve 19.11.2007 tarihinde ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B maddesi uygulaması vardır.
Mahkemece, davacının davasının kabulüne verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Hükme dayanak raporu hazırlayan orman bilirkişi kurulu çekişmeli taşınmazı ilgilendiren 2184 ilâ 2193 orman sınır noktalarını hassas CPS aleti koordine değerlerine göre açı, mesafe, tutanak ve koordinat denetimleri yapılarak zemine uyguladığını ve buna göre orman sınır noktalarını doğru yerde belirlediğini beyan etmiş ise de, uygulandığı bildirilen orman kadastro haritalarının orijinal örnekleri dosya içersinde bulunmadığından orijinal haritasındaki hat ile bilirkişi tarafından düzenlenen hat uygulamasının benzer olup olmadığı denetlenememektedir. Çekişmeli taşınmazı ilgilendiren orman sınır noktaları ile ilgili olarak keşif tutanağına yansıtılmış yerel bilirkişi beyanı bulunmadığı gibi zeminde orman sınır noktaları bulunmuşsa bu husus da keşif tutanağına yansıtılmamıştır. Yargı denetimine olanak vermeyen bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3 nolu Orman Komisyonunca yapılıp 29.05.1965 tarihinde ilân edilip kesinleşen ve 59 nolu Orman Komisyonunca yapılıp 19/11/2007 tarihinde ilân edilip kesinleşen orman tahdidine ve 2/B madde uygulamalarına ilişkin ayrı ayrı işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği Orman Yönetiminden temin edilerek dosya arasına konulduktan sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır. Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak çekişmeli taşınmazı ilgilendiren 2184 ilâ 2193 sayılı orman sınır noktaları zeminde bulunup fotoğraflanmalı, yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan ve yukarıda belirtilen hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon, 2/B madde ve 4999 sayılı Kanuna göre yapılan haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde ve 4999 sayılı Kanuna göre yapılan harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği ve taşınmazın kesinleşen orman sınırları dışında kaldığı tesbit edildiği takdirde davacı taraf her ne kadar dava dilekçesinde orman tahdidinin iptali ile taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılmasını istemiş ise de 6100 sayılı HMK’nun 26. maddesinde öngörülen taleple bağlılık ilkesi uyarınca hakimin talep edilenden daha azına hükmedebileceği gözetilerek taşınmazın tapu kaydında bulunan “kısmen orman sınırı içinde kalmaktadır” şerhinin silinmesine karar verilmesi gerekeceği de düşünülerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yargı denetimine olanak vermeyen yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/11/2014 günü oy birliği ile karar verildi.