Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/8101 E. 2014/10388 K. 10.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8101
KARAR NO : 2014/10388
KARAR TARİHİ : 10.12.2014

MAHKEMESİ : Nazilli Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 31/05/2013
NUMARASI : 2012/12-2013/1

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı N.. U.. ve davalı H.. H.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Kadastro sırasında … Köyü 1059, 1063 ve 1418 parsel sayılı taşınmazlardan; 1059 parsel, 7900 m² yüzölçümü ve orman niteliğiyle H.. H.. adına; 1063 parsel, 9400 m² yüzölçümü ve mera niteliği ile köy orta malı olmakla tescil harici; 1418 parsel, 5600 m² yüzölçümü ve mera niteliği ile köy orta malı olmakla tescil harici olarak tespit edilmişlerdir.
Davacı Orman Yönetimi, dava konusu 1063 sayılı parsel hakkında taşınmazın orman sınırları içinde kaldığı iddiasıyla dava açmıştır.
Davacı N.. U.., dava konusu 1063 sayılı parsel hakkında taşınmazın kendisine ait olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Davacı Mehmet Kıran, dava konusu 1059 sayılı parsel hakkında taşınmazın kendisine ait olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Davacı Y.. A.., dava konusu 1418 sayılı parsel hakkında taşınmazın kendisine ait olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece, 1063 sayılı parsel yönünden yapılan yargılamada, davacı Orman Yönetiminin davasının reddine, davacı N.. U.. yönünden davanın kabulüne ve dava konusu 1063 sayılı parselin davacı N.. U.. adına tesciline karar verilmiş, H.. H.. ve Orman Yönetiminin temyizi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 26/09/1996 tarih ve 1996/9519 – 11285 sayılı kararı ile bu hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 26/09/1996 tarih ve 1996/9519 – 11285 sayılı bozma kararlarında özetle; “Hükme dayanak alınan uzman orman bilirkişi kurulu raporunda çekişmeli taşınmazın 386 ilâ 388 nolu O.S. noktalarına göre tahdit dışı olduğu bildirildiği halde, Orman Yönetimi tarafından dosyaya gönderilen tahdit haritasında taşınmaz 486 ve 487 nolu O.S. noktalarında gösterildiği ve dosyaya getirtilen aynı dayanak kayda göre tesbitli parsellere ait dosyalarda da taşınmazlar 486 ile 487 nolu O.S. noktalarında gösterilmiştir. Yönetimin haritası ile bilirkişi krokisi çelişik olup, bu çelişki üzerinde durularak çelişki giderilmemiştir. Taşınmazın yeri konusunda çelişik olan bu kurul raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.
Diğer yandan, çekişmeli taşınmazın 860 tahrir numaralı kaydın hududunun mera okuması nedeniyle, kayıt miktar fazlası olup, bu kayıt başka taşınmazlara da revizyon görmüştür. Bu açıklamalar karşısında; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç uzman orman yüksek mühendisi bulunamadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı: bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemince yapılacak inceleme sonunda çekişmeli yerin orman tahdit sınırları dışında kaldığı, başka bir işleme de tâbi tutulmadığı anlaşılırsa, bu kez mera kavramı üzerinde durulması gerekmektedir.
Bundan ayrı; aynı dayanak vergi kaydından revizyon gören diğer taşınmazla ilgili davalar araştırılıp sonuçlanmamışlarsa birleştirilmesi gerektiği yönünün düşünülmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, 1059 sayılı parsel yönünden yapılan yargılamada, davacı M.K..’ın davasının kabulüne ve dava konusu 1059 sayılı parselin tesbitinin iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş; H.. H..nin temyizi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 09/06/1997 tarih ve 1997/5562 – 6283 E.K sayılı kararı ile bu hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararlarında özetle; “önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç uzman orman yüksek mühendisi bulunamadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak dört kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı: bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece, 1418 sayılı parsel yönünden yapılan yargılamada, davacı Y.. A..’ın davasının kabulüne ve dava konusu 1418 sayılı parselin tesbitinin iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş; H.. H..nin temyizi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 01/04/1994 tarih ve 1993/8328 – 1994/3562 E.K sayılı kararı ile bu hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararlarında özetle; “dayanak vergi kaydının hangi parsele revizyon gördüğü, miktarı kadar yer kapsamına bırakılıp bırakılmadığı araştırılmamış, nizalı taşınmaz ile bitişikteki diğer taşınmazların davacının miras bırakanından kaldığı ve itirazlı oldukları anlaşılmaktadır. Bu parseller hakkındaki davaların sonuçlanıp sonuçlanmadığı, sonuçlanmamışsa sağlıklı bir neticeye varılabilmesi için davalarınn birleştirilmesi gerektiği yönü düşünülmemiştir. Taşınmazın batı yönünün orman olduğu krokide belirlenmiştir. Yöntemine uygun şekilde orman araştırması yapılmamıştır. Kayıt batı yönünü mer’a okuduğuna göre kaydın hilafı başka bir kayıtla ispat edilmedikçe sahibini bağlayacağı ve aleyhe delil teşkil edeceği, mer’aların ve orman toprağının zilyetlikle iktisap edilemeyeceği dikkate alınarak deliller değerlendirilerek sonuca göre hüküm kurulması gerekir.” denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararlarına uyulduktan sonra, H.M.K.’nun 166. maddesi gereğince davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda; davacı ve birleşen davacılar Y.. A.., N.. U.., M.K.. mirasçılarının davalarının reddine, davacı Orman Yönetiminin davasının kabulüne, dava konusu 1063 ve 1418 parsel sayılı taşınmazların kadastro tesbit kayıtlarının iptali ile orman vasfıyla H.. H.. adına, 1059 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi orman vasfıyla H.. H.. adına kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı N.. U.. vekili tarafından 1063 sayılı parsele; davalı H.. H.. vekili tarafından 1063 ve 1418 sayılı parsellere yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1967 yılında başlayıp, 19.05.1970 tarihinde ilân edilerek, kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 1997-1998 yılları arasında yapılan 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
Davacılar Y.. A.. ve M. K.. yönünden verilen red kararı ve 1059 nolu parselin orman olduğu yönünden verilen kararlar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarda çekişmeli taşınmazların orman tahdidine göre konumları usûlünce gösterilmemiş, orman araştırmasının ve mera araştırmasının da yetersiz olduğu saptanmıştır. Ayrıca, çekişmeli taşınmazların bulunduğu Malgaçemir Köyünde 2002 yılında yapılan ve bu dava nedeniyle kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Orman kadastrosunun kesinleştiği yerlerde bir yerin orman olup olmadığı ve hukukî durumu o yer ile ilgili tüm orman kadastro tutanakları ve haritalarının kanun ve yönetmelikte belirlenen yöntem ile uygulanması sonucu belirlenir.
Açılan bu dava, hem kadastro tespitine itiraz, hem de 2/B uygulamasına itiraz niteliğindedir. Zira, yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bu dava nedeni ile kesinleşmemiştir.
Aplikasyon; orman kadastrosu daha önceden yapılmış olan yerlerde, 2/B madde uygulaması sırasında, bağlantı kurulacak gerekli orman sınır noktalarının yerlerinin arazide belirlenip ihya edilmesinden ibaret olup bu belirleme ve ihya sırasında önceden kesinleşen orman sınır noktalarının aynı yerlerine konulması zorunludur (02.09.1986 tarihinde yürürlüğe giren 6831 sayılı Kanunun 2/B madde Uygulaması Hakkındaki Yönetmeliğin 44. md.). Aplikasyon işlemi orman kadastrosu değildir. Aplikasyonla kesinleşmiş orman sınırları daraltılamaz. Kesinleşmiş orman sınırları değiştirilerek yapılan aplikasyon ve bu işlem sonucunda düzenlenen tahdit haritasının hukuken geçerliliği söz konusu olamaz.
O halde; mahkemece öncelikle, O.. M..nden, orman sınır noktaları okunaklı olarak işlenmiş ve aslına göre renklendirilmiş 1970 ve 2002 yıllarına ilişkin onaylı orman tahdit harita örnekleri, orman tahdit noktalarına ilişkin çalışma tutanakları, işe başlama, ilân tutanakları getirtilmeli, mahkemece önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 6831 sayılı Kanuna Göre Orman Kadastrosu Ve 2/B madde Uygulama Yönetmeliğinin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların arza uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır” hükmü gereğince 1970 yılında yapılıp kesinleşen ilk orman tahdit haritası, tutanakları ve kadastro paftası sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, zeminde bulunacak ilk tesis edilen orman sınır noktasından hareketle tutanaklarda yazılı açı ve mesafeler okunarak ve ölçülerek en az ada bazında çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerdeki orman sınır noktaları birer birer zeminde bulunmalı ve yeri işaretlenmeli, orman sınır noktalarının bazılarının zeminde bulunamaması halinde nedenleri üzerinde durulmalı, yerlerinden sökülerek yok edilip edilmedikleri ve yer değiştirip değiştirmedikleri saptanmalı, zeminde bulunamayan noktaların yerleri, tereddütsüz olarak zeminde yeri saptanabilen en yakın sabit orman sınır noktalarından hareketle, yine orman tahdit tutanaklarındaki açı ve mesafeler okunup, 1970 orman kadastrosunda uygulanan yöntem ve araçlar ile ölçülerek orman sınır noktaları birer birer bulunup zeminde işaretlenmeli, 1970 yılı tahdit haritası zemine uygulandıktan sonra aplikasyon ve 2. madde, 2/B madde çalışmasından sonra oluşturulmuş olan harita bu çalışmalarda uygulanan yöntem ve araçlar ile yerine uygulanmalı, ayrıca, varsa orman tahdidi veya 2/B uygulamasına ilişkin mahkeme kararları uygulanmalı, çekişmeli taşınmazların bu orman sınır hatlarına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı, haritalar arasındaki farklılık varsa nereden kaynaklandığı belirlenmeli, bilirkişi kuruluna, uygulanan tüm haritaların ve kadastro paftasının ölçekleri eşitlettirilerek, çekişmeli taşınmazların 1970 yılındaki orman kadastrosunda oluşturulan orman sınır noktalarından oluşan orman sınır hattı ve aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile oluşturulan ve aynı orman sınır noktalarından oluşan orman sınır hattına göre çekişmeli taşınmazların konumunu geniş çevresindeki kadastro parselleri ile birlikte ada bazında gösteren, orman sınır hatları ile irtibatlı kroki düzenlettirilmeli, 1970 yılından sonra yapılan çalışmaların sadece aplikasyon uygulaması olduğu ve yapılan aplikasyon uygulaması ile kesinleşmiş orman tahdit hattının değiştirilemeyeceği ve bu çalışma ile düzenlenen tahdit haritasının hukukî geçerliliğinin olmadığı gözönüne alınmalı; çekişmeli taşınmazların kesinleşmeyen 2/B madde uygulamasına konu olduğu anlaşıldığında ise, 2/B madde uygulamasını gerektirecek ne gibi olayların gerçekleştiği araştırılıp, bilim ve fen bakımından orman niteliğini gerçek anlamda kaybedip kaybetmediği, tam olarak tarım toprağı niteliğini kazanıp kazanmadığı ve bırakıldığında kendiliğinden orman bitki örtüsünün yetişip yetişmeyeceği hususları araştırılmalı; zira, öncesi devlet ormanı olan bir taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünün bilinçli olarak tahrip edilmiş olması ve başka türlü yararlanmak üzere niteliğinin değiştirilmeye çalışılması gerçek anlamda nitelik kaybı anlamına gelmediği düşünülmeli, bilirkişilerden çekişmeli taşınmazların 31.12.1981 tarihinden önce orman toprağı niteliğini tam olarak yitirip, tarım alanına dönüşüp dönüşmediği; ekim yapılmayıp bırakıldığı takdirde kendiliğinden orman örtüsünün tekrar oluşup oluşmayacağı yönünden bilimsel verileri içeren rapor alınmalı; 2/B madde uygulaması ile ilgili uyuşmazlık bunun sonucuna göre çözümlenmeli, bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek açıklayıcı kroki düzenlettirilmeli, bilimsel verileri bulanan rapor alınmalı; fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, çekişmeli yerlerin zilyetlikle kazanılacak kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadıkları yönünden ziraatçı bilirkişiden rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları ile mera iddiası olduğundan, tahsisli mera kaydı bulunup bulunmadığı ve başka köyden seçilecek mahalli bilirkişiler ve tanıklar taşınmazlar başında dinlenmeli, zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı N.. U.. yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Kabule göre de; davacı Orman Yönetiminin 1063 sayılı parsele dava açtığı, 1418 sayılı parsele davası olmadığı halde, 1418 sayılı parsel hakkında Orman Yönetiminin davasının kabulüne karar verilerek 1418 sayılı parselin orman vasfıyla H.. H.. adına tesciline karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı N.. U.. ve davalı H.. H..nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 10/12/2014 günü oy birliği ile karar verildi.