Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/7684 E. 2014/10810 K. 26.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7684
KARAR NO : 2014/10810
KARAR TARİHİ : 26.12.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/04/2014
NUMARASI : 2013/552-2014/131

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan 10.04.2014 günlü hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi katılan S.. S.. vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 23.12.2014 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden Hazine vekili Av. U. S.. geldi, diğer taraftan davacı A.. S.. vekili Av. S. E.. ve Av. B. T.. geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü;

K A R A R

Davacı A.. S.. 08.12.2009 tarihli dava dilekçesiyle, tapuda kendi adına kayıtlı Ümraniye İlçesi, Şubat 1988 tarih 17 sıra numaralı tapu kaydı kapsamındaki taşınmazın tamamının, yine Haziran 1986 tarih 33 sıra numaralı tapu kaydı kapsamındaki taşınmazın ise 18/32 payının kendisine ait olduğu, tapu kaydı kapsamındaki taşınmazların kendi zilyet ve tasarrufu altında olduğu, tapu kaytılarının, tanzim edilen paftalarına göre Toprak Tevzi Komisyonunca ada parsel numaraları verilmek suretiyle tahsis edildiğini, 2000 yılında yapılan 2/B uygulaması ile orman dışına çıkarılan alanların kadastrosunun yapıldığı, tapu ile kendisine ait olan taşınmaz için 83 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 21, 22, 23, 24, 44, 45, 46, 47, 48 ve 49; 774 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7; 770 ada 18, 19, 20, 21, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41 ve 42; 773 ada 38, 39 ve 37 ; 775 ada 3, 4 ve 5; 776 ada 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46 ve 47; 76 ada 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31 ve 32; 77 ada 1, 2 ve 3; 78 ada 12, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 parsel sayısı ile Hazine adına tesbit tutanağı düzenlendiği, tesbitlerin 09.03.2000 tarihinde kesinleştiği, yapılan uygulamada kendisine ait tapu kayıtlarının dikkate alınmadığı, Hazine adına yapılan tesbitlerin iptali ile 17 sıra numaralı tapunun kapsamında kalanların tamamının 33 sıra numaralı tapunun kapsamında kalan parsellerin ise 18/32 payının kendi adına tapuya tescilini istemiş, 25.05.2010 tarihli dilekçe ile de dilekçelerinde parsel numaralarını yanlış bildirdiklerini, dava etmek istedikleri parsellerin 76 ada 36 ilâ 47; 83 ada 19 ilâ 22, 35 ilâ 43; 774 ada 1 ilâ 5; 775 ada 2, 3, 4 ve 5; 777 ada 2 , 3, 4, 6, 8, 11, 12 ve 13 sayılı parseller olduğunu bildirmiştir.
S.. S.. 07.01.2010 tarihli dilekçesi ile davacı A. S.. 5 ada 2 parsel sayısı ile, tapuda kayıtlı taşınmazın ½ payını kendisine Kadıköy … Noterliğinde düzenlenen 15144 yevmiye nolu 5 Ekim 2007 tarihli satış vaadi sözlemesiyle sattığı, bedelinin ödendiği ve bu kişi aleyhine ferağa icbar davası açtıkları, kendilerine satışı vaad edilen tapulu taşınmazın 1/2 payının kendi adına tapuya tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Mahkemece, davaların reddine ilişkin verilen karar, davacı gerçek kişi ve müdahil tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09.10.2012 gün ve 2012/7374 – 11372 sayılı karar ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “…davacı tarafın tutunduğu Şubat 1988 tarih 17 sıra ve Haziran 1986 tarih 33 sıra numaralı tapu kayıtları genel kadastroda uygulanamayan iskan tapu kayıtları olup, işlem yeteneğini yitirse de, varlıklarını sürdürdüğü, 6292 sayılı Kanunun, dava konusu taşınmazın niteliğine ve durumuna göre, görülmekte olan davaya etkisinin yerel mahkeme tarafından değerlendirilmesi zorunlu olduğu…” gereğine değinilmiş, davalı Hazine vekilinin karar düzeltme istemi de Dairece 29.04.2013 gün ve 2013/1777 – 4757 sayılı karar ile reddedilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, A.. S.. vekili tarafından 22.10.2013 tarihli dilekçe ile, davacının 5 ada 2 parsel sayısı ile, tapuda kayıtlı taşınmazın ½ payını kendisine Kadıköy …. Noterliğinde düzenlenen 15144 yevmiye nolu 5 Ekim 2007 tarihli satış vaadi sözlemesiyle S.. S..’ye sattığı, geriye kalan 1/2 hisseyi de Kadıköy 19. Noterliği tarafından düzenlenen 05.10.2007 tarih 15163 yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi sözleşesi ile satın aldığı, bedelinin ödendiğinden diğer katılandan geri kalan ½ payın vekil edeni adına tapuya tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Mahkemece, katılan S.. S.. tarafından dosyamıza yapılan müdahale talebine konu dava İstanbul Anadolu 13 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/260 esas sayılı dosya ile bu davadan önce açılıp derdest olmakla HMK. 114/ı maddesi gereğince dosyamızdaki talebin derdestlik sebebiyle reddine,
Davaya dayanak 16/02/1988 tarih cilt: 221 sayfa 23 sıra: 17 nolu tapu kapsamında bulunan 5 ada 2 sayılı parselde kalan ve bilirkişi heyeti N. G.., Y. G.., İ.T.A.., H. G..’den oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen krokide belirtilen; 76 ada 36, 45, 46 ve 47 parseller ile 83 ada 40 ve 43 sayılı parseller, 774 ada 3 sayılı parselin tamamı davalı Hazine adına olan kaydın iptali ile davacı A.. S.. adına tapuya tesciline,
Bilirkişi heyeti N. G.., Y. G.., İ.. T. A.., H. G..’den oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen krokide 76 ada 37 parselin “B” harfi ile işaretli 204.73-m², 76 ada 38 parselin “B” harfi ile işaretli 47,00-m², 76 ada 40 parselin “A” harfi ile işaretli 318,08-m², 76 ada 41 parselin “A” harfi ile işaretli 265,58-m², 76 ada 42 parselin “A” harfi ile işaretli 147,93-m², 76 ada 43 parselin “A” harfi ile işaretli 79,52 m², 76 ada 44 sayılı parselin “A” harfi ile işaretli 349,56-m² bölümlerinin Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı A.. S.. adına tapuya tesciline,
Bilirkişi heyeti N. G.., Y. G., İ. A.., H. G..’den oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen krokide belirtilen 83 ada 19 parselin “A” harfi ile işaretli 99,05-m², 83 ada 20 parselin “A” harfi ile işaretli 937,63 m², 83 ada 21 parselin “B” harfi ile işaretli 732,90-m², 83 ada 22 parselin “B” harfi ile işaretli 67,50 m², 83 ada 34 parselin “A” harfi ile işaretli 2,63 m², 83 ada 35 parselin “A” harfi ile işaretli 164,18 m², 83 ada 36 parselin “A” harfi ile işaretli 138,07 m², 83 ada 37 parselin “A” harfi ile işaretli 311,73 m², 83 ada 38 parselin “A” harfi ile işaretli 416,45-m², 83 ada 39 parselin “B” harfi ile işaretli 276,43 m², 83 ada 41 parselin “B” harfi ile işaretli 0,90 m², 83 ada 42 parselin “B” harfi ile işaretli 40,00-m² bölümünün Hazine adına olan Tapu Kaydının iptali ile davacı A.. S.. adına tapuya tesciline,
Aynı heyetçe düzenlenen rapor ve krokide belirtilen 774 ada 1 parselin “B” harfi ile bertilen 150,94 m², 774 ada 2 parselin “B” harfi ile işaretli 284,53 m², 774 ada 4 parselin “B” harfi ile işaretli 189,38 m², 774 ada 5 parselin “B” harfi ile işaretli 7,12 m², 774 ada 7 parselin “B” harfi ile işaretli 0,16 m² bölümünün Hazine adına adına olan tapu kaydının iptali ile davacı A.. S.. adına tapuya tesciline,
Aynı heyetçe düzenlenen rapor ve krokide belirtilen 775 ada 2 parselin “A” harfi ile işaretli 135,19 m², 775 ada 3 parselin “A” harfi ile işaretli 286,88 m², 775 ada 4 parselin “A” harfi ile işaretli 265,92 m² bölümünün Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı A.. S.. adına tapuya tesciline,
A.. S.. tarafından Gayrimenkul Satış Vaadi talebine istinaden müdahale talebinde bulunulan davanın ve talebinin tefrikine karar verilmiş, hüküm katılan S.. S.. vekili ve Hazine vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptal ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre, 1943 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1744 sayılı Kanuna göre 1979 yılında yapılıp, ekip çalışmaları 25.02.1981 ilâ 28.02.1981 tarihinde ilân edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması vardır. 1989 yılında yapılan 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B uygulaması 04.01.1991 tarihinde ilân edilmiştir.
Dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde 07.02.2000 ilâ 08.03.2000 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesine göre orman sınırı dışına çıkarılan taşınmazların 3402 ve 2924 sayılı Kanunlara göre fiilî kullanım durumlarına göre yapılan tahdit ve tesbitleri çalışması bulunmaktadır.
1) Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi sonucunda; taraflar arasındaki dava, nitelik yitirdiği gerekçesiyle orman rejimi dışına çıkarılan taşınmazlarda 2924 sayılı Kanuna göre yapılan kadastro çalışması sonucu oluşturulan tapu kayıtlarının iptal ve tesciline ilişkindir. Davacı taraf, 2510 sayılı Kanuna göre oluşturulan 5 ada 2 ve 3 sayılı parsellere ait sırasıyla 28.01.1944 tarih 96 ve 28.01.1944 tarih 88 sıra sayılı tapu kayıtlarından intikal eden Şubat 1988 tarih 17 sıra ve Haziran 1986 tarih 33 sıra sayılı tapu kayıtlarına dayalı olarak dava açmış, yargılama sırasında ise 26.04.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca, dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak davacı tarafından, 27.02.2013 gün 4789 ilâ 4822 numara ile başvuruda bulunulmuştur. Mahkemece, davacı tarafından idareye yapılan başvurunun sonucu beklenilmeksizin karar verildiği gibi, iptaline karar verilen taşınmazlara ilişkin olarak beyanlar hanesinde hak sahibi oldukları belirtilen kişiler de davaya dahil edilmeden hüküm kurulması cihetine gidilmesi doğru değildir.
Bu nedenle, tapu kayıtlarının iptaline karar verilen taşınmazlara ilişkin olarak, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunla eklenen ek madde 4 uyarınca güncelleme çalışması yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, varsa bu çalışma sonucu belirlenen kişilerin, yoksa 2924 sayılı Kanuna göre belirlenen ve beyanlar hanesinde hak sahibi olarak gösterilen kişilere ilişkin olarak husumet yaygınlaştırılmak suretiyle taraf teşkili sağlanmalı, daha sonra, davacı tarafından idareye yapılan başvurunun sonucu beklenilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Ayrıca, davacı tarafından dayanılan Haziran 1986 tarih 33 sıra sayılı tapu kaydındaki 18/32 hissenin davacı tarafından satıldığı ve bu tapu kaydına ilişkin olarak davacı tarafın aynî hakkının bulunmadığı belirlendiğine göre, bu tapu kaydına dayanılarak açılan davanın reddine ve davalı Hazine yararına vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu hususta hüküm fıkrasında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi de doğru değildir.
2) Katılan S.. S.. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi sonucunda; katılan tarafından vekili aracılığıyla verilen 07.01.2010 tarihli dilekçe ile, 5 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ½ hissesine ilişkin olarak, davacı gerçek kişi ile Hazine arasındaki davaya konu taşınmazda hak sahibi olunduğu iddiasıyla davacı ile aralarında düzenlenen satış vaadi sözleşmesine dayanılarak davaya asli müdahil olarak katılınmıştır. Asli müdahale, katılma isteminin bulunulduğu tarihte yürürlükte bulunulan 1086 sayılı HUMK’da açıkça düzenlenmemiş olup, Yargıtay kararları ile hukukumuza girmiş iken, yargılama devam ederken 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’da ise açıkça düzenlenmiştir. HMK 65. maddesine göre bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir ve asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.
Yine asli katılma tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK madde 194’de derdestlik itirazı, ilk itiraz olarak düzenlenmiş iken, yargılamanın devamı süresinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK madde 114/1-ı maddesinde ise dava şartı olarak düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 448. maddesine göre HMK hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır. Yani, tamamlanmış olan usûl işlemleri geçerliliğini muhafaza edecektir. Hal böyle olunca, asli katılma suretiyle açılan davada, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK madde 194 uyarınca derdestlik itirazı ilk itiraz niteliğinde olup, esasa cevap süresi içinde ve davanın taraflarınca ileri sürülmesi gerekir. Hâkim, ilk itirazları re’sen inceleyemez. Süresinde ilk itirazda bulunulmadığında ise yargılamaya devamla talebin esası hakkında karar verilmesi gerektiğinden ve somut olayda da, derdestlik ilk itirazı taraflarca ileri sürülmediğinden, talebin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi katılanın davasının derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de, derdestlik nedeniyle karar verilirken, ikinci açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği halde, reddine denilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: 1)Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100.-TL vekâlet ücretinin davacı A.. S..’den alınarak davalı Hazineye verilmesine,
2) Yukarıda ikinci bentde açıklanan nedenlerle; asli katılan S.. S.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz duruşmasında kendisin vekil ile temsil ettirmediğinden yararına vekâlet ücretine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 26/12/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.