Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/75 E. 2014/3914 K. 01.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/75
KARAR NO : 2014/3914
KARAR TARİHİ : 01.04.2014

MAHKEMESİ : Şirvan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/03/2013
NUMARASI : 2011/247 – 2013/110

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

K…Köyü . ada 1 parsel sayılı 8246465,62 m² yüzölçümündeki taşınmaz, yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi gereğince yapılan orman sınırlandırılması sırasında orman vasfı ile Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı A.. İ.. ve Ş.. İ.., tapu kaydına dayanarak, davacı F.. A.. ise vergi kaydına dayanarak, orman sınırları içinde bırakılan taşınmazlarının, ormanla ilgisinin bulunmadığı iddiasıyla tapu iptali ve adlarına tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmışlar ve kadastro mahkemesince, askı ilânı süresi içinde dava açılmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dava dosyaları asliye hukuk mahkemesine aktarılmış, görevli mahkemece de ayrı ayrı açılan davalar birleştirildikten sonra davanın kabulüne, … ada 1 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile 18/02/2012 tarihli bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısmın davacı A.. İ.. adına, 18/02/2012 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın davacı Ş.. İ.. adına, 22/02/2012 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın davacı F.. A.. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi gereğince yapılan orman sınırlandırılması 25/08/2008-24/09/2008 tarihleri arasında ilâna çıkarılmıştır.
Mahkemece; taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu, davacılar Şevket ve A.. İ..’in dayandığı tapu kaydının dava konusu ettikleri yerlere uyduğu ve F.. A..’in kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin yararına oluştuğu gerekçesiyle davaların kabulüne karar verilmişse de, incelenen dosya kapsamına, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna göre mahkemenin değerlendirmesi yerinde değildir. Şöyle ki; davacılar Şevket ve A.. İ.. tapu kaydına dayanmışlardır. Dayanılan tapu kaydı, Şirvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 1961 tarih 1960/21 E. – 1961/18 K. sayılı tescil ilâmı ile oluşmuştur. Dayanılan tapu kaydının tüm geldi ve gitti kayıtları ile tescil krokisi getirtilerek keşif sırasında mahallinde usûlüne uygun şekilde uygulanmamış, usulünce orman araştırması yapılmamış, zilyetlikle taşınmaz edinme koşulları yöntemince araştırılmamıştır. Bunun yanında, yine taşınmazın yanında dere geçtiği halde, jeolog bilirkişiye inceleme yaptırılarak dere yatağında kalıp kalmadığı, dereden etkilenip etkilenmediği incelenmemiştir.
Bu nedenle; mahkemece öncelikle dayanılan tapu kayıt malikleri ile davacılar Şevket ve A.. İ.. arasındaki akdî veya irsî ilişki belirlenmeli, daha sonra tüm geldi ve gitti kayıtları ile harita veya krokisi, kadastro sırasında revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise revizyon gördüğü kadastro parsellerine ait kadastro tesbit tutanakları getirtilmeli ve bu tapu kaydına dayanılan ve çekişmeli taşınmaza komşu olan taşınmazlarla ilgili açılmış başkaca dava bulunup bulunmadığı araştırılarak varsa bu dava dosyaları tesbit edilmeli, komşu parsellere ait kadastro tesbit tutanakları ve dayanakları belgeler getirtildikten sonra, halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi, bir jeoloji mühendisi ve bir fen elemanı bilirkişi marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; davacıların dayanağı tapu kaydı komşu parsellerin dayanaklarını teşkil eden tapu kayıtlarıyla birlikte uygulanmalı; davacıların dayanağı tapu kaydı ve dayanağı tescil krokisi ile komşu parsellerin dayanaklarını teşkil eden tapu kayıtlarıyla birlikte uygulanmalı; hudutların birbirlerini ne okuduğu, denetlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 20/A maddesine göre, “kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar” olunacağından, çekişmeli taşınmazın tescil krokisi ve tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı, plan ve krokinin fennî sıhhate haiz olup olmadığı, çekişmeli taşınmaz ile örtüşüp örtüşmediği uygulama sonunda raporda tartışılmalı; tapunun dayanağı olan tescil davasında Hazine ve Orman Yönetiminin taraf olup olmadığı da dikkate alınarak taraf ise ve tapu çekişmeli taşınmazı kapsıyor ise, kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı tartışılmalı, keşif ve uygulama bilirkişilerinin düzenleyecekleri müşterek krokiye ayrı ayrı renklerle yansıtılmalı; yapılacak araştırma sonucunda, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, davacılar tarafından dayanılan tapu kaydının hukukî değerini koruyup korumadığı da tartışılmalı, ayrıca jeolog bilirkişiye inceleme yaptırılarak taşınmazın dere yatağında kalıp kalmadığı, derenin taşkınlarından etkilenip etkilenmediği konularında ayrıntılı rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın, orman sayılan yerlerden olmadığı ve davacılar Şevket ve A.. İ..’in dayandığı tapu kaydı kapsamı dışında kaldığı anlaşıldığı takdirde, davacıların zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; taşınmazın ne kadar zamandır boş vaziyette olup kullanılmadığı yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle tesbit edilmeli, taşınmazın öncesinde ne şekilde tasarruf edildiği ayrıntılı biçimde açıklattırılmalı, taşınmaz üzerinde taraflar yararına zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, taşınmazın taksim, hibe veya satış yoluyla taraflardan birine verilip verilmediği hususu araştırılmalı, uzman ziraat mühendisi bilirkişiden; taşınmazın niteliği hususunda, komşu parsellerin toprak yapısı da mukayese edilmek suretiyle, toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazda zilyetlik koşulları oluşmuş ve iradî terk söz konusu değil ise 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri dikkate alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, tarafların delilleri toplanmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 01/04/2014 günü oy birliği ile karar verildi.