Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/7445 E. 2014/10356 K. 10.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7445
KARAR NO : 2014/10356
KARAR TARİHİ : 10.12.2014

MAHKEMESİ : İskenderun 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/03/2014
NUMARASI : 2013/643 – 2014/209

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı C.. K.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesi ekinde sunulan krokide sınırlarını bildirdiği 1719,76 m²’lik … Köyünde bulunan taşınmazı zilyetliğinde bulunan Osman kızı E. K..’dan 26.04.2001 tarihinde satın aldığını, 1979 yılında bu bölgede yapılan ve 27.11.1979 tarihinde ilân edilerek askıya çıkartılan orman kadastrosunda orman sayılmayan yerlerden olduğuna karar verildiğini iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Kadastro Mahkemesince çekişmeli taşınmaz hakkında tutanak tutulmadığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine yargılamaya Asliye mahkemesinde devam olunmuştur.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı ve 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafında temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce yapılıp 27/11/1979 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulamaları bulunmaktadır.
Mahkemece, keşif yapılmadan taşınmazın orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa, bilindiği üzere; taşınmazın aynına ilişkin davalarda somut olayda olduğu gibi iddianın karşılanması, diğer bir deyişle yerinde olup olmadığı, taşınmaz zilyetlikle edilip edinilemeyeceği, tescil koşulların yerine getirilip getirilmediği, orman tahdidi içinde kalıp kalmadığı gibi hususların taşınmaz başında keşif yapılması ve tanıkların da keşif yerinde dinlenmesi suretiyle belirlenmesi yasal ve yargısal bir zorunluluktur.
Hal böyle olunca; mahkemece, keşif icrasıyla anılan hususların saptanması, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı C.. K..’nın temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 10/12/2014 günü oy birliği karar verildi.