Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/7422 E. 2014/10753 K. 18.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7422
KARAR NO : 2014/10753
KARAR TARİHİ : 18.12.2014

MAHKEMESİ : Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/06/2014
NUMARASI : 2014/137-2014/398

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi vekili, asıl ve birleşen dosyadaki, dava dilekçesinde; Meram İlçesi, … Mahallesi 27631 ada 4 nolu taşınmazın (eski 4298 parsel) tarla niteliği ile, 27630 ada 1 nolu (eski 1781 parsel), 27631 ada 1 nolu (eski 1783 parsel) ve 27631 ada 2 nolu (eski 1782 parsel) taşınmazların ise, mera niteliği ile davalılar adına tescilli olduğunu, taşınmazların bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan yenileme kadastrosunun askıya çıkarıldığını, taşınmazların davalılar adına tesbit edildiğini, ancak, taşınmazların kesinleşen orman sınırları içinde bulunduğunu ileri sürerek, tapularının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, Orman Yönetiminin çekişmeli taşınmazların yüzölçümünün eksik olduğu iddiası ile açtığı davanın sübuta ermemesi sebebiyle reddine,
Konya İli, …. İlçesi, … Mahallesi,… Mevkii 27631 ada 1(eski 1783 ) parsel, 27631 ada 2 (eski 1782) parsel, 27630 ada 1(eski 1781) parsel, 27631 ada 4 (eski 4298) parsel sayılı taşınmazların yenileme tutanağında olduğu gibi tapu malikleri adına tapuya kayıt ve tesciline, çekişmeli taşınmazların orman niteliğinde olduğu iddiası ile açılan davanın ise H.M.K’nun 115/2. madde ve fıkrası uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usûlden reddiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, davacı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2013/5471-9760 sayılı kararı ile; “İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, kadastro hâkimleri infaza elverişli doğru sicil oluşturmakla görevli ve yetkili olduğu halde ve çekişmeli taşınmazlardan 27630 ada 1, 27631 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların mera niteliğinde olduğu belirlendiğine göre ”taşınmazların yenileme tutanağında olduğu gibi mera niteliği ile özel siciline kaydına” denilmesi gerekirken, mahkemece, 27630 ada 1, 27631 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların” yenileme tutanağında olduğu gibi tapu maliki adına tapuya kayıt ve tesciline” şeklinde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ancak, belirtilen bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hüküm fıkrasının A/3. bendinin a, b ve c fıkralarında yer alan “taşınmazın yenileme tutanağında olduğu gibi tapu maliki adına tapuya kayıt ve tesciline” cümlelerinin çıkarılarak yerlerine “taşınmazın yenileme tutanağında olduğu gibi mera niteliği ile özel siciline kaydına”” cümlesinin yazılması suretiyle düzelterek onanmasına” karar verilmiş, görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine yargılamaya Asliye Hukuk Mahkemesinde devam olunmuştur.
Mahkemece, asıl ve birleşen dosyada davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen tahdide dayalı mera özel sicili ve tapu kaydının iptali ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 19.09.2005 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu 1953 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; davacı Orman Yönetimi çekişmeli taşınmazların kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı iddiasıyla dava açmış olup mahkemece çekişmeli taşınmazların orman tahdidi içinde kalıp kalmadığı değerlendirilmeden eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafına göre karar verilmiş, davalılar tarafından 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde öngörülen 10 yıllık süre içinde orman tahdidinin iptaline yönelik dava açıp açmadıkları araştırılmamıştır.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle davalılar tarafından 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde orman tahdidinin iptaline yönelik dava açıp açmadıkları araştırılmalı, açılmış ise bu dava yönünden bekletici mesele yapılması hususu değerlendirilmeli daha sonra orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazların bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneğini bulunduğu yerden getirtilip önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır…sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan yönetmelik ve teknik izahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/12/2014 günü oy birliği ile karar verildi.