Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/7384 E. 2014/10565 K. 16.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7384
KARAR NO : 2014/10565
KARAR TARİHİ : 16.12.2014

MAHKEMESİ : Şirvan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/06/2014
NUMARASI : 2013/278-2014/419

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Yörede 2008 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında .. Köyü 105 ada 1 parsel sayılı 76382,29 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı, zilyetlik iddiasıyla, tapunun iptali ve adına tescili istemiyle dava açmış, İ. D.. mirasçıları; taşınmazı 1966 yılında satın almak suretiyle zilyet oldukları, ayrıca; bu yere ait tapu kayıtlarının da bulunduğu; H.. A.. ise, taşınmazın babasından kendisine kaldığı, davacı tarafa babası tarafından, kullanılmak için izin verildiği iddiası ile davaya katılmışlardır. Mahkemece, katılanların davalarının reddine, davacının davasının kabulüne; çekişmeli taşınmazın (A), (B), (C), (D), (E) ve (F) harfleri ile gösterilen bölümlerine ait tapunun iptaliyle davacı adına tapuya tesciline; (G), (H), (I) ve (İ) harfli bölümlerine yönelik davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm, davalı Hazine ile katılanlar tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20/06/2013 gün ve 1366 – 6991 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararı özetle “1) İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, katılanların çekişmeli yerde zilyetliği söz konusu olmayıp; İ. D.. mirasçıları tarafından dayanılan tapu kayıtlarının da bu yere ait olmadığı belirlenerek hüküm kurulduğuna göre, katılanların temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; mahkemece (A), (B), (C), (D), (E) ve (F) harfli bölümlerinin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanılabilecek yerlerden olduğu ve 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde yazılı koşulların davacı yararına oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; taşınmaz 101 ada 1 numaralı orman parseline bitişiktir ve davacının kullanımında olan; davaya konu olup daha sonra feragat edilen (G), (H), (I) ve (İ) harfli bölümlerinin dahi bu parsel içinde kaldıkları anlaşılmaktadır. Davanın tarafı olan kişilerin bir kısım ifadelerinde bu yerin öncesinde orman olduğundan söz edilmektedir. Bu nedenle, taşınmazın ormanı sayılan yerlerden olup olmadığının da belirlenmesi gereklidir. Dosya içeriğinden, çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede daha önce orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı anlaşılamamaktadır, mahkemece bu durum araştırılarak kesinleşmiş orman kadastrosu olup olmaması durumuna göre yöntemince orman araştırması yapılmalıdır.” denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, (A), (B), (C), (D), (E) ve (F) harfli bölümlerinin davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı kanunla değişik 4. maddesine göre orman kadastrosu yapılmış, çekişmeli taşınmaz orman alanı dışında bırakılmıştır.
Bozma kararına uyulduğu halde, karar gerekleri yerine getirilmemiştir. Oysa, bozma kararına uyulmakla, mahkemeye karar gereklerini yerine getirme yükümlülüğü ve taraflar lehine de usulü kazanılmış hak doğar. Mahkemece, yörede orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı konusu araştırılmışsa da; konunun uzmanı olan orman bilirkişiler vasıtasıyla keşif ve inceleme yapılmamış, 1958 tarihli memleket haritası üzerinde fen bilirkişi tarafından uygulama yapılmış, burada (F) harfli bölümü koyu renkli bölümde görüldüğü halde, bu konu açıklanmamış, zilyedlik ve tasarruf sınırlarının incelenmesi bakımından dava tarihine yakın tarihli resmi belgeler incelenmemiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek, hayvan otlatmak, ağaç kesmek imar – ihya olarak kabul edilemez) ve imar – ihyanın tamamlandığı tarihten, tescil davasının açıldığı güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülen taşınmazların, Kadastro Yasasının 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar – ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden 15 – 20 yıl önce çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen orijinal renkli memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazların niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi zorunludur.
 O halde; mahkemece, bir orman bilirkişi, bir ziraat uzmanı ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, daha önce incelendiği bildirilen 1958 tarihli memleket haritasının yapımına esas alınan hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ait orijinal renkli memleket haritaları ve hava fotoğrafları dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü belirlenmeli, orman sayılmayan yerlerden ise öncesinin ne olduğu, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü, kimden kime geçtiği ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak sorulup saptanmalı, ziraat uzmanı bilirkişiden zilyedlikle kazanılacak yerlerden olup olmadığı, üzerindeki bitki örtüsü, varsa ağaç sayısı, yaşı, taşınmazdaki dağılımı, baskın ağaç türünün ne olduğu konusunda bilimsel verilere dayalı, krokili rapor alınmalı, bundan sonra toplanacak deliller çerçevesinde karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 16/12/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.