Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/7185 E. 2014/10428 K. 11.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7185
KARAR NO : 2014/10428
KARAR TARİHİ : 11.12.2014

MAHKEMESİ : Alanya Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 20/05/2014
NUMARASI : 2014/19 – 2014/104

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı M. T.. ve davalı A.. B.. (davalı Ş.. K..ne atfen) tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında … Köyü 257 ada 1 parsel sayılı 3700,80 m² yüzölçümlü taşınmaz, belgesizden tarla niteliği ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 1/3’er hisse ile davacı ve davalı gerçek kişiler adına, 257 ada 3 parsel sayılı 581,16 m² yüzölçümlü taşınmaz, kargir tuvalet ve tarla vasfı ile köy tüzel kişiliği adına tespit edilmiştir.
Davacı gerçek kişi, trampa ve kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği iddiasıyla tesbitin iptali ile dava konusu taşınmazların kendi adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Yargılama sırasında Hazine, çekişmeli taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu 257 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi tesciline, 257 ada 3 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi H.Ç..’in orman bilirkişisi M.B..’la müşterek verdiği 07.06.2011 tarihli rapora ekli ek-1 nolu krokide kırmızıya boyalı 253,45 m²’lik kısmın Sapara Çayının devamı olduğundan tesbit harici bırakılmasına, geri kalan 327,71 m²’lik kısmının davacı gerçek kişi adına tesciline karar verilmiş; Hazine ve davacı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 13/02/2012 tarih ve 2011/15408 – 2012/1831 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, dava konusu 257 ada 1 sayılı parsel ile 257 ada 3 sayılı parselin 327,71 m²’lik bölümünün özel mülkiyete tâbi olduğu ve davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 12. maddesi uyarınca zilyedlikle kazanım şartlarının oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da, yapılan inceleme ve araştırma karar vermeye yeterli ve elverişli değildir. Şöyle ki; çekişmeli 257 ada 1 ve 3 sayılı parseller, Sapaderesi Çayına sınır olmalarına rağmen aktif çay yatağı olup olmadıkları hususunda jeoloji mühendisi bilirkişi tarafından inceleme yapılmamış, davacı gerçek kişi trampa iddiasına dayandığı halde, bu ve taksim yönünden kanaat oluşturmaya yeterli araştırma yapılmamıştır. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz. Bu nedenle; mahkemece bir jeoloji mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, dava konusu taşınmazların farklı yerlerinden toprak numuneleri alınmalı, sınır bulundukları Sapaderesi Çayının devamı niteliğinde aktif dere yatağı olup olmadıkları, dere yatağından kazanılıp kazanılmadıkları belirlenmeli; hâkim gözetiminde taşınmazların ve geniş çevresinin fotoğrafları çekilerek dosyaya konulmalı; zilyedliğin ve davacının trampa iddiası ile taksimin tesbiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı; taşınmazların öncesinin ne olduğu, zilyedliğin hangi tarihte başlayıp kimler tarafından ne biçimde sürdürüldüğü, davalı yerlerdeki kullanımın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların zilyedlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı; mirasçılar yönünden geçerli bir taksim olup olmadığı araştırılmalı, uzun süreli kullanımın paylaşıma karine teşkil ettiği gözönünde bulundurulmalı; tüm kanıtlar toplanıp birlikte değerlendirilmeli; oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı M. T..’un ve katılan Hazinenin davasının kısmen kabulüne, 05/03/2013 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda; dava konusu … Köyü, 257 ada 1 sayılı parselde (K) harfi ile gösterilen 116,21 m2’lik bölüm ile Şıhlar Köyü, 257 ada 3 sayılı parselde (M1) ile gösterilen 367,07 m2’lik bölümün Sapadere Çayının jeolojik olarak etkisi altında bulunduğundan tespit harici bırakılmasına, dava konusu 257 ada 1 sayılı parselde (L) harfi ile gösterilen 3584,59 m2’lik bölüm ile 257 ada 3 sayılı parselde (A) harfi ile gösterilen 169,30 m2’lik bölümün tespit tutanaklarında geçen vasfıyla İbrahim Şükrü oğlu M. T.. adına tapuya tesciline karar verilmiş; katılan Hazine tarafından, 257 ada 1 parselin (L) ve 257 ada 3 parselin (A) harfi ile gösterilen kısımlarına; davalılar T.. A..ve E. E.. tarafından da, 257 ada 1 sayılı parselin tamamına yönelik olarak temyiz edilmesi üzerine hüküm, 257 ada 1 sayılı parselin tamamı ve 257 ada 3 parselin (A) ve (M1) harfli kısımları yönünden onanmış, 257 ada 3 parselin (M2) ile gösterilen kısmı yönünden bozulmuştır.
Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05/12/2013 tarih ve 2013/4981 – 11258 sayılı kararında özetle; “Davalılar T. A.. ve E. E..’in 257 ada 1 sayılı parsele yönelik temyiz itirazları bakımından;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, göre çekişmeli 257 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bilirişi raporunda (L) harfi ile gösterilen bölümünün, öncesinde K. O..’ın zilyedliğinde iken, ondan davacının amcası olan H. T..’a devredildiği, nitekim davalı T. A..’in de keşif esnasında taşınmazın zilyedliğinin belki 80 yıl önce davacının amcası H. T..’a geçtiğini doğruladığı, dava konusu taşınmazın zilyedliğinin H.T..’tan davacının babası, H. T..’un da kardeşi olan İ. T..’a, ondan da oğlu olan davacı M. T..’a geçtiği, ilk muris olan K. O..’dan kalan diğer yerlerin mirasçıları arasında paylaşıldığı, bu şekilde davacının iddiasının doğrulandığı ve davacı yararına zilyedlikle kazanma koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, 257 ada 1 sayılı parselin bilirkişi raporunda (K) harfi ile gösterilen kısmı bakımından ise, jeoloji bilirkişisi tarafından hazırlanan 11.03.2013 tarihli raporda, taşınmazın sınırında bulunan Sapadere Çayının jeolojik olarak etkisi altında olan aktif dere yatağı niteliğinde olup zilyedlikle kazanılması mümkün yerlerden olmadığı anlaşıldığından, davalılar T. A.. ve E. E..’in 257 ada 1 sayılı parsele yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hükmün 257 ada 1 sayılı parsel yönünden onanmasına,
2) Katılan Hazinenin temyiz itirazları bakımından;
Dava konusu 257 ada 1 sayılı parselin 05.03.2013 tarihli fen bilirkişisi raporunda (L) harfi ile gösterilen 3584,59 m2 ve 257 ada 3 sayılı parselin aynı raporda (A) harfi ile gösterilen 169,30 m2 yüzölçümündeki taşınmazların uzman orman bilirkişisi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada, orman sayılmayan yerlerden olduğu ve adına tescil kararı verilen davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, Hazinenin bu taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Ancak; 05.03.2013 tarihli fen bilirkişisi ve 11.03.2013 tarihli jeoloji bilirkişileri tarafından 257 ada 3 sayılı parselin (A), (M1) ve (M2) harfleri ile gösterildiği, (A) kısmının davacı adına tesciline, (M1) kısmının Hazine adına tesciline karar verilmiş olup (M2) ile gösterilen kısmı hakkında hüküm kurulmamıştır. Eldeki dava, kadastro tesbitine itiraz davası olup, dava konusu taşınmaz hakkında sicil oluşturmakla yükümlü olan kadastro mahkemesinin taşınmazın bu kısmı için hüküm kurmamış olması doğru değildir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu; dava konusu … Köyü 257 ada 1 sayılı parsele ilişkin Mahkemenin 26/03/2013 tarih ve 2012/61 E. – 2013/148 K. sayılı ilâmı Yargıtayca onanıp kesinleştiğinden bu parsel hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Katılan Hazinenin davasının kısmen kabulüne, dava konusu Şıhlar Köyü 257 ada 3 parselin kadastro tespitinin iptaline, fen bilirkişi Ü. G..’ün 05/03/2013 hâkim havale tarihli krokili raporunda; (M1) ile gösterilen 367,07 m2’lik bölümün Sapadere çayının jeolojik etkisi altında bulunduğundan tespit harici bırakılmasına, (A) harfi ile gösterilen 169,30 m2’lik bölümün tespit tutanağında geçen vasfıyla İbrahim Şükrü oğlu M. T.. adına tapuya kayıt ve tesciline, (M2) ile gösterilen 44,79 m2’lik bölümün tespit gibi Ş.. K.. adına kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı A.. B.. (davalı Ş.. K..ne atfen) ve davacı M. T.. tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 6831 sayılı Kanuna göre 12.09.1985 tarihinde yapılıp 03.04.1986 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır.
1) Davacı gerçek kişinin temyiz itirazları bakımından;
Mahkemece dava konusu 257 ada 3 parsel sayılı taşınmazın (M1) ile gösterilen 367,07 m2 kısmının tespit harici bırakılmasına, (A) harfi ile gösterilen 169,30 m2 kısmının davacı adına tesciline, (M2) ile gösterilen 44,79 (M2) ile gösterilen kısmının ise Ş.. K.. adına tesciline karar verilmişse de, karar usûl ve kanuna ayrıdır. Şöyle ki; sadece Hazine ve davacı gerçek kişinin temyiz ettiği mahkemenin 09/08/2011 tarih ve 2006/239 E. – 2011/566 K. sayılı ilk kararla; 257 ada 3 sayılı parselde, fen bilirkişi H. Ç..’in orman bilirkişi M.B..’la müşterek imzalı verdiği 07/06/2011 tarihli rapora ekli ek-1 nolu krokide kırmızıya boyalı 253,45 m2’lik kısmın Sapadere Çayının devamı olduğundan tespit harici bırakılmasına, taşınmazın geri kalan kısmının 327,71 m2 yüzölçümlü olarak İbrahim Şükrü oğlu M.. T.. adına tesciline karar verilmiş, bu hüküm, tespit maliki Ş.. K.. tarafından temyiz edilmediği için 257 ada 3 sayılı parselin 327,71 m2 kısmı için davacı M.. T.. yararına usûlî kazanılmış hak oluşmuştur. Mahkemece; bozma sonrasında temyize konu olan 257 ada 3 sayılı parselin, ilk kararla davacı adına tesciline karar verilen taşınmaz içerisinde kalan (M2) ile gösterilen kısmının davalı Köy Tüzel Kişiliği adına tesciline karar verilerek davacı yararına oluşan usûlî kazanılmış hak ihlal edilmiştir. Bu nedenle mahkemece, 257 ada 3 parselin (M2) ile gösterilen kısmının usûlî kazanılmış hak nedeni ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken davalı köy tüzel kişiliği adına tesciline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2) A.. B..nın temyiz itirazları bakımından;
Davalı Ş.. K.. davanın açıldığı ve yargılamanın devam ettiği sırada tespit maliki olması nedeni ile taraf sıfatına sahip ise de, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun gereğince 30 Mart 2014 tarihi itibariyle tüzel kişiliği ortadan kalkan köyün bağlı bulunduğu belediye başkanlığı taraf sıfatını kazanmıştır. Mahkemece, bozma kararı sonrası yapılan ilk duruşma tarihi olan 20.5.2014 tarihinde bu kanun değişikliği yürürlüğe girmiş olmasına rağmen, davalı köyün bağlı olduğu belediye başkanlığı davaya dahil edilip savunma hakkı tanınmadan karar verilmiş olması da kanuna aykırılık teşkil etmektedir. Bu nedenle, davalı …Köyünün bağlı olduğu A.. B.. davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalı ve savunma hakkı tanınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı A.. B.. ve davacı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/12/2014 günü oy birliği ile karar verildi.