Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/7046 E. 2014/10212 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7046
KARAR NO : 2014/10212
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

MAHKEMESİ : Tirebolu Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/07/2013
NUMARASI : 2010/293 – 2013/343

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı N. H.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2008 yılında yapılan kadastro sırasında .. Köyü 104 ada 1 parsel sayılı 637771,26 m2; 101 ada 1 parsel sayılı 29457,15 m2 ve 102 ada 1 parsel sayılı 59179,86 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar orman niteliğinde Hazine adına tespit ve tescil edilmişlerdir.
Davacı 12/10/2010 tarihinde açmış olduğu davada çekişmeli yerlerin tapu kaydı ile dedesi H. H..’ye ait iken ölümü ile kendisi ve paydaşlarına kalan fındıklık olduğunu ileri sürerek tapularının iptaliyle adlarına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; her ne kadar dava konusu taşınmazların bazı bölümlerinin orman olmadığı orman bilirkişi raporunda belirtilmişse de; mahallî bilirkişi ve tespit bilirkişi beyanları karşısında orman bilirkişi raporuna itibar edilemeyeceği, dava konusu taşınmazların orman olmadığı düşünülse dahi, davacı açısından imar-ihya ve zilyetlik koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre orman kadastrosu yapılmış; çekişmeli yerler orman sınırları içinde bırakılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafından dayanılan tapu kaydının Kadastro Mahkemesine ait 2009/11 Esas sayılı dosyada dava konusu edilen farklı parseller yönünden de inceleme konusu yapıldığı, sözü edilen dosyanın derdest olup keşif aşamasında bulunduğu anlaşılmıştır. Bu kaydın; çekişmeli 101 ada 1, 102 ada 1 ve 104 ada 1 parseller mi, yoksa 2009/11 Esas sayılı dosyada davaya konu olan parsellere mi ait olduğu hususunda karmaşaya sebebiyet verilmemesi açısından her iki davanın birlikte görülüp sonuçlandırılması gereklidir. Kaldı ki, bu davalardan biri hakkında verilecek kararın diğeri açısından da sonuç doğurucu olacağı açıktır. Bu nedenle her iki dava dosyasının birleştirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması zorunludur.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Davacının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, sair yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 04/12/2014 günü oy birliği ile karar verildi.