YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6786
KARAR NO : 2014/8331
KARAR TARİHİ : 14.10.2014
MAHKEMESİ : Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22/02/2012
NUMARASI : 2009/159 – 2012/93
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı M.. K.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı 09.01.2007 havale tarihli dava dilekçesi ile; 4753 sayılı Kanun ile tahsis edilen Ocak 1952 tarih 35 sıra sayılı tapu kaydına dayanarak K. Köyünde bulunan taşınmazının, makiye tefrik edilen saha içinde olmasına ve 22.03.1996 tarih 1993/5 E. – 1996/1 K. sayılı YİBK’ya göre orman sayılmaması gerektiği halde, yörede 1995 yılında yapılan ve 26.07.1996 tarihinde ilân edilerek 26.01.1997 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu sırasında orman alanı içinde bırakıldığını ileri sürerek, işlemin iptali ile orman sınırları dışına çıkarılması istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, yargılama sırasında dava konusu taşınmaz hakkında . parsel sayısı ile tutanak düzenlendiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosya kadastro mahkemesine aktarılmıştır.
Kadastro mahkemesi tarafından dava konusu taşınmaz yönünden kadastro tutanağı düzenlenmediği, 163 ada . parsele ilişkin açılan bir dava bulunmadığı, davanın orman kadastrosuna itiraz davası olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 26.02.2009 gün 810-974 sayılı kararı ile; “…davanın, .parsele ilişkin olmadığı, dava edilen bölüm hakkında kadastro tutanağı düzenlenmediği, taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde olduğu ve bu bölüme ilişkin olarak eski tapuya dayalı olarak orman tahdidinin iptali ve tescili istendiği…” gerekçesiyle asliye hukuk mahkemesi yargı yeri olarak belirlenmiş ve dosya belirlenen mahkemeye gönderilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu ve 4753 sayılı kanuna göre oluşturulan tapu kaydının tahsis şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 6831 sayılı Kanuna göre 20.12.1994 tarihinde yapılıp 26.07.1996 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B uygulaması ile daha sonra 2007 yılında 4999 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı Kanunun 9. maddesine göre yapılan fennî hataların düzeltilmesi çalışması vardır.
Davacı tarafından, 4753 sayılı Kanun ile tahsis edilip 1952 tarih ve 35 sıra sayısı ile tapu siciline tescil edilen taşınmazın, orman kadastrosu içinde bırakıldığı iddiasıyla 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü süre içinde orman kadastrosuna itiraz edilmiş, yargılama sırasında taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastro çalışmaları yapılmış olup, davalı taşınmaz hakkında tesbit tutanağı düzenlenmemiştir. Ancak, dayanılan tapu kaydı, bu genel arazi kadastrosu sırasında . sayılı parsele de uygulanmış olup, bu parsele ilişkin tapu kayıtları dosya arasına getirtilmemiş, kimin adına ve ne miktarda tescil edildiği araştırılmamış, toprak tevzi haritası taşınmazlara uygulanmamış, dava konusu edilen orman parseli hakkında tutanak düzenlenip düzenlenmediği, tapuya tescil edilip edilmediği araştırılmamış, Hazine adına tapuda kayıtlı ise mülk sahibi Hazinenin davaya dahil edilip edilmeyeceği düşünülmemiştir. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
Mahkemece, dava dışı . parsel sayılı taşınmazın onaylı kadastro tutanağı ve tapu kayıt örnekleri, dava konusu (A) işaretli taşınmaz bölümünün içinde yer aldığı orman parselinin varsa kadastro tesbit tutanağı örneği ile onaylı tapu kaydı örneği, komşu parsel tutanak ve varsa dayanakları, toprak tevzi haritası, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ve toprak tevzi haritası ölçeğine, yine kadastro paftası ve toprak tevzi haritası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, komşu . parsel hakkında kadastro mahkemesinde görülen 2000/128 esas sayılı davanın sonucu araştırılmalı, sınırdaki orman parseline Hazine adına tapu kaydı oluşturulmuşsa Hazine davaya dahil edilmeli, bundan sonra oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile usûl ve kanuna uygun olmayan hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 14/10/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.