YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6775
KARAR NO : 2014/7854
KARAR TARİHİ : 22.09.2014
MAHKEMESİ : Mut Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/12/2011
NUMARASI : 2010/683 – 2011/624
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 27.12.2010 tarihli dava dilekçesiyle; Mart 1966 tarihli 53 nolu tapuda müvekkilinin murisi adına kayıtlı, tahmini 3000 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, N. Köyünde yapılan orman kadastrosu çalışmaları sırasında orman sınırları içerisinde bırakıldığını ileri sürerek, işlemin iptali ile taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılmasını ve müvekkili adına tapuya tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 10 yıllık süre içinde tapuya dayalı olarak açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmış, 27.06.2000 – 27.12.2000 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiştir. Genel arazi kadastro çalışmaları 2006 yılında yapılarak 20.09.2007 tarihinde kesinleşmiştir.
İncelenen dosya kapsamına göre, davacı eski tapu kaydına dayalı orman tahdidinin iptali ve tapu iptali ve tescil istemiş; keşifte dinlenilen mahalli bilirkişiler, taşınmazın 20 yıldır kullanılmadığını söylemişlerdir. Bu durumda, davacı yararına zilyetlikle kazanma koşulları oluşmadığından, davacının dayandığı Mart 1966 tarihli 53 nolu tapu kaydının taşınmaza uyup uymadığının tam olarak belirlenmesi gerekir. Tapu kaydı keşifte gereği gibi uygulanmamış, tapu kaydı sınırları fen bilirkişi krokisi üzerinde gösterilmemiş, tapu kaydının taşınmaza uyup uymadığı saptanmamış, tapu maliki ile davacı arasında bağ kurulmamış, tapu kaydının kadastro sırasında başka parsellere revizyon görüp görmediği araştırılmamıştır.
Mahkemece öncelikle kadastro paftası ile davacının dayandığı tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren tüm gittileri ile ve kadastro sırasında revizyon gördüğü parsellerle birlikte getirtilip, tapu kaydı sınırları mahalli bilirkişi yardımıyla zeminde tek tek bulunarak fen bilirkişi krokisi üzerine işaretlenmeli, tapu kaydı 3402 sayılı Kanunun 20. maddesi gereğince zemine uygulanarak, zeminde tam ve kesin kapsamı belirlenmeli, sınırında orman olduğundan, aynı Kanunun 20/c maddesi gereğince miktarı ile geçerli kapsamı belirlenmeli, miktar fazlasının sınırdaki ormandan açıldığı kabul edilmeli, sınırlarda adları okunan komşular çizilecek kroki üzerine kadastro tespit malikleri ile bağ kurularak yazılıp, keşfi izleme olanağı saptanmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tapu kaydındaki malik ile davacı arasında bağ kurulup, kendisine bu tapu kaydı kapsamında kaç m2 yer düştüğü, verâset ilâmları ve diğer mirasçılar dinlenilerek belirlenmeli, tapu kaydının taşınmaza uyduğunun saptanması halinde; taşınmazın eski tarihli
memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu gözetilerek orman kadastrosunun iptali konusunda bir karar verilmelidir. Tapu kaydının uymadığının anlaşılması halinde ise davanın tapuya dayalı olarak açılmış olması gözetilerek reddine karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 22.09.2014 günü oy birliği ile karar verildi.