YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6617
KARAR NO : 2014/9187
KARAR TARİHİ : 06.11.2014
MAHKEMESİ : Alanya Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 01/02/2013
NUMARASI : 2010/888-2013/53
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Ş.. Köyü .. ada .. parsel sayılı 1203,04 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliği ile davalılar adına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine, dava dilekçesi ile; davalılar lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı iddiası ile askı ilân süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açmış ve taşınmazın adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davalı açısından kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz mal edinme koşullarının oluştuğu anlaşıldığından davacının davasının reddine, A.. İlçesi, Ş.. Köyü, ..ada .. parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 08/12/2005 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Mahkemece, davacı Hazinenin davasının reddi ile dava konusu taşınmazın tespit gibi davalı adına tapuya tesciline karar verilmişse de, yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; davacı Hazine tarafından dava konusu taşınmazın yayla niteliğindeki yerlerden olduğu ileri sürülmüş olmasına karşın mahkemece yöntemine uygun olarak yayla araştırması yapılmamış, keşifte dinlenen bilirkişiler de komşu köyden seçilmemiştir. Yörede 4342 sayılı Kanun uyarınca yapılan çalışmalara ait bir takım evraklar dosyaya celbedilmiş olmasına rağmen, bilirkişiler tarafından mera komisyonunun çalışma alanının dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığı hususunda denetlemeye elverişli rapor ve kroki sunulmamıştır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Dava konusu taşınmazın kamu malı niteliğinde yaylak – mera olup olmadığını söyleyebilmek için kural olarak; o taşınmazın, yetkili ve idarî merciler tarafından mera-yaylak olarak tahsis edilmesi ya da taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan (kadimden) beri kamu malı niteliğinde mera-yaylak olarak kullanılagelmiş olması gerekmektedir.
O halde; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı kanunlar uyarınca yayla tahsisi yapılıp yapılmadığı Özel İdare Müdürlüğünden, 4342 sayılı Kanun uyarınca mera(yayla) tahsisi yapılıp yapılmadığı mülkî amirlikten sorulup saptanmalı, yapılmış ve bu idarî işlemler kesinleşmiş ise yayla tahsis haritası ve eki belgeler yerinden getirtilmeli, bundan sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazın bulunduğu köye komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklar ve uzman bilirkişi, tapu fen memuru ve uzman üç ziraatçi bilirkişi, tesbit tutanağı bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, bölgede mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi fen memuru eliyle yerine her iki harita çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, bu yolla dava konusu taşınmazın mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamaya meydan vermeyecek şekilde belirlenmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından mera tahsisi yapılmamış ise yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri mera olarak kullanılıp kullanılmadığı hususunda tesbit tutanağı bilirkişilerinden olaylara dayalı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile tesbit tutanağı bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde, tesbit tutanağı bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek yerel bilirkişi ve tanıkların anlatımları ile tesbit tutanağı bilirkişilerinin beyanları arasındaki çelişki giderilmeli, öte yandan, uzman ziraatçi bilirkişiler marifetiyle taşınmaz bizzat mahkemece görülüp gözlenmeli, taşınmazın fiziksel yapısı, meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin galip olduğu ayrıntılı şekilde keşif tutanağına geçirilmeli, komşu taşınmazın toprak yapısı ile dava konusu taşınmazın toprak yapısı mukayese edilmeli, bu fiziksel olgular da keşif tutanağına geçirilmeli, dava konusu taşınmaza komşu taşınmazların tespit tutanakları içeriğine göre tespitlerine bir kayıt ve belge esas alınmamış ise tutanakları içeriğinde vurgulanan maddî ve hukukî olgularla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, belge esas alınmış ise sözü edilen belgelerin nizalı parsel yönünü ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği incelenmeli, davalı olup olmadıkları, tesbitlerinin kesinleşip kesinleşmediği incelenip irdelenmeli, özellikle uzman bilirkişi fen memurundan keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye, uzman ziraatçi bilirkişilerden ise mahkemenin keşif tutanağına geçen gözlemini yansıtmaya, taşınmazın niteliğini belirtmeye elverişli ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA 06/11/2014 günü oy birliği ile karar verildi.