Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2014/6612 E. 2014/10275 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6612
KARAR NO : 2014/10275
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

MAHKEMESİ : Hopa Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 23/05/2014
NUMARASI : 2012/21-2014/14

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılardan Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı vekili, 14.05.2007 tarihli Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dilekçesi ile; miras yolu ile intikal, taksim ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenleriyle dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı bulunan 3497.02 m2 yüzölçümündeki taşınmazın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne, fen bilirkişi F. Y.. tarafından düzenlenen 25.10.2007 günlü krokide gösterilen 3497,00 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline dair verilen hüküm, davalılardan Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 09.04.2009 gün ve 2009/769-1745 sayılı bozma kararında; “mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli bulunmadığını belirtilerek dava konusu taşınmazın bulunduğu çalışma alanında kadastro çalışmalarının yapılıp yapılmadığının Kadastro Müdürlüğünden sorulması, kadastro çalışmaları yapılmış ise, dava konusu taşınmazın bu çalışmalar sırasında nasıl bir işleme tabi tutulduğunun saptanması, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesindeki sınırlamalar yönünden yapılan araştırmanın da yetersiz olduğu, anılan hükme göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilemeyen hallerde zilyedin kazanabileceği miktarın sulu toprakta kırk, kuru toprakta ise yüzdönümü geçemeyeceği, 1617 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 26.07.1972 tarihinden itibaren tapulama veya kadastro yolu ile tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin kadastro ve ilgili tapu müdürlüğünden sorulup belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Bozma ilâmı sonrasında yörede genel arazi kadastrosu çalışması yapılmış ve dava konusu taşınmazın bir kısmının çay bahçesi vasfıyla davacı adına tespit edilen Köprücü Köyü 161 ada 6 parsel sayılı taşınmazda, bir kısmının ise orman vasfıyla Hazine adına tespit edilen….Köyü 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazda kaldığının belirlenmesi üzerine, Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilerek dosya Kadastro Mahkemesine devredilmiştir.
Kadastro Mahkemesince davacı adına tespit edilen Köprücü Köyü 161 ada 6 parsel sayılı taşınmaza ilişkin dava tefrik edilmiş, Köprücü Köyü 102 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden devam edilen yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın fen bilirkişileri E.A.. ve A. B..tarafından hazırlanan 20/12/2013, 14/01/2014 ve 06/05/2014 hâkim havale tarihli raporlarına ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 1044,22 m2 alanın tespitinin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazda arta kalan kısmın tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline, raporlarda (C) harfi ile gösterilen yol ile ilgili tutanak düzenlenmediğinden mahkemenin görevsizliğine, davalı köy tüzel kişiliğine açılan davanın husumetten reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından taşınmazın (A) harfi ile gösterilen kısmına, davalı Orman Yönetimi tarafından ise taşınmazın (B) harfi ile gösterilen ve davacı adına tespit ve tesciline karar verilen bölümüne yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosu ve 30.06.2011 günü 6 ay süre ile ilân edilen 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması vardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın temyiz incelemesine konu (B) harfi ile gösterilen kısmının 2/B blok parseli içinde yer almadığı ve orman sayılmayan yerlerden olup, davacı gerçek kişi lehine 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesine dayanılarak taşınmazın (B) harfi ile gösterilen kısmının davacı kişi adına tesciline, taşınmazın fen bilirkişileri E. A.. ve A.B.. tarafından hazırlanan 20/12/2013, 14/01/2014 ve 06/05/2014 hâkim havale tarihli raporlarına ekli krokide temyiz incelemesine konu (A) harfi ile gösterilen kısmının tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline, davalı köy tüzel kişiliğine açılan davanın husumetten reddine karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Şöyle ki, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince yapılmış, 2/B madde uygulaması çalışmalarının sonuçları ise 30.06.2011 günü 6 ay süre ile ilân edilmiştir. Davacının, taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak kendisine ait olduğu iddiasıyla 14.05.2007 günü dava açtığı, dava tarihi itibariyle yörede önceden yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmadığı anlaşıldığına göre, davanın 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca orman niteliğinin belirlenmesine ilişkin yapılacak resmî belgelere dayalı araştırma ile çözüme kavuşturulması gerekir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma, taşınmazın temyiz incelemesine konu (A ve B) harfleri ile gösterilen kısımlarının öncesinin orman sayılan yerlerden olup olmadığını belirleme noktasında yeterli değildir. Hükme dayanak yapılan orman bilirkişi dava konusu taşınmazın (A ve B) harfi ile gösterilen kısımlarının orman sayılmayan yerlerden olduğunu açıklamış ise de, memleket haritası ve kadastro paftası ölçekleri denkleştirilip çevre parsellerle birlikte uygulama yapılmadığı gibi uygulandığı bildirilen 1969 tarihli hava fotoğrafı stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenmemiş, taşınmazın hava fotoğrafındaki konumu belirlenerek gösterimi yapılmamıştır. Dolayısıyla orman bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir. Ayrıca, taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması taşınmazın davacı adına tescili için yeterli sebep değildir. Zira, …. Köyü 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın malik hanesi açık olup 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi uyarınca, kadastro mahkemesi, malik hanesi açık bırakılan bu taşınmaz hakkında re’sen araştırma ilkeleri çerçevesinde yargılama yaparak gerçek hak sahibini bulmak ve bu doğrultuda karar vermek zorundadır.
O halde, mahkemece; eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, getirtilen harita ve fotoğraflar, çekişmeli taşınmazla birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 1/6/1988 gün ve 31/13 E. K.; 14/3/1989 gün ve 35/13 E. K. ve 13/6/1989 gün ve 7/25 E. K. sayılı kararlarıyla iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; klizimetre (eğimölçer) aletiyle ölçülmek ve memleket haritasındaki münhaniler de dikkate alınmak suretiyle, dava konusu taşınmazın kesin ve gerçek eğimi belirlenmeli, keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritasıyla irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ölçeğinin kadastro paftası ölçeğine (kadastro paftası yok ise, çekişmeli taşınmazın ölçekli krokisi), yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme, araştırma ve uygulamaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre de; dava öncelikle tapusuz taşınmazın tesciline ilişkin olarak açılmış olup; bu tür davalarda, köy tüzel kişiliğinin kanunî hasım olduğu gözönünde bulundurulmadan, davalı köy tüzel kişiliğine açılan davanın husumetten reddine karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekili ve davalı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile taşınmazın (A ve B) harfi ile gösterilen kısımlarına yönelik olarak hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/12/2014 günü oy birliği ile karar verildi.